II

637 74 22
                                    

İyi okumalar

___

"Bu aralar cama çıkmıyorsun," Ergenliğin başlarında olan küçük çocuk, yüzüne göre oldukça büyük olan ceylan gözlerini daha da büyüterek karşısındakine dikti ve kısa kirpiklerini kırpıştırdı. Bir alfaya göre fazla narin duruyordu, yüzünde olması gereken sert çizgiler yoktu, yaşıtlarına göre daha geç gelişiyordu vücudu. "Benimle gezmek istemiyor musun?"

"İstiyorum!" Teni kasabadaki insanlara göre daha esmer olan, dışarıya çıktığı zaman adeta 'Ben buralı değilim!' diye bağıran diğer çocuk eğdiği başını hızla karşı cama çevirdiğinde, sarı ve parlak bukleleri kafasını çevirdiği yöne savrulup yeşil gözlerini kapattı. Narin elleriyle saçlarını düzeltip geriye ittirmeye çalışırken onunla konuşmak için karşı cama çıkan çocuk kıkırdadı, Taehyung'un buklelerini her zaman komik ve sevimli buluyordu. "Bir türlü düzelmiyorlar."

"Kötü mü?"

"Hayır. Hayır, buklelerin çok tatlı. Bahçedeki yavru kuzuya benziyorlar ama sana kuzu demiyorum alınma."

"Alınmadım. Kuzunun tüyleri yumuşak ve çok güzel." Taehyung başını ellerine indirdi. Ona kuzu demesine falan alınmamıştı sadece aklına daha farklı bir şeyler takılıp duruyordu, Jeonggukla gezmek istiyordu fakat yapamazdı. "Seninle gezmek istiyorum."

"O zaman bahçeye gelsene! Diğerlerinin yanına gel." Jeongguk heyecanla ona baktı. "Ormana da gideriz hem. Ok atarız, ok atabiliyorsun degil mi?"

Taehyung orman lafını duyunca ofladı. Bahçe dışında bir yerlere zor çıkıyordu, orman aşırı uzaktı kaldıkları yere. Üstelik ok atamıyordu. "Siz alfalar olarak takılsanıza. Benim ne işim var yanınızda, senin arkadaşların çok.. hareketli, Jeongguk..."

Aslında Taehyung böyle düşünmüyordu, sadece arkadaşına bahane sunmak için kırılgan olmaya çalışıyordu. Jeongguk'un arkadaşları barbar kelimesinin yanından geçmiyordu, görültülülerdi ve Jeongguk'un alışıldık bedeninden ziyade daha güçlü ve yapılı bedenleri vardı ama kaba değillerdi. Kaba insanlar kasabada sevilmezdi, Valentin'in Taehyung'a ilk söylediği şey buydu. Üç ayrı klandan oluşan devleti diğerlerinden ayıran en önemli özellik baştakinin diktatör olmaması ve anlayışlı insanlarıydı. Valentin en önemli zamanlarını Taehyung'a ayırırken, yaşadığı yerin düşünce yapısını ona aşılamıştı. Sadece, kendi düşüncelerinin üstünde diğerlerinden daha fazla durmuştu; eğitilmesinin sebebi buydu. Güçlü durmasının sebebi buydu, güçlü olmak zorundaydı.

Uzaklara dalıp giden inci gözlü çocuk, dağılan dikkatini karşısında ona seslenip el sallayan alfaya verdi. Geçmişi düşünürken Jeongguk'un ona ne dediğini anlamamıştı. ''Ne?'' Şaşkın bir ifadeyle ona kıkırdamaya başlayan arkadaşına baktı.

''Tanrım, çok tatlısın.'' Omeganın yanaklarına al düşüren bu cümleyi Jeongguk o kadar rahat ve sevimli bir ifadeyle söylemişti ki, Taehyung bir an ellerini nereye koyması gerektiğini bilemedi. Kırpmayı unuttuğu gözleri kasılan karnı yüzünden dolarken sinirle alfaya baktı. ''Jeongguk! Ben.. benimle dalga geçme, dalmışım işte!'' Kısılan sesi sonlara doğru yükseldiğinde elini mermer korkuluktan çekti ve kendi tişörtünü sıktı. Yukardan Jeongguk'a doğru bakarken Jeongguk'un gülüşünden geriye kalan sadece hızlı alıp verdiği nefesi olmuştu. ''Tae? İyi misin..? Yanına gelmemi ister misin? Diğerlerini boşver bugün.''

''Gel.'' Taehyung saçma olduğunu düşündüğü bir şekilde heyecanlandığı için başta yanına gelmesini istemeyecekti fakat Jeongguk sürekli bu şekilde yanına gelmiyordu. Kelime ağzından birden çıkmıştı.

''Çekil, atlayacağım.''

Taehyung yana çekildiğinde Jeongguk hızla onun balkonuna atladı ve doğrulduktan sonra boy farkları yüzünden başını yukarı kaldırarak Taehyung'a baktı. Taehyung ona gülümsediğinde istemsizce dudakları kıvrıldı. Kendi içinde onu sahiplendiği an buydu, onu birine kaptırmayacaktı. Taehyung'a zarar vermeden duygularının karşılığını alacaktı.

Wolftale Inn Where stories live. Discover now