35. Bölüm - Kavga

866 60 30
                                    

→ Bölümün ilk kısmı 3. kişi ağzından. Geri kalan kısımlar Gökçe'nin ağzından.

Bölüm Müziği; The Sea - Just Can't Get Enough (Bu bölüm için aşşşırı öneririm.)

Ay en tepeye tırmandığında, yıldızlar rastgele gökyüzüne dağılmıştı. Karanlığın kasveti ile birlikte parkın kapısında Egemen belirdi. Etrafta yaşam belirtisi dahi yoktu. Öyle ki sokak hayvanları bile bir köşeye çekilmiş geceden saklanıyordu. Gece, iki gencin öfkesi ile harlanıyordu.

Egemen avucunun içine sıkıştırdığı not kağıdını iyice sıkarken etrafına bakındı. Sarp'ı göremediğinde küçük bir zafer gülümsemesiyle sıktığı elini serbest bıraktı. Etraf geceden dolayı sisle dolup taşmışken uzaktan keyifli bir kahkaha sesi geliyordu. Egemen nerede duysa tiksineceği bu kahkahayı duyduğunda yüzündeki gülümseme yavaşça silindi. Ve eli yeniden sımsıkı haline geri dönmüştü. "Sarp, saklambaç mı oynuyoruz?" dedi kendinden emin sesiyle. Karanlık onu korkutmuyordu aksine içindeki öfkeyi açığa vurmasını sağlıyordu.

"Yoksa beni mi özledin?" Sarp'ın sesi Egemen'in aksine titreşimli geliyordu kulağa. Fakat bu titreşimin sebebi korku değildi. Sarp sarhoştu.

Egemen'in karşısındaki ağaca doğru yavaşça birisi yaklaştı. Sarp, elinde tuttuğu resime baktı ardından ise Egemen'e. Bitik duruyordu kahverengi gözleri.

Egemen ellerini pantolonun ceplerine sıkıştırırken alayla konuştu. "Senin parklara karşı bir sempatin falan mı var? Çünkü her kavga edişimizde kendimi burada buluyorum."

"Şakacı Egemen." Sarp yine miğde bulandırıcı bir kahkaha attığında Egemen gözlerini kıstı. "O değilde resim yarışmasındaki yüz ifadeni asla unutmayacağım." dedi yeniden konuşarak.

Egemen kısık gözleriyle birlikte Sarp'a doğru birkaç adım attığında Sarp geri çekilmedi. "Benim kaybettiğim sadece bir yarışma. Sen ise Gökçe'nin kalbini kaybettin Sarp."

Sarp'ın dudakları yavaşça yukarı doğru kıvrıldı. Yüzünde her zamanki kurnaz ifadenin hayaleti dolaştı. "Yeniden kazanabilirim kalbini."

Egemen ileri attığı birkaç adımı geri çekti ve öfkeyle nefesini dışarı verdi. "Senin derdin ne?" dedi. Ardından eline sıkıştırdığı kağıdı Sarp'ın üzerine fırlattı. "Bir kağıda buranın adresini yazıyorsun ve Gökçe'ye çizdiğim resmi geri vereceğini söylüyorsun. Şu haline bir bak."

Sarp yine gülüyordu ve bu durum Egemen'in canını fazlasıyla sıkıyordu. Elindeki resmi yavaşça havaya kaldırdı. Kağıdın ıslak olduğu uzaktan dahi belli oluyordu. Resimdeki boyalar akmıştı. Fakat Gökçe'nin yüzü hâlâ fark edilir haldeydi.

Egemen sağ elini yavaşça cebinden çıkarttı ve resmi işaret etti. "Resim neden ıslak?"

Sarp dudaklarını büzüştürdü ve birkaç saniyeliğine düşünürmüş gibi yaptı. Ardından iştahla konuşmaya başladı. "Sanırım yanlışlıkla üstüne benzin dökmüşüm."

Egemen'in gözleri aniden açıldı. "O resmi bana ver yoksa-"

Sarp hızlıca sözünü kesti. "Yoksa ne olur Egemen?" Elini ceketinin cebine soktu ve metalik bir çakmak çıkardı. Sarp elinde tuttuğu resmi yavaşça yere bırakırken, Egemen olduğu yere çivilenmiş gibiydi.

"Çakmağı sen mi atmak istersin yoksa ben mi atayım?" diye sordu Egemen'in solmuş yüzüne bakarken. Fazlasıyla eğleniyordu. Egemen cevap vermeyince Sarp yeniden konuştu. "Tamam ben atıyorum çakmağı."

Sarp elindeki çakmağı yere attığında resim hızla alev aldı. İkisinin gözlerinde de resmin alevleri parlıyordu.

Ateş hemen yanlarında parıldamaya devam ederken Egemen sinirle Sarp'a doğru yürümeye başladı. "Sen," dedi yürümeye devam ederken. "Benim Gökçe'ye çizdiğim resmi yaktın."

KAKTÜSWhere stories live. Discover now