'11

175 19 3
                                    

"Zayn!" dedi Louis gitarını çalmayı bırakarak. "Yahu şarkıya girsene." "Ne? Şarkı mı?" dedim dalgınlıkla.

"Evet, şarkı." dedi Niall. "Üçüncü baştan alışımız falan. Her seferinde kaçırıyorsun."

"Özür dilerim. Tekrar alalım. Bu sefer sorun çıkmayacak."

"Hayır, almıyoruz. Sen iyi misin? Dün geceki konserde de ruhsuz ruhsuz söyledin."

"Niall!" dedi Louis uyarıcı bir tonda. "Ne Niall'ı? Arkadaşıma ne olduğunu öğrenmeye çalışıyorum?"

"Bir şey olduğu yok." dedim. "Belki de bu iş için uygun olmadığımı farketmişimdir."

"Zayn, oğlum ne saçmalıyorsun sen?" diye çıkıştı Louis. "Git yüzünü yıka kardeşim. Gelince baştan alıyoruz." diye devam etti sinirle. Başımı sallayıp mikrofonu bıraktım ve lavaboya doğru ilerledim.

Ben giderken arkamdan fısıldaştıklarını duyabiliyordum. Muhtemelen Louis Niall'a kızıyordu.

Yüzüme su çarpıp geri döndüm. Acaba, diye düşündüm, onun yaşadığını bilselerdi ne yaparlardı? Bana gerek kalmazdı her şey daha güzel olurdu.

"Çocuklar," dedim. “ya Liam yaşasaydı ya da çıkıp gelseydi. Ne olurdu?"

"İki solistimiz olurdu. Şimdi gel şarkı söyle aq çocu." dedi Louis atarlanarak.

"Ölenler geri dönmez. O sadece filmlerde." dedi Niall ciddiyetle.

"Bu sefer 'Galaksinin bininde'den girelim." diyerek gitarını çalmaya başladı Louis.

Başımı salladım ve mikrofonu yeniden elime aldım.

En sonunda üçümüz de bitmiştik.

"Bi mola.“ dedi Louis gitarını bırakarak.

"Ben bir içki alacağım." dedim. "İsteyen var mı?"

"Kanka yalnız dolapta hiç kalmadı." dedi Louis hüzünle.

"Pekala. Ben alıp geleyim. İstediğiniz bir şey var mı?"

"Bana meyve suyu alsana. Hiç alkol modumda değilim." dedi Niall yorgunca.

"Bana kendine ne alıyorsan ondan al." dedi Louis de.

"Tamamdır." diyerek başımı salladım ve stüdyomuzdan çıktım. Anında yüzüme sıcak hava dalgası vurdu. Haziran ayındaydık dolayısıyla feci sıcaktı.

Telefonumu çıkarmak amaçlı elimi cebime attım lakin yoktu. Orada unutmuş olmalıydım.

Yakmdaki hir tekelden alacaklarımı alıp stüdyoya döndüm.

"Geldim!" dedim bağırarak. Kimse cevap vermemişti. Elimdekileri bırakıp oturdukları yere doğru gittim. Ellerinde bir telefon bir şey izliyor gibilerdi.

Benim telefonumdu.

"Ne yapıyorsunuz siz?" dedim telaşla.

"Asıl sen ne yapıyorsun?" dedi Niall. "Bu mesajlar ne?"

"Söylemek istedim. O zamam gelince-"

"O? Ne o? Liam mı? Liam öldü, Zayn. Hepimiz gördük."

"Öyle sanıyordum ama dinleyin, hayatta. Nasıl oldu bilmiyorum ama öyle."

"Zayn bu mümkün olamaz." dedi Louis.

"Ama öyle. Verin telefonumu kanıtlayacağım size."

"Bizde kalsa daha iyi olabilir." dedi Niall sıkıntıyla.

"Ama anlamıyorsunuz. O gerçek. Liam o. Yalnız Liam'ın bildiği şeyleri biliyor. Hem sesini de duydum. Konuştuk biz. Evime geldi."

"Zayn."

"Zayn deme Louis. O gerçek, kanıtlayacağım size."

"Bak. Muhtemelen bir oyun dönüyor. Hem Liam'ın telefonu parçalanmamış mıydı? Sim kayıptı."

"Polise gidip meseleyi çözebiliriz."

"Hayır. Hayır."

Peşimden seslenmelerini umursamadan evden aceleyle çıktım. Ne yapacağımı bilemiyordum. Deli değildim. Değildim. Liam vardı. Gerçekti.

gittin gideli. || ziam.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin