Her şey harikaydı

896 54 9
                                    

Jimin'den devam ediyoruz.

❇️❇️❇️

Şu an biz abimin eski odasındaydık. Jungkook bizim odamızda tadı büyük bir ihtimalle. Yanımda abim vardı. Fakat aklım Jungkook'taydı. Neye sinirlenmiş hemde endişelenmişti?

***

Bu sorunun cevabını ne kadar merak etsem de ilk önce Chanyeol'ün ifadesini alacaktım. Bensiz neler yaptığını,neden gittiğini falan hepsini öğrenmem lazımdı.

Abimi yanıma oturup her şeyi baştan anlatmasını istedim. O da isteğimi kabul edip her şeyi en baştan en ince ayrıntısına kadar anlatmış. O anlatıyordu, onu dinliyordum. Ama aynı zamanda düşünüyordum. Anlatıklarını yavaş yavaş sindiriyordum.

Dongho demişti. Bu isim bana çok tanıdık gelmişti. Abimle beraber ortak olduklarını ve sevgili olduklarını tabikide biliyordum. Ama
bunda başka bir şey vardı. Kötü mü,iyi mi? Bilemiyordum.

Garip bir his vardı içimde sadece.

"... Tüm ayrıntılarıyla bu kadar. Hey! İyi misin? Dinliyor musun sen beni?"

Abim sesiyle kendime gelmiştim. Hafifçe gözümü kapatıp kafamı sağ sola salladım. Suratımı endişeli bir şekilde inceliyince açıklama gereği duymuştum.

"İ-iyim Sadece aklım Jungkookta kaldı. Dinledim, merak etme ."

Gülümsemeye çalışarak cümlemi bitirmiştim. O hala benim için endişilense de gülümseyerek beni odadan kovmuştu.

Beni gerçekten fazla iyi tanıyordu. Lanet olsun!

Bazen bunun için sevinsemde, bazen de kötü oluyordu.

Gülümseyerek yataktan kalkıp odamıza gittim. Mutluluktan gülümseme değildi,endişedendi. Kapıyı yavaşça aralayıp vücudumdan önce kafamı soktum.

Kook telefonla konuşuyordu. Namjoon hyungla konuşuyor diye düşünüyordum. Kapı açılınca otamatiken arkasını dönüp bakmıştı. Fazla cidiydi. Bakışları sertti. Telefonda kimle konuşuyorsa artık. Bakışların sertliğinden dolayı biraz gerilsemde belli etmemeye özen gösterdim.

Kapıyı biraz daha aralayıp tamamen içeri girdim. Jungkook arkasını dönüp konuşması devam etti. Bende o sırada ona arkasından sarılmıştı. Kafamı omuzuna koyup belindeki ellerimi sıkılaştırmıştım. Kafamı kafasına yaslayıp konuşmasını bitirmesini bekledim. Saçlarımız birbirine karışıyordu. Bu görüntüye karşı gülümsememi saklayamadım. Sarı saçlarım onun kestane rengi saçlarına karışmıştı. Güzel bir görüntü ortaya çıkmıştı.

Belindeki ellerimin üstünde onun kemikli elleri dolaşıyordu. Bu da ayrı bir harikalıktı.

Sonunda telefon konuşması bitince telefonu kapatıp masaya koydu. Karşımızda Seul'un muhteşem manzarısı ve yanımda Kookie vardı. Daha ne olabilirdi ki? Her şey harikaydı.

Bir yandan da her şeyin harika olması beni korkutuyordu. Bir anda hepsini biteceğini bu güzel rüyadan uyanıcağımı düşünüyordum. Düşüncemin doğrulanmasından acayip korkuyordum. Başımıza düşündüklerimin tersi gelsin istiyordum.

Not Sorry ◇Namjin◇✓Where stories live. Discover now