bölüm 45~binbir parça

855 89 0
                                    

🌹

Çığlık atarak uyandı uykusundan adam.Döndü aceleyle arkasına ve ihtişamlı evin her zaman ki halini gördü.Hızla atan kalbini tuttu.Bir gerçek değildi,sadece bir rüya idi.
Hala korku hakimdi yüreğine.Doğrulup eve doğru ilerlemeye başladı,bir yanda şimdi gördükleriyle rüyasını mükayise ediyordu.O kara dumanlar,alev dilimleri yoktu.Gökyüzü kararmamıştı aksine masmaviydi.
Yutkundu,kaburgaları sızılıyordu sanki.O rüya görmez birisiydi en son ne zaman rüya gördüğünü bile hatırlamaztı.

Evin giriş kapısına beş on adım kala kızını gördü.Kalbi daha fazla teklemeye başladı.

"Gülyare Betül..."

Genç kız feracesini giymeye çalışırken babasının varlığını bile fark etmemişti.Acele davranışları yüzünden elinde tuttuğu küçek çantasını da yere düşürmüştü.

"Nereye?"dedi Halil Bey hala gördüğü kabusun etkisinden çıkmamışken.

Kızının gözlerine çoktan ev sahibi olmuş bir tedirginlik vardı.Bunu ilk başda fark edemedi Halil Bey. Önceden farketse de değişen bir şey olmayacağı beliydi.

Bir kez daha sorusunu yenileyen babasına nasıl cevap vermesi gerektiğini bilmiyordu.Zaten zihni alakbulak olmuştu.Annesinin uyanmasını beklerken hele ki dün olanları hazm etmekte zorluk çekerken şimdi de o kadının araması fazla geliyordu zihnine.

Kadının sesi hala kulaklarındaydı.
Sumru Hanım'la tekrar konuşacağı aklına bile gelmemişti.En son gördüğü vakitten hatrı sayılacak bir zaman dilimi geçmişti.Şimdi ani arayışı ve konuşmak istediğini söyleyişi kendisini alıp karanlığa sürüklüyordu.

Çantasını yerden almayı es geçip babasının ellerini tuttu sıkıca.Son zamanlar babasının gözünde gördüğü merhamet canını yakıyordu.Hala acı çekmeye devam ediyordu.

"Annemin yanında kalır mısın baba? Lütfen nereye gittiğimi sorma...Ama...En kısa sürede geri geleceğim inşaAllah."

"Nereye? Nereye gittiğini söylemeden izin vermem bir yana gitmene."
Kaybetmek korkusu kendi ağlarını sarmaya son hız devam ediyordu.

Gerçeği söylese izin vermeyecekti.Bir yalan söylecek gibi olduysa aniden sirkelendi.

"Baba lütfen..."

"Ya nereye gideceğini söyle ya da gitmene rızam yok."

"İzin ver gideyim.Lütfen..."

"Peki."dilinden aniden dökülen kelimeyle şaşırmıştı Halil Bey.Aslında tam aksini söylecekti.Şimdi nasıl böyle olduğunu düşünmeden edemedi.
İtiraz edecek gibi oldu ama kızının neşenin kırıntılarını barından sesini duyduğunda vazgeçmekle yetindi.

"Teşekkür ederim baba."

Kendisinden beklemediği bir cümle kurduğunda şaşkınlığı bir iki basamak daha atlamıştı.

"Sarılabilir miyim?"
Affalamış gibi oldu genç kız.Babasının samimiliyi ve merahetemi kendisi için çok yeni bir şeydi.Öyle ki bu yenilik sadece cız etiriyordu kalbini.

"Baba...Neden böylesin?"

Kendisine yaklaşıp kollarını beline sarmasına izin verdi.Lakin bununla beraber bir ağlama isteyi çöreklenmişti.

"Dikkatli ol...Ne olursa olsun dik dur.Geçmişle yaşamayı da bırak artık."

Siyah örtünün üzerinden başını okşadı kızının.Onu kırkmaktan canını daha fazla acıtmaktan korkuyordu.Bir gün kendisinden gitmesinden korkuyordu; bu ihtimali yok saymayı deniyor ama bir türlü başarılı olamıyordu.

Nane Molla [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin