~2

2.2K 250 57
                                    

Evliliğimizin ikinci yılı. Evde romantik bir sofra hazırlıyorum. Güzelce hazırlanıp gelişini bekliyorum Jungkook'un. Bir mimarlık şirketi var. Çok çalışıyor ve bir yandan da yanımda olmaya çalışıyor.

Ben de iş arayışındayım.

Bu gece ona bir sürpriz yapmakm istiyorum.

Benim aksime çocukları çok sever Jungkook. Onu reddetmiş olsam da bugüne kadar, bu gece çocuk fikrini kabul ettiğimi söyleyeceğim için heyecanlıyım.

Üstelik aylardır aşık olduğum elbiseyi alması için ona baskı uyguluyorum. Muhtemelen onu alıp gelecek. Heyecandan yerimde bile duramıyorum.

Üzerimde siyah, dekolteli ve güzel bir elbise var. Sarı saçlarım çıplak omuzlarıma dökülmüş. İlk sarı saçlarımla gördü diye beni, hiç boyamamıştım.

Sofraya geçiyorum. Bekliyorum.

Bir saat geçiyor;

Sıkılıyorum.

İki saat geçiyor;

Öfkeleniyorum.

Üç saat geçiyor;

Endişeleniyorum.

Geceyarısı oluyor;

Kalbim göğüs kafesimi zorluyor.

Onu arıyor ancak bulamıyorum. İçimi bir korku kaplıyor. Nefessizce arkadaşlarını aramaya başlıyorum.

En sonunda ağlamaklı sesiyle Jin açıyor. Bana senin, bir patlamada öldüğünü söylüyor zar zor.

Göğüs kafesim oracıkta çatlıyor.

Telefon ellerimden kayıp yere düşüyor.

Bana istediğim elbiseyi almak için gittiğin alışveriş merkezinde öldüğünü öğreniyorum.

Ellerime sen diye bir avuç kül bırakıyorlar Jungkook.

Ben ölüyorum. Ben ağlamaktan kendimi kaybediyorum.

Ben, beni var eden her şeyi öldürüyorum.

Babam sarılıyor bana. Titrek omuzlarımla kolları arasında ağlarken, nefesim kesiliyor.

Bu en kötü kaybedişim oluyor.

lost on you ❧ rosékook ✅Where stories live. Discover now