"58

553 51 9
                                    

"Ama şimdi iyisiniz değil mi?"
"Evet, sorun yok." Eve girdikten sonra yeniden garip bir gülümseme vardı yüzümde. Annemle de arada konuşuyordum çoğu şeyi, ama bunları anlatmıyordum. Zaten geç olmuştu. Yüzümdeki gülümsemenin tamamını saklayamıyor olsam da annem ilk defa bir şey fark etmemişti. Hemen odama çıkıp yatağıma girmiştim. O an gözlerimin önüne gelip duruyordu. Uhh bilmiyordum, yanaklarım istemsiz kızarıyordu ama bu sefer yüzümdeki gülümseme kalıcıydı. Kafamı domates gibi kızarırken yastığa gömdüm. Mike beni öpecekti neredeyse, bu hoşuma gitmişti. Beni sevmediğini düşünsem bile bana yakın olmasını hoş buluyordum. İşte tam da bu yüzden Snowball çok önemliydi. Zamanın hızlı geçmesini diliyordum, çok hızlı geçmeliydi.
Pazartesi sabahı haftasonumun nasıl geçtiğini anlamadan uyandım. Okula gittiğimizdeki ilk işim onu düşünmek değil Lucas ile Dustin'in arasını düzeltmekti. Lucas'ı dinlemiştik, bize söyledikleri garipti. Cumartesi günü konuşmuş olmamıza rağmen bu hikaye hala aklımı kurcalıyordu.
"Will, tam olarak neler duyduğumu söylüyorum sana. Koridordaydım ve kapıdan Dustin'i gördüm. İçeri girecektim ama biriyle konuştuğunu duydum. Biraz bekledikten sonra dediği şeyler resmen şunlardı: 'Onu sevmiyorum, ondan ayrılacağım. Başka birine aşık olmak zor değil zaten.' Jane'i çok seviyorsa neden bunları söyledi? Jane de bizim arkadaşımız, bunları nasıl görmezden geleceğiz? Bu resmen birini kullanmak!" Bunu Mike'a da anlattığında, Mike ile ikimiz eğer onun anlattığı hikaye gerçekse haklı olabileceğini düşündük. Dustin'i tanıyorduk ve onunla Lucas'ı konuşmaya ikna etmeliydik.
Okula gittiğimde her zamanki gibi sınıf boştu. Birazdan Mike gelecekti. Ondan Dustin'i arayıp, sabah sınıfa çağırmasını istemiştim. Ben de aynı şeyi Lucas için yapacaktım. Birkaç dakika bekledikten sonra Mike geldi. Çantasını sıraya bırakıyordu.
"Günaydın." Gülümsedi.
"Günaydın." Ben de gülümsedim. "Geliyor mu?"
"Evet." Konuşmaya devam etti. "Tanrım, eğer Lucas haklıysa.. Dustin'i nasıl tanıyamadık?"
"Saçmalama Mike, mutlaka bir açıklaması vardır."
"Bence de, Lucas bazen gerçekten abartıyor."
"Aynen." Konuşmayı bıraktıktan iki dakika sonra Lucas geldi.
"Bana inanıyor musunuz acaba?" dedi girdikten sonra.
"Lucas sakin ol dostum, gelir gelmez mi?"
"Her neyse."
"Kısmen inanıyoruz." Dustin gelmişti bu sırada.
"Çocuklar, neler oluyor?" Lucas'ı görmüştü ama Mike onu kolundan yakaladı.
"Hayır Dustin, gitmiyorsun. Lucas sen de öyle. Neler olduğunu anlatacaksınız ve bu olayı burada çözeceğiz."
"Aynen öyle. Şimdi Lucas, bize anlattıklarını bir de Dustin'e anlat."
"Uhh tamam." Lucas neler gördüğünü ve duyduğunu anlattı. Sakin gibiydi.
"Tanrım! Lucas hayır, yanlış düşünmüşsün."
"Nasıl?"
"Ben başka birinin bana söylediklerini anlatıyordum o sırada. O lanet olası insana çok sinirlenmiştim çünkü sadık değildi ve sevgilisini sevmiyordu. O yüzden istemsiz bağırmaya başlamıştım anlatırken. Ben asla Jane'e böyle bir şey yapmam. Onu ne kadar sevdiğimi hepiniz biliyorsunuz." Hepimiz şaşkınlık içinde bir Dustin'e bir Lucas'a bakıyorduk. Tabi biz Mike ile birbirimize de bakıyorduk ama Lucas sadece Dustin'e gözlerini dikmiş, en çok takıldığı insanı nasılda yanlış anladığını çözmeye çalışıyordu.
"Dustin," dedi sakince. "Dostum yemin ederim bilmiyordum. Özür dilerim, böyle bir şey düşündüğüm için." Dustin'e sarılmaya gitti. Dustin ise ona sarılırken konuşmaya devam etti.
"Affedildin." Hepimiz gülüyorduk ve ben Mike'a baktım, o da bana. İkisi sarıldıktan sonra tekrar masada toplanalı ve konuşmaya başlayalı 10 dakika falan olmuştu.
"Madem barıştık, şimdi söyleyebilirim."
"Neyi?" dedim.
"Buna inanamayacak ve nefret edeceksiniz ama okula yeni bir kız geliyormuş."
"İkinci dönemin ortasında mı?"
"Evet, kuzeninin yanında kalmaya geliyorlarmış ama bu yaklaşık 1 aylık bir süreç olduğu ve derslerini kaçırmasını istemedikleri için müdürle konuşmuşlar. Müdür de onlara 'Tamam.' demiş."
"Tamam Lucas, bunun neresinden nefret edeceğiz ki?" dedi bu sefer Mike da.
"Sorun şu ki kız, Troy'un kuzeni."
"Lanet olsun, birdiler iki olacaklar." diye çıkıştı Dustin.
"Belki o kadar kötü değildir." dedim.

beni bulduğun zaman ⇢ bylerWhere stories live. Discover now