'12

175 22 3
                                    

"Zayn." diyerek koluma dokundu birisi. "Merhaba."

"Merhaba." dedim kaşlanmı çatarak. "Grubunuza bayılıyorum."

"Ah, sağol." dedim ne diyeceğimi bilemeyerek. Bu ünlülük olayına hala alışamamıştım.

"Sorun olmazsa bir selfıe yapabilir miyiz?" dedi telefonunu çıkartarak. Benim yaşlarımda görünüyordu.

"Tabi." dedim. "Olmaz."

Telefonu kaldırıp gülümserken zorlukla gülümseyerek kameraya baktım. "Teşekkürler."

"Hey." dedim birden. "Telefonunu 5 dakika kullanabilir miyim?"

"Tabi. Tabiki de kullan." diyerek elime tutuşturdu.

"Biraz uzaklaşabilir miyim?"

"Tabi bekliyorum burada."

Başımı sallayıp ileriye doğru yürüdüm. Bir yandan da ezberimde olan rakamlara basıyordum.

"Alo." dedi Liam telefonu açıp. "Benim. Zayn."

"Ne Oldu?"

"Liam gelmen gerek. Acilen gelmen gerek. Evime gel. Lütfen." dedim tek solukta.

"Zayn." demesine kalmadan telefonu kapattım.

"Teşekkür ederim." dedim telefonunu çocuğa geri verip.

Ve bulduğum ilk taksiye atlayıp evime gittim. Motorumu stüdyodan unuttuğum bile farkında değildim.

Gece yarısı olmuştu, yaktığım sigaranın haddi hesabı yoktu. Zilin çalmasıyla elimdeki sigarayı küllüğe bırakıp heyecanla kapıyı açmaya gittim. Gelmişti işte. Gerçekteki. Benim için gelmişti.

Kapıyı mutlulukla açtım. Lakin karşımdaki Louis'ydi. Kaşları çatılmıştı.

"Niall." demesiyle Niall bir elinde bir kutu diğer elinde kolundan tuttuğu bir çocukla içeri daldı.

"Ne oluyor'?" dedim sorarcasma.

"Kardeşimizin kandırılmasına izin vermiyoruz." dedi Niall çocuğu neredeyse fırlatarak.

"Anlamıyorum. Bu kim?"

"Çakma Liam. Kardeşimin yerine geçip başka kardeşimle alay eden orospu çocuğu." dedi Louis sinirle.

"Açıklayabilirim."

"Açıklasana lan. Seni bulduğumuzdan beri tartaklıyoruz, açıkla." dedi Niall sinirle.

"Ulan James. Sen böyle biri miydin amına koyim? Kuzenindi o senin."

"Bir durun." dedim. "Ben bir şey anlamıyorum."

"Zayn." dedi Niall. "Otursana."

"Ne oturması Niall?"

Elindeki kutuyu açıp içindekileri yere döktü. Liam'ın olduğunu bildiğim bir sweatshirt, 3 tane defter, bir parfüm, ve telefon vardı.

"James. Hani Liam'ın annesinin bile seslerini ayırt edemediği sırf bu yüzden Liam'ın sesli ortamlardayken annesini aradığı kuzeni.“

"Eşyalarını almış. Neden onu biz de anlamadık. Sana mesaj atan uymuş. Psikopat çocuk."

"Ne? Ama ama Liam'dı emindim. Bildiği şeyler."

Hayır ya. Bu olamazdı. Ben inanmıştım. Onun yaşadığına inanmıştım. Yeniden mutlu olacaktık. Yeniden birlikte olacaktık.

"Günlükler. Liam her şeyi yazıyormuş." dedi Louis yutkunarak.

"Sim kartta ondaymış. Gerçi hoş, biz parçaladık artık ama."

Niall konuşurken Louis sinirle yerde yatan çocuğa bir tekme attı. "Neden yaptın lan neden?"

"Açıklayacağım."

"Açıkla o zaman!"

"Size değil." dedi beni işaret ederek. "Ona."

"Ne demek bize değil pezevenk! " dedi Louis sinirle.

"Bırakın, açıklasın."

"Niye? Tekrar seni kandırsın diye mi?"

"Louis, sakin ol."

"Olamam lan, sakin olamam." Louis artık kendini tutamayarak ağlamaya başlamıştı.

Yanağımda birr ıslaklık hissedene kadar ben de ağladığımın farkında değildim.

"Lütfen." dedi çocuk zayıf bir sesle. "Birazcık yalnız konuşmama izin verin."

Sesindeki o ton beni delirtecekti. Gözlerimi kapatsam Liam olduğuna inanmaya hazırdım. Ama uyanıktım işte.

Niall, "Sadece 5 dakika. Kapıda bekliyoruz." dedi Louis'yi de çekiştirip başka odaya gitti.

"Bak Zayn."

"Konuş hadi."

"Ben çocukluğumda bir hastalık geçirdim. Bu sebeple yürüyemiyordum. En azından 16 yaşıma kadar. Dışarda oynayamıyordum. İlgili bir ailem yoktu. Zaten sadece babam vardı."

"Hayat hikayenle ilgilenmiyorum.“

"Liam benim mutluluğumdu. Louis'yi de yanında getirir hep benimle ilgilenirdi. Her şeyimi anlatırdı. Bu büyüyünce de devam etti. Seni hiç görmemiştim ama seni dinlemek çok güzeldi. Hep senden bahsetsin isterdim ki o da bunu yapardı. Onun gözünde mükemmel biriydin. İçimde ufak bir taraf o olmak istedi. Seni seven kişi olmak istedi. Louis gibi birinin en yakın arkadaşı olmak istedi. Mükemmel bir anne, bir kardeş istedi. Bir grubun solisti olmak istedi. Ama bunları görmezden geldim, yemin ediyorum geldim."

"Sonra?" dedim zorlukla. O da ağlıyordu.

"Bir süre sonra daha az gelmeye başladı ama önemli değildi. Hiç gelmese de olurdu. O öldükten sonra yıkıldım. Her şeyim olan insan artık yoktu. Ben teyzemin kafası dağınık olunca birkaç eşyasmı aldım. Günlükleri okudum."

"Sonra o olmak istedin."

"Üç sene boyunca seni uzaktan izledim. Ne bileyim beni sev istedim." 

"Liam'ı sevdim ben. Sadece onu sevdim!" dedim bağırarak.

"Belki zamanla onun yerine koyarsınız beni dedim."

"Onun yerine mi?" dedim birden hiddetlenerek. Ne ara yanına geldiğimi bilmeden James'in yüzüne bir yumruk geçirdim. Zaten kanamakta olan burnuna kaşı da eklenmişti.

Ama kendimi tutamıyordum. Vurdukça vuruyordum. Bir şeyler söylüyordu ama duymuyordum. Her şey bulanıktı. Tek istediğim vurmaktı. Nefes alamasın istiyordum.

Birinin beni geriye çektiğini hissettim.

"Sakin ol kardeşim." dedi Niall. "Sakin ol."

"Liam öldü." dedim hıçkırarak. "O yok. O öldü. Gerçekten yok."

"Biz bunu atlattık. Tekrar atlatacağız."

"Çok istedim. Onun hayatta olmasmı çok istedim. İnanmak istedim. Tekrar yanımda olduğunu hissetmek istedim."

"Biz yanındayız tamam mı? Geçecek." dedi beni sımsıkı sararak.

"O öldü ama. O öldü. Gerçekten öldü."

~~~

Ne düşünüyorsunuz?

gittin gideli. || ziam.Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz