"💫

1.1K 101 134
                                    

Mike.. deliler gibi aşık olduğum o insan. Kendimden geçmiş gibi ona bakakalmıştım. Lucas durumu fark etmiş olacaktı ki elini omzuma koydu.
"Dostum, yüzünü gören cennetlik!" dedi Mike'a. Kendime geldiğimde Mike yanımıza gelmiş, hepimize sarılıyordu.
"Sadece iki hafta oldu Lucas." dedi gülerek. Hepsiyle sarıldıktan sonra da yanıma geldi.
"Hey Will."
"H-hey Mike..." onu o kıyafetlerin içinde gördüğüm anı hiç unutmayacaktım. Bana sarıldı, son sarılışımız olmaması için hiç etmediğim kadar dua etmiştim. Ayrıldıktan sonra oturmuştuk ve konuşmaya başlamıştık, daha çok başlamışlardı. İçimdeki gerginlikle Mike'a dalıp gidiyordum.
'Kime böyle dalıp gitmelerin?' O anı hatırlayınca gülümsedim.
"Bu haftanız nasıl geçti!?" diye sesli bir şekilde sordu Dustin. Biraz daha açılmamı istedikleri belliydi.
"İ-iyidi." dedim. Hepsi bir ağızdan konuşmaya devam ettiler.
Birkaç saat geçmişti ve gece yarısına 1 saat kalmıştı. Biraz atıştırıyorduk ve açılmaya başlamış gibiydim. Konuşuyorduk ama o yelkovanın oynayışını her gördüğümde biraz daha dudaklarımı ısırıyordum. Tek başıma pastanın tadına baktıktan sonra Mike beni dudaklarımı ısırırken yakaladı.
"Onu yemek yerine pastayı yesen?" Eğilmişti, göz gözeydik.
"Ha?"
"Dudakların diyorum, onları ısırmaktan kıpkırmızı oldular." Ben de kızarıyordum.
"Iı e-evet. Gece yarısı yaklaşıyor." İçtiği meyve suyunu masaya bıraktı.
"Çatı!" dedi. "Çatıya çıkacaktık, değil mi?"
"Evet!" Bunu biraz sesli söylemiş olabilirdim ama bu içimdeki heyecanın sembolü gibi bir şeydi. Elimi cebime attığımda kalemi orada hissedince daha da heyecanlandım. Lucas yanımıza geldi.
"Çocuklar, sizce Max'le dans etmezsem bana ne yapar?"
"Muhtemelen trip atar."
"Tanrım, her şeye dayanırım ama bu olmaz." Hepimiz gülüştük. Şarkı çalmaya başladığında gece yarısına 1 saat vardı.
"Uhh gidip dans etmeyi isteyeyim bari." dedi Lucas. Sonra bana döndü.
"Uhh siz çatıya çıkıyordunuz değil mi?"
"Evet." dedi Mike. "Size iyi danslar."
"Teşekkürler." Eğilip kulağıma fısıldadı.
"Size de iyi şanslar, aşka hep şans vardır." Gülümsedi. Giderken son kez bana bakıyordu, biliyordu. Çatıya çıkmadan önce hepsiyle en az bir kere göz göze gelmiştim. Sonra da... o unutulmaz ana geliyorduk.
Çıktığımızda, etraf hafif aydınlıktı. Aynı o, balkondaki gibiydi. Demirlere dayanmıştı. Ben ise heyecanımdan kıpırdayamıyordum. Neredeyse yarım saat kalmıştı ya da daha azdı. Konu açmak zorundaydım.
"Nasıl hissediyorsun?" Nasıl hissedebilirdi ki? O normaldi, ben iyi değildim.
"İyi sayılırım." Bir anda bana döndü. "Ama sen değil gibisin." Şaşırmış bir şekilde geriye bir adım attım.
"Ne olduğunu anlatmak ister misin?"
"Uhh, daha değil." dedim normal olmaya çalışarak.
"Tamam, ama anlatacaksın."
"Söz." dedim. Havanın ve yıldızların güzelliğine baktık bir süre. Ara sıra kafamı ona çevirip onu izliyordum, ve içimdeki kelebekler bir anda uçuşur oldu.
"Gece yarısı olmak üzere, birkaç dakika var." dedi, doğruldu. Bana dönerken, içimden konuşuyordum.
"Söyleyeceğim, söyleyeceğim."
"Will, sana söylemek istediğim bir şey var." Gözlerimi açtım.
"Lütfen Mike, bırak önce ben konuşayım." Şaşırmıştı ama yapacaktım, söyleyecektim. Gözlerine baktım, öyle güzel parlıyorlardı ki.
"Mike... ilk arkadaşım." diye başladım. Belki gözlerim dolacaktı ama hayır, anlatacaktım.
"Evet Mike, doğru duydun. Biz, birbirimizin ilk arkadaşıyız. Ayrıca ilk aşkı..." Cebimdeki kalemi çıkardım.
"O gün, kalemlerini düşürmüştün." Sanırım ağlıyordum ama gülüyordum da. "Beraber toplarken birisi bende kalmıştı. Hiç kaybetmedim Mike, her gün seni düşledim. Her gün, her gece... sana söyleyemedim. İstemediler, özür dilerim." Nefes alıp verdim, belki de ilk defa. "Sadece saklanıyorum unutma beni-" sözümü kesti.
"Söyle nerdesin, bulmalıyım seni..." Elini ağzına götürdü, öyle şaşkındı ki. Güldüm, hala ağlıyordum sanırım.
"Senden asla vazgeçmedim Mike, hep ilk arkadaşım olarak kaldın... ve ilk aşkım." Durup tekrar ona baktım.
"Sana hala çok aşığım Mike Wheeler, deliler gibi." Mike'ın gözleri dolmuştu.
"Ne diyeceğini biliyorum, başka birine aşıksın ama izin verirsen her şeyi değiştirebiliriz. Tekrar aşık olabiliriz ve ben-"
Mike çenemi tek eliyle tuttu ve kaldırdı. Sağ gözünden bir yaş akarken gülümsüyordu. Hızlıca bana doğru yakınlaştı ve o narin dudaklarını benim dudaklarıma bastırdı. Gece yarısıydı.. havai fişekler her yerden duyuluyordu. O an, unutulması en imkansız andı. Bana bir ömür gibi gelmişti, bitmesini istemediğim bir ömür gibi. Sakince ayrıldığında gözlerini açarken yakınlığını koruyordu. Güldü.
"O sendin Will, o hep sendin." İçimdeki o milyonlarca kelebeği işte tam o zaman uçurmuştum ben.
"S-sen...?" Konuşamıyordum.
"Evet Will, hep sana aşıktım. Bunca zamandır sana aşıktım, deliler gibi." Burunlarımız birbirine değerken gülüyorduk. Yanağımı okşadı. Fısıldadım.
"Ben dünyanın en şanslı insanıyım." O da aynı şeyi söyledi.
"Ben de dünyanın en şanslı insanıyım." Ayrıldığımızda elimi tuttu.
"Şimdi" kalbim hızlandı. "artık sana istediğim gibi sevgilim diyebilirim, değil mi?" Öyle mutluydum ki, bunu kelimelere dökmek imkansızdı.
"Neden konuşmuyorsun, sevgilim?" Öyle güzel gülümsedi ki.. kendimden geçmiştim ama artık bunları içimden söylemek zorunda değildim.
"Senin gülüşüne dalmışım da, sevgilim." Tekrar güldü.
"Peki senin gülüşünü ne yapacağız?" dedi. Hayatımda yaşayıp yaşayabileceğim en iyi anlardan biriydi bu.
"Aşağı inip dans etmek ister misin?"
"Herkesin içinde mi?"
"Onların ne düşündüğü umrumda değil Will." Eğildi ve biraz yakınlaştı. "Ben seni çok seviyorum." Gülümsedim, o da gülümsedi.
"Ben de Mike, seni çok seviyorum." Birlikte merdivenleri inmeden önce tekrar yıldızlara baktık. Sonra da sevgilim dediğim o insanın elini sıkıca tuttum, bırakmayı asla istemiyordum. Her şeyin sonunda onun elinden tutmak, tüm acıları dindirirdi. Ona sahip olmak da, dünyanın en güzel şeyiydi.

                             {SON}

Asla asla demeyin, bu Dünya içimizdeki sevgiyle var ve var olmaya devam ediyor. Bu hikaye, belki de dizide birbirlerine hiç kavuşamayacak olan iki insanın hikayesi olsa da bizim içimizdeki sevgiyle hep yaşayacaklar. Sevin, ve korkmayın. Unutmayın, eğer o kişi kaderinizde değilse zaten bir şekilde belli eder. Fakat kaderinizde yazan kişi öyle bir anda çıkagelir ki gerçekten onunla olabileceğinizi anlarsınız. Ve onu sadece bir yerde ya da bir zamanda beklemeyin, kim bilir belki yolda çarpıştığınız ve beraber kalem topladığınız o insan bile kaderinizde yazan kişi olabilir. ♡️

Öyle güzeldin ki, bir insan ancak gidişine üzülebilirdi.. Byler'120818💫

beni bulduğun zaman ⇢ bylerWhere stories live. Discover now