~16~

2.7K 179 7
                                    

"Öfken çok fazla kraliçem biraz sakinleşmelisin. Bu kadar öfke savaş meydanında oyunu kazanmanı engeller."

"Hayır!... Bu kadar öfke beni daha güçlü yapar, aynı şu andaki gibi." Kılıcımla hedeflediğim ağacın tek hamlede geniş gövdesini ayırdıktan sonra diğer hedeflerime doğru gitmeye devam ettim. "Karşına çıkacak ordu eğer aptallar ordusu olsaydı belki... Ama rakibini küçümseme, güçlü insanlarla karşı karşıya kalacaksın. En önemlisi de bu insanlar aptal değil. Savaş meydanında güçten çok zekaya ihtiyacın var..."

1, 2, 3... hedeflerim tek tek yok olurken içimdeki öfke dahada büyüyordu sanki. İntikam tüm bedenimi sarmış, ruhum kana susamıştı, elimdeki kılıç artık sadece düşmanlarımın kanıyla temizlenebilir di... Benden bir alan krallığa karşı hepsini yok edicektim! Ve bunu en kısa zamanda yapıcaktım. Daha çok güçlenmeli ve bir an önce intikamımı almalıydım. Eva'nın söyledikleri bir an için aklıma girsede kısa sürede gökteki yıldızlar gibi kayıp gidiyordu. Benim gözümde o insanların hepsi birer aptaldı. Eğer aptal olmasalardı benim olan hiç  birşeye dokunmaya cesaret edemezlerdi... "Çok yakında bir savaş var ve bu savaşı gücümle kazanmalıyım."

"Savaşlar güçle değil, akılla kazanılır kraliçem."

"O zaman şu anda burda boşu boşuna çalışmamın bir gereği yok! Onları hemen şu anda da yok edebilirim! Madem bu gök yüzü benim krallığım ve tüm ejderhalar benim halkım, o zaman emrediyorum! derhal yola çıkalım ve o lanet krallığı yok edelim!"

"Mia! Bu şekilde intikam ile haraket etmen sana hiçbirşey kazandırmaz anlıyormusun! İntikam ateşi tüm bedenini sarmış ne düşünmen gerektigini bile bilmiyorsun! Savaşırken birisi sana arkadan saldırmaya çalıştığı anda yenilirsin, ölümsüz olman hiç birşeyi değiştirmez. Tüm ejderhalar sana bağlı, senin ayağın tökezlediği anda seninle birlikte onlarda düşer! Bu savaş hata kabul etmez kendine gelmelisim artık." Tüm krallık bu son sözler ile inlemişti sanki. Devasa ejderha doğrulmuş ve sert rüzgarlarını arkada bırakarak yanımdan uzaklaşmıştı uçarak. Sanki tek doğru bendim ve herşey yanlıştı şu anda. Eva haklıydı vücudum sadece intikam ile kavruluyor du ve bunu bir türlü düzene sokamıyordum. Her zerrem sadece intikam istiyordu...

Bir ağacın gövdesine sırtımı yaslayıp gözlerimden süzülmeye başlayan yaşlar ile yavaş yavaş aşağı doğru kaydım ve oturdum. Nasıl yapabilirdim! İntikam duygusu bedenimi sarmışken, her haraketim de annem gözlerimin önünden geçerken ben nasıl bunu hiçe sayabilirdim. Dünyamı kaybetmiştim. Hayatımda tanıyamadığım bir babam vardı kaybettiğim ve şimdi de hayatıma anlam katan, beni doğuran, doğruyu yanlışı öğreten, hatalarım da bile yanımda durmayı tercih eden annem. Nasıl dayanabilirdim ? Bilmiyordum ki. Bu savaşı daha önce vermemiştim, bu oyunu daha önce oynamamıştım, bu acıyı daha önce tatmamıştım. Kendimi yeni doğmuş savunmasız, neyin ne olduğunu bilmeyen saçma sapan bir insan gibi hissediyordum. Daha önce annem ölürse ne yaparım diye bile düşünmemiştim. Çünkü anneler sanki ölümsüz gibi geliyordu. Sırtıma dokunan el ile irkildim. Yaşlı gözlerle arkamı döndüğüm zaman Daniel'in parmaklarını göz yaşlarımı silerken buldum. "Haklısın ama Eva'da haklı. İntikam hırsın seni bambaşka birine dönüştürüyor. Lütfen kendine gel Mia... Sen güçlü bir kadınsın."

"Yapamıyorum, aklımdan, kalbimden bu acıyı sökemiyorum Daniel. Çok yoruldum, tükendim. Düşünebildiğim tek şey intikam."

"Peki ya sonrası?"

"Sonrası?"

"İntikamını aldıktan sonra ne yapacaksın?" Bilmiyordum. Bu sorunun cevabını hiç düşünmemiştim. Intikamımı aldıktan sonra ne yapacaktım ki ?
"Bilmiyorum."

"Düşün biraz. O günden beri tek hedefin intikam. Peki intikamını aldım diyelimki, peki ya sonrası? Ne yapmayı düşünüyorsun?"

"Bilmiyorum."

"İşte sana asıl anlatmak istediğimiz şey bu. İntikam için o kadar kavurmuşsun ki kendini sonrasında ne olacak onu bile bilmiyorsun."

"Düşünmeye hiç fırsatım olmamıştı."

"Neden peki? Seni tutan şey nedir? Neden sadece aklını ve gücünü intikam için paralıyorsun. Sen bir kraliçesin. Hemde öyle basit bir kraliçe değilsin. Senin elinde birden fazla krallık hatta koskocaman bir diyâr var. Yaşadığın şeyi hafife almıyorum ama elindekileri biraz gör. Annen gitti ve geride sana binlerce güzel hatıra ve muhteşem bir kardeş bıraktı. Onun bıraktıklarıyla neden ilgilenmiyorsun ?" Bilmiyordun. Yapamıyordum. Aklım o kadar sabit bir fikre takılıp gitmişti ki günlerdir Alex'i bile görmüyordum. Ne yapıyordu? O bu acıyı nasıl atlatıyordu acaba? "Hadi Mia, biraz onun yanına git ona destek ol, birbirinize destek olun. Siz güçlü insanlarsınız. Ama bu güç için birlikte olmalısınız." Haklıydı. Daniel'in boynuna atlayarak ona sıkı sıkı sarıldım. Ona sarılmak bana iyi gelmişti. Sıcaklığı sanki uzun zamandır aradığım huzur gibiydi. Yavaşça beni kendinden çekip saçlarımı elleriyle iki yana düzeltti. Bir an için gözlerime içine öyle bakmıştık kalbimin hızlandığını hissettim. Anlıma bir öpücük kondurdu. "Hadi Alex'in yanına git." Ellerini yüzümden çeker çekmez koşar adımlarla uzaklaştım oradan. Neydi şimdi bu. Avuçlarım terlemişti yanaklarımın kızarmaya başladığını hissedebiliyordum. Bir an önce kardeşimin yanına gitmeli ve bu tuhaf histen kurtulmalıydım...

Oylarınız ve yorumlarınız benim için önemli. 💕

SON EJDERWhere stories live. Discover now