One

16.1K 1K 773
                                    

Mayıs, 2028

Çürük bir kapak eski kutunun üzerinde eğimli duruyor, kenara çekilmeden önce onu yerine sabitliyordu. Üzerinde eski bir fotoğraf albümü vardı. Jimin albüm kapağını açarken iç çekti, gözleri arkadaşlarıyla olan fotoğraflarında geziniyordu, Hoseok'un içkisini özensizce kendisininkine tokuşturduğu fotoğrafı görünce gülümsedi.

Burada hepsi çok genç görünüyordu, gençlik enerjisiyle doluydular. Jimin neredeyse bu düşüncesi yüzünden kendine gülecekti. O kadar da yaşlı değildi. Sadece 32 yaşındaydı. Tam anlamıyla yaşlı bir adam sayılmazdı, kendisini neden öyle düşündüğünü bilmiyordu.

Sayfayı çevirdi. Hoseok'la sarılıyordu, ikisi de en iyi takımlarının içindeydiler. Taehyung parmak uçlarında duruyordu, başına bir öpücük kondurmak için onu aşağı iterken elleri Jimin'in omuzlarındaydı.

Bu anı şelalesini beraberinde getirdi, Jimin'in gözlerine yaşlar hücum etti. Her şeyi dün gibi hatırlıyordu, Seokjin'in bıraktığı sarhoş öpücüğü hala yanağında hissediyordu.

Ama Jimin'in anısını en parlak şekilde yakan şey kameranın arkasındaki adamdı, anı istikrarlı eller ve  detaycı gözle yakalayan adam.

Jimin onu daima harika, hayat dolu özellikleriyle hatırlardı; her bir benini, o koyu kahve gözlerdeki her bir noktayı, saçlarındaki dalgalanmayı. Yanağındaki minik yara izini...

 Yanağındaki minik yara izini

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Mayıs, 2018

"Merak etme, neredeyse oradayım. Organizatörle buluşup ikimizin çoktan konuştuğu temel planları yapacağız. Bu ilk görüşme, büyük bir şey değil. Sen olmadan köklü bir karar almayacağım. Sakinleş sevgilim, bu iş bizde."

Telefonun diğer ucunda derin bir çekiş oldu. "Tamam. Tamam, haklısın. Boşuna çıldırıyorum. Özür dilerim. Sana güveniyorum."

Jimin gülümsedi, arabayı geniş bir park alanına doğru sürdü. İstediği yeri bulana dek her binanın önündeki tabelalara gözlerini kıstı. "Tamam, buradayım. Gideceğim. Bu görüşmeyi kaçırdığın için endişelenme. Çok kez daha olacak. Sadece... ofisteki karmaşayı hallet, olur mu?"

"Tamam." Minhee birçok kere nefes aldı. Babasının ofisindeki lavaboda durduğunu, paniklerken kendini yelpazelediğini hayal edebiliyordu. "Tamam. Seni seviyorum."

"Ben de seni seviyorum." dedi Jimin. "İyi şanslar." İç çekişle telefonu kucağına bıraktı, başını koltuğa yasladı.

Minhee'yi seviyordu, gerçekten seviyordu, ama bu düğün anksiyetik kargaşaya, tam anlamıyla bir faciaya dönmüştü. Minhee gecede üç saat uyuyordu, kahveyle hayatta kalıyordu, birden bire ağlamaya başlıyordu. Bu onun hatası değildi. Ailesi her şeyin onların imkansız standartlarına ulaşmasını istiyor ama ona hiç yardımcı olmuyorlardı.

Flightless • JikookWhere stories live. Discover now