bölüm 7

13K 402 31
                                    

Karşımdaki orta yaşlı sevimli kadının bana acıyıp yardım etmesini o kadar çok istiyordum ki bunu ona defalarca anlatabilirdim. Ama beni dinlemeyi tercih etmedi ve yerinde doğruldu.
"Bak Zeynep sen çok iyi bir anne olacaksın, sana yardım etmeyi çok isterdim ama Buğra' ya ihanet edemem, anla beni"
"Sizin vicdanınıza ne oldu? Bebeğim de ben de tehlikedeyiz anlamıyor musunuz?"
Öyle şiddetli bağırmıştım ki boğazım acımıştı. Bu kadın bana yardım etmeliydi ne demek şeytancığa ihanet edememdi!

"Burdan kaçınca ne olacak Zeynep? Ne yapmayı düşünüyorsun?"
"Kendime bi ev tutarım, çalışıp bebeğimle birlikte özgürce yaşarım."
Kalktığı yere tekrar oturup ellerimi tuttu. Gözlerimin içine bir anne edasıyla bakıp gülümsedi.
"Bazı esaretler kimi zaman özgürlükten daya iyidir kızım."
"Saçmalıyorsunuz! Kim bir evde tutsak gibi yaşamak ister ki?"
"Dışarda nasıl hayatlar var biliyor musun sen?"
Cevabını bilmediğim sorulardı bunlar. Dışarıyı görmemiş birine sorulmaması gereken sorulardı. Cevap vermeyeceğimi anlayınca devam etti.

"İki kuruş için adam öldürenler, yine o iki kuruş için çocukları anne bağrından koparıp satanlar, sırf kendi zevki için kadınları geç küçük Leyla' ları Eylül' leri daha binlerce minik meleği dünyadan koparanlar, bebeğini doyuramadığından dolayı psikolojisini kaybedip intihar eden anneler, çocuğuna okul pantolonu alamadığı için intihar eden babalar ve daha nicesi. Dışarısı senin düşündüğün kadar da mükemmel değil Zeynep!"

Bir süre susup söylediklerini kafamda ölçüp biçtim. Ne olursa olsun bir insanın özgürlüğü elinden alınmıştı. Eğer amacı bizi korumak olsaydı her şekil de korurdu başka bir amacı vardı, vardı ama neydi?
"Bebeğim doğduktan sonra gönderileceğim yer neresi biliyor musun?
Cevap vermek yerine olumsuz anlamda kafasını salladı. Bu adamı çok masum sanıyordu sanırım. Kafayı yemek üzereydim. Alıkonduğum yetmezmiş gibi bir de karşımda neredeyse iyiki tutsaksın diyecek bir kadın vardı. Derin bir nefes alıp ayağa kalktım. Mide bulantım giderek çoğalınca koştura koştura alt kattaki lavobaya gittim. Klozetin kapağını son an da açmıştım. Diz çöküp kusmaya başladım.

" İyi misin kızım?"
Arkamdan gelen Sultan hanım elini belime yerleştirmiş ilgiyle yüzüme bakıyordu. Başımı sallayıp doğrulmaya çalıştım fakat tüm vücudum elektrik akımına kapılmış gibi titriyordu.
"Şimdi sana güzel bir nane limon kaynatırım rahatlarsın biraz."
Gözlerim dolmuştu. İlk defa birileri benim için birşeyler yapmaktan bahsediyordu. Hormonlarımın değişkenliğinden olsa gerek gözlerimden akan yaşlara engel olamadım. Kendimi küçük ve aciz bir kadın olarak görüyordum fakat ağlamamı da durduramıyordum.

"Aaa niye ağlıyorsun sen şimdi?"
"Annem öldükten sonra ilk defa biri benim için birşey yapmak istedi" dedim hıçkırıklarımın arasından. Onun da gözleri dolu dolu oldu. Kendi acımı ona da bulaştırmıştım sanırım. Aniden sarılmasıyla ipler kopmuştu bende. Yere oturmuş Sultan hanımın omzunda ne kadar süre hıçkıra hıçkıra ağlamıştım bilmiyordum. Yüzünü göremediğim için onun da ağlayıp ağlamadığını göremiyordum. Ben çekilene kadar benden ayrılmadı. Biraz kendimi toparlayıp geri çekildiğimde sırtımda birleştirdiği ellerini çözdü. Onun da ağladığını yüzüne baktığım da anladım.

"T-teşekkür ed-ederim"
"Kalk hadi. Harap ettin kendini bebeğine acı kızım sen sağlam dur ki o düşmesin sen annesin yıkılmak yakışmaz sana."
Ayağa kalkıp elini uzattı. Minnetle gözlerine bakıp elinden tutarak kalktım. Beni salona götürüp koltuğa oturtana kadar bırakmadı.
"Sen şimdi uzan dinlen. Ben bir nane limon yapıp geleyim."
Konuşmaya takatim olmadığı için gözlerimi kırptım. Söylediğini yapıp koltukta uzandım. Mutfağa gitmeden önce ayaklarımın dibinde olan örtüyü karnıma kadar örttü. Gözyaşlarım durmuştu ama içim eziliyormuş gibi hissettiren o duygu hala geçmemişti. Elimi karnımın üzerine koyup bebeğimden güç aldım. Yorgun bedenim uykunun kollarına teslim olurken burnuma nane kokuları geliyordu. Sonrası içine düştüğüm siyah bir boşluktu.

Ay TutulmasıWhere stories live. Discover now