bir

589 63 14
                                    

Sadece rivayetler ve efsaneler vardı.

Eğer gerçekten Kadınlar Ülkesi'ne düşmezseniz bu rivayetlere ve efsanelere inanmayı veya inanmamayı seçerdiniz.

Yoongi henüz çok küçükken babaannesinden duymuştu. Uzaklarda, çok uzaklarda, denizleri ve çölleri geçtikten sonra bir ülke varmış. Bu ülkenin yöneticileri diğer ülkelerdeki gibi erkeklerden değil kadınlardan oluşuyormuş. Askerleri, hükümdarları, komutanları, kaptanları hep kadınmış. Kadın ağır işlerde çalışır, evine bakarmış. Bu ülkede erkekler diğer ülkelerdeki erkeklerden daha farklı muamele görürmüş. Erkekler bakımlı olmak zorundaymış, kadın bebeğini doğurduktan sonra bebeğe erkek bakarmış, onu erkek büyütürmüş. Evde yemek yapan erkekmiş, temizlik, bahçe işleri hep erkeklerden sorulurmuş. Erkeğin istediği gibi dışarı çıkması, kendini eşi dışında birine göstermesi ayıp sayılırmış.

Bu ülkenin insanları Umay ismi verilen bir Tanrıçaya bağlılarmış. Umay, Ana Tanrıça olarak da anılırmış. Tanrı'nın kızı olduğuna da inanan varmış. Umay güçlü bir tanrıçaymış, bu ülkenin insanlarının inancında üremeyle başlayarak insan ve hayvan soyunu sürdüren, dişiyi ve yavrusunu koruyan, bir anlamda insanlığın varoluşunu ölüme dek kollayan bir kimliğe bürünmüş.

Umay tanrıça bu ülkenin insanlarınca gökten inen gümüş saçlı, güzel yüzlü bir kadın olarak tasvir edilirmiş.

Yoongi her iki kolunda bir kadın asker tarafından sürüklenirken babaannesinin sözlerini hatırlamaya çalışıyordu. Yaşlı kadının dediğine göre bu ülkenin refah seviyesi oldukça yüksekti, kadınlar ellerinden geldiğince ülkelerine iyi bakıyorlardı ve çokça çalışıyorlardı ama eğer bir erkekseniz ve bu ülkeye esir düşmüşseniz işte o zaman sizin için kıyamet yaklaşıyor demektir. Kraliçenin sizi haremine almaması için sizi beğenmemesi yeterliydi ama o zaman da ölürdünüz.

Yoongi soğukça titredi. Ter damlaları ensesinden beline doğru akıyordu. Başını henüz kaldırıp da getirildiği ülkeye bakamamıştı. Yalnızca ara ara açtığı gözleri sayesinde yürüdüğü zeminin en değerli taşlardan döşenmiş bir yol olduğunu görmüştü.

Kendini zorlayıp başını kaldırdığında bir evde, perdenin gerisinden gizli gizli ona bakmakta olan bir erkeğe rast geldi. Başını çevirdiğinde ise bir dükkânın önünde bir kadın tarafından hiç de iyi olmayan gözlerle ona bakıldığını fark etti. Kadın resmen Yoongi'yi gözleri ile yiyordu ve oldukça arsızdı. Yoongi rahatsız olup yeniden başını eğdi.

Bir süre sonra saraydaydılar. Sarayın girişinden kraliçenin olduğu o geniş odaya gelene kadar her yerde kadın askerleri görmüştü. Sonunda kadınlar onu, her yeri gümüşlerle süslenmiş, oldukça aydınlık bir odaya getirdiklerinde ve bıraktıklarında dizlerinin üzerine yığıldı. Gözlerini biraz önce yorgunluktan açamazken şimdi aşırı parlaklıktan açamıyordu.

Güçlü bir kadın sesi duyduğunda başını kaldırmaya çalıştı.

"Kimsin sen? Kimlerdensin? Ülkemde ne işin var? Anlat."

Yoongi'nin zihninde babaannesinin sözleri yankılanıyordu. Eğer güzelsen kraliçe seni haremine alırdı, beğenmezse öldürürdü.

Kuru boğazına rağmen yutkunup kraliçeye bakmaya çalıştı. "Kimsesizim." Sesi o kadar güçsüzdü ki kraliçe tahtından öne doğru kayıp kulak kabartmaya çalıştı. Yoongi duyulmadığını düşünerek yeniden söyledi. "Kimsesizim kraliçem. Kayboldum. Çölde ölecekken askerleriniz buldu beni." Kraliçeden hayatını bağışlamasını da isteyecekti ama sonra vazgeçti.

"İsmin ne senin?"

Yoongi kadına baktı. Yaşına rağmen yüzünde tek bir çizgi bile yoktu. Sesini duymasa gerçekten yirmilerinde bir kadın zannederdi ama sesi yaşını ele veriyordu. Yine de güzel kadındı, üzerinde gümüş renkli bir elbise vardı. Başının üstündeki gümüş tacın büyüklüğü ile göz alıyordu.

Güçsüzce, "Yoongi," dedi.

Kraliçe Yoongi'nin ayakta zor duran ve sürekli titreyen dizlerine bakarak sorgusuna daha sonra devam etmeye karar verdi. Bu yabancının çöle nasıl düştüğünü, hangi ülkeden olduğunu daha sonra öğrenecekti.

Askerlerine emir verip Yoongi'nin huzurundan alınmasını istedi. Yoongi'yi getiren askerler bu sefer götürmek için kollarına girdiğinde Yoongi ne olduğunu anlamamıştı. Panikleyip "Nereye götürüyorsunuz beni?" diye sordu.

Kraliçe yalnızca, "Biraz dinlen," dediğinde Yoongi rahatlaması gerekip gerekmediğini anlayamadı. Askerlerin onu götürmesine izin verdi. Zaten direnecek gücü de yoktu.

***

Annesini ve yabancıyı izlediği kolonun arkasına biraz daha sinerken gülümsüyordu. Garip bir şekilde isminin Yoongi olduğunu öğrendiği bu yabancı hoşuna gitmişti.

aydan çalınan masallar | yoonmin ✓ Where stories live. Discover now