26. Bölüm - İlk Dans

1.3K 72 26
                                    

Multimedya, Gökçe.

Bölüm Müziği: Pinhani - Sen Olmayınca (Pek içime sinmedi bu şarkı, dinleyin sevdiğiniz bir şeyler.)

🌵🌵🌵

"Kızlar, aç mısınız?" diye sordu Okyanus. Yüzünde anlam veremediğimiz bir sırıtış hakimdi.

Hande'yle birbirimize baktık birkaç saniye. "Evet, açız." dedik aynı anda.

Okyanus sırıttığında neden sırıttığına anlam veremedik. Elinde tuttuğu kremalı bisküviyi bize doğru uzattı.

Bir tane aldım içinden. Bisküviyi birkaç saniye süzdükten sonra, "Okyanus'um neden gülüyorsun?" dedim.

"Hiç." diyip geçiştirdi. Ve hâlâ gülmeye devam ediyordu.

Hande'de paketten aldığı bisküviyle birlikte bana baktı.

Birkaç saniyelik bakışmamızın ardından elimizde tutuğumuz bisküvileri aynı anda ağzımıza attık. Ağzımıza attık atmasına da birkaç saniye sonra ağzımızdaki bisküvileri çıkarmamız bir olmuştu.

Dilimde dolaşan birkaç bisküvi parçasıyla konuşmaya çalıştım. "Okyanus'um bisküvi arasına diş macunu sürmek için kaç gün düşündün. Çabuk doğruyu söyle."

Okyanus sırıtmaya devam etti. "1 Nisan bunu gerektirir."

Hande hâlâ öksürmeye devam ederken her öksürüğünün arasından Okyanus'a küfür etmeyi ihmal etmiyordu.

Biz kendi aramızda gülüşmeye devam ederken yanımıza Okyanus'un iki dünya belalısı Sevda gelmişti.

Sevda ince sesiyle birlikte, "Selam Okyanus." dediğinde sinsice Hande'ye baktım. Bizim de Okyanus'a 1 Nisan şakası yapmamız gerekiyordu sanırım.

"Sevda, Okyanus'ta tam seninle ilgili hayallerinden bahsediyordu." dedim Okyanus'a bakarak. "Değil mi Okyanus'um?"

Sevda iki elini Okyanus'a doladığında, Okyanus zoraki bir şekilde cevap verdi. "Evet, evet senden bahsediyordum bende."

Sevda sırıtarak konuştu. "Ya Okyanus beni çok mutlu ediyorsun."

Okyanus'un rengi kıpkırmızı olmuştu ama utanmaktan değildi sanırım. Sevda tüm kolunu Okyanus'a dolamıştı. Okyanus konuşmaya çalıştı. "Sevda, sanırım kollarını beni boğmak için kullanmaktan vazgeçmelisin."

Sevda elini Okyanus'tan çekmedi sadece ellerini gevşetip omzuna indirdi.

Hande cebinden çıkardığı telefonuyla birlikte bana bakıp sırıttı. Okyanus için bir fikri vardı galiba.

"Alo, Şemsettin Amca." dedi telefon açıldığında.

Okyanus endişeyle bana baktı. "Kimi aradı?"

İki elimi yana kaldırıp konuştum. "Bilmiyorum."

Pür dikkat Hande'yi dinlemeye başladık. "Şemsettin Amca dans kursun hâlâ açık mı? 4 kişi için randevu alacaktım."

Dirseğimi yavaşça Hande'ye çarpıttım. "Okyanus ve Sevda bir çift, diğer iki kişi kim? Senle ben değiliz herhalde." dedim sırıtarak.

Hande, "Senle Egemen." dedi göz kırparak.

Ben ve Egemen. Birde dans. Değişik bir üçlü olacaktık anlaşılan.

Hande, telefon konuşmasını bitirip bize baktı. "Sevda, Okyanus'la sana bir dans randevusu aldım."

Hande'nin kurduğu cümle sonrasında Okyanus'u kısa süreli bir öksürük krizi tutmuştu. 

Okyanus kaşlarını yukarı kaldırırken, "Ne randevusu ne randevusu?" diye sordu Hande'ye.

KAKTÜSTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang