Koca Bir Rüya

4.6K 278 80
                                    

Gözlerim aralamış ve yataktan kalkmak için doğrulmuştum. Bir saniye ben nerdeydim? Telaş yapmanın mantıksız olacağını düşünmüş ve etrafıma iyice bakınmıştım. Üzerinde bulunduğum tek kişilik yatak, siyah beyaz bir dolap, pahalı bir İran halısı, bir masanın üzerindeki pahalı eşyalar ve nicesi. Zengin bir evde olduğum belliydi. Biraz daha etrafımı süzmüş ve minik bir not ile karşılaşmıştım.

'Telaşa kapılma. Ve terliklerini giyip aşağı gel.'

Anlamsız bakışlarla notu yeniden okuduğumda düşünerek ayağa kalmıştım. Normal olarak aklımda yeni bir köprü yapacak kadar soru işareti vardı ve hepsini açığa kavuşturmak istiyordum. Yerdeki terlikleri görüp gitmiştim. Odadan dışarıya adımımı attığımda beni duvarda asılı olan evlilik resimleri karşılamıştı. İki adam ve birinin elinde çiçek vardı. Beni getiren kişi  evli olmalıydı. Tabi resimdeki oysa.

Merdivenleri teker teker indikten sonra bir adamın tabakları masaya koyduğunu görmüştüm. Biraz utandığımdan çekinerek yanına yürümüştüm ve adam beni gülerek karşılamıştı.

"Uyanmışsın, günaydın." Sevecenle söylediğinde tebessüm etmiştim.

"Günaydın..Şey ben niye buradayım acaba?"

Adam elindeki tavayı da masaya bırakıp bana geri dönmüştü.

"İlk olarak sen masaya otur. Jackson geldiğinde konuşuruz." Kafamı salladığımda sandalyeye oturmuş ve onu izlemiştim. Kapının açılma sesini duyduğumda adı Jackson olan kişinin geldiğini anladım. Jackson elindeki poşetleri tezgaha koyup diğer adamı öpüştü. Sonra bana bakarak gülümsemiş ve konuşmuştu.

"İyi misin?" kafamı salladığımda onların oturmasını beklemiştim. Jackson masaya oturduğunda diğer adam da oturmuştu.

"İlk olarak burada olmanın sebebi seni Jimin getirdi."

Jimin.. Hatırladım! Peki iyi de neden?

"Sizde mi vampirsiniz?"

"Hayır. Normaliz." diğer adam konuştuğunda içim rahatlamıştı.

"Mark'ın dediği gibi. Normaliz korkmana gerek yok." Diğer adamın da adınu öğrenmiştim. Kafamı salladığımda sofraya katılmıştık.

^¬^

"Jimin sen ne yaptın!"

Jimin köşede susmuş ve Jungkook'un bağırmalarını dinliyordu.

"Senin yüzünden ne yapacağız farkında mısın? Onu nereye götürdün!"

Jimin artık dayanamamış ve yalan söylemek zorunda kalmıştı.

"O ölmüştü!" Jimin bu yalanı söylediği için kendine küfür etmişti. Ama Taehyung'un iyi olmasını istiyordu. Diğerleri gibi mezarda değil.

Jungkook Jimin'e bakarak dizleriyle yere çökmüştü.

"Nasıl.."

Jimin'in gözlerinden akan yaşlar daha gerçekçi kılmıştı. Jungkook'un acı çekmesini Taehyung kadar istemiyordu ama yapacağı başka bir şey yoktu.

"Özür dilerim, Jungkook. Ben ona bakmaya gittiğimde ormanda yatıyordu."

Jungkook'un gözleri en koyu mor olmuştu ve boynundaki damarlar siyaha doğru renk almıştı.

"Yalan söylediğini bilmiyorum mu sanıyorsun?"

Jimin korkudan tir tir titriyordu. Birazdan bayılacaktı. Onu hissetmişti.

"Jungk-"

Jungkook bir anda Jimin'in boynuna vurmuştu ve onun bayılmasını sağlamıştı.

"Üzgünüm kardeşim. Ama Taehyung'u benden uzaklaştırmak bir çözüm değil. O çok farklı."

Jungkook Jimin'i kucağına alıp yatağa yatırmış ve odadan çıkmıştı. Şimdi bulması gereken biri vardı.

^¬^
Taehyung Mark ile yemek yaptıktan sonra ikisi de artık bir kahve molası vermeyi düşünüyorlardı. Mark kahveleri yaptığında Taehyung koltuğa oturmuştu.

"Al bakalım Taehyung."

"Teşekkür ederim Mark hyung."

Mark gülümsemiş ve Taehyung'un saçlarını karıştırmıştı. Taehyung'un aklında olan bir soru vardı ama sorsa mıydı emin değildi.

"Mark hyung, bir şey sorabilir miyim?" Mark kafasını hızlıca olumlu şekilde sağladığında Taehyung devam etmişti.

"Jackson hyung ile nasıl evlenme kararı aldınız?"

Mark sanki bu soruyu bekliyormuş gibi gülümsemişti. Elindeki kahveyi bırakıp konuşmaya başlamıştı.

"Aslında ben de beklemiyordum evlenme teklifini. Balığımın öldüğü gündü ve çok mutsuzdum. Jackson'da evlenme teklifi edicekmiş o gün. Her şeyi ayarlamış falan. Eve geldiğinde bana çok güzel giyin çıkıyoruz, demişti ama benim kafam balıktaydı.

Kafamı olumsuz anlamda sallayarak ağlamaya başlamıştım. Jackson hemen yanıma gelip ağlamamı susturmaya çalışıyordu fakat daha da ağlıyordum. "

Mark'ın dudakları kurumuş olacak ki kahvesinden koca bir yudum alıp devam etmişti.

"Balığımın ölüsünü nehre atmak için ona yalvarmıştım ve o da kabul etmişti. Nerden bilebilirdim ki bana evlenme teklifi için bir şeyler düzenlediğini..

Her neyse sonra gittik ve balığı nehre attım. Biraz bekledik ve 'Balığım, umarım güzel yolculuklar geçirirsin.' iç çekip bunu söylediğimde Jackson bana sarılmıştı ve 'Seni bu merhametin ve kalbinden seviyorum.' demişti.

Ona gülümsedikten sonra karanlık olduğunu fark etmemiştik. Sonra Jackson'un planı suya düştü. O da daha fazla dayanmamak için beni nehrin oraya çekip elimi tuttu. Sonra bana o cümleyi kurdu.

'Eğer cehennemim sensen, şeytanın olmaya hazırım.'

Cebindeki yüzüğü çıkarıp elimi kendine çekip taktı.

'Sormadım benimle evlenmek istediğini hayır demiyeceğini biliyorum. Zayen evet demene de gerek yok. Gözlerin her şeyi açıkladı.'

Sonra beni öptü. Ve öyle işte.."

O kadar çok konuşmuşlardı ki kapının çaldığını duymamışlardı. Sonra bir anda kapı açılmıştı.

Mark kapı açılınca hemen oraya gitmişti. "Jackson sen mi geld-"

Mark' ın sesi kesilmişti. Taehyung biraz korkmuş ve o tarafa doğru yürümeye başlamıştı. Kapının oraya geldiğinde ise Mark yoktu. Onun yerinde bir zarf vardı.

Taehyung eğilip zarfı almıştı. Korkudan titrediğini bile unutmuştu. Zarfı açtıktan sonra kağıt bulmuş ve onu okumak için açmıştı.

İçinde adres yazıyordu. Taehyung şaşırmıştı kim yazmış olabilirdi ki?

Han Nehri,  yarın saat akşam 8 gibi yalnız bir şekilde kırmızı bankın oraya gel.

Taehyung kağıdı katlayıp geri zarfa koymuştu. Sonra Mark dışarıdan içeriye girmişti.

"Mark hyung, nerdeydin?"

"Şey bir işim çıkmıştı. Ondan."

Taehyung hızla kafasını sallayıp içeri geri gitmişti. Mark kapıyı kapatıp onun yanına gitmişti. Taehyung zarfı masaya koyup düşünmeye başlamıştı. O sıra Mark'da çalan telefonunu susturmak için gitmişti.

Mark telefon ile içeri girdiğinde Taehyung'a doğru yürümeye başladı.
"Biri seni arıyor." Taehyung telefonu titreyerek almıştı. Çünkü kimse onu aramazdı.

"A-alo?"  Ve Taehyung'un tanımadığı bir ses.

"Taetae?" Taehyung'a kimse ailesi dışında böyle seslenmezdi. Kimse.

^¬^

Hikaye b*ka sarıyor GG. Nasıl devan ettirsem bilmiyorum. Gerçekten iğrenç oldu.

Vampir Çocuk - Taekook-Where stories live. Discover now