Breath ஜ 17. Bölüm

2.1K 166 20
                                    

|| 28.09.2014 ||


BAEKHYUN

Hızla ilerledim. Zaten dün gece eve geç geldiğimden pek uyuyamamıştı ve şimdi de okula geç kalıyordum. İçeriye seslendim. "Ben çıkıyorum!" Ardından aceleyle kapıyı açtım. Soğuk dört bir yanımı sardığında bir merdiven inmiştim ama ardından gördüğüm şeyle donakaldım. Gözlerimin istemsizce irileştiğini fark etmiştim. Bakışlarımı yavaşça basamakların sonunda duran tekerlekli sandalyeye çevirdim. Islak değildi, dün ki yağmurdan etkilenmemişti... Bu sabah gelmiş olmalıydı. Üzerinde küçük bir zarf vardı. Donakalmış bakışlarım tekerlekli sandalyenin üzerinde geziniyordu. İçeriden annem birşeyler söylüyordu ama sanki sesi derin bir kuyudan geliyordu. Ne dediği anlaşılmayan uğultulardı bunlar sadece...

Geride duran iki basamağı da indim yavaşça. İstemsizce tekerlekli sandalyenin üzerinde duran zarfı aldım.

'Dün gece sadece bir saatlik gördüğüm bu adam bana yaptığım tüm yanlışlarımı, hatalarımı gösterdi... Ne kadar zor bir durumun içinde olduğunu... Bunu fark edememiş kadar aptal olduğumu...

Bundan sonra her zorluğun üzerinden beraber gelmek ister misin? ;)

Beni affedebilir misin?

Park Chanyeol'

Gözlerimi kapadığımı hatırlamıyordum ama yanaklarımdan süzülen yaşları hissedebiliyordum. Titreyen sesimle fısıldadım "Evet..." Ardından içgüdüsel olarak zarfın arkasını çevirdim. Tek bir cümle yazıyordu.

'Arkanı Dön'

Esen rüzgar sanki hiç bu kadar kuvvetli olmamıştı. Bacaklarımın güçsüzleştiğini hissettim. Dünyanın etrafımda döndüğünü hissedebiliyordum. Gözlerim bir anlığına belli belirsiz kapanmıştı.

Arkamı döndüğümde göreceğim manzaradan delicesine korkuyordum. Chanyeol beni dinlemeden çekip gitmişti ve ben şimdi eğer arkamı dönersem ona karşı gelemeyeceğimi biliyordum. Gözlerimi sıkıca kapadım. Dişlerim birbirlerine baskı uyguluyorlardı. Aklım Chanyeol'e karşı gelebilirdi ama bedenim... Onun görüntüsüyle alt üst olan kalbim... Kokusunun baştan çıkarttığı vücudum...

Hayır kesinlikle arkamı dönmek istemiyordum ama gözlerimi kapadığında karanlığımın içinde oluşan Chanyeol hayali bile vücudunu diken diken etmeye yetmişti. Adımlarım gördüğü hayal karşısında istemsizce hareket etti. Tüm vücudum titrerken arkamı döndüm. Yanaklarımdan süzülen bir damla yaş elimdeki zarfa dökülüp yazının dağılmasını sağlamıştı. Gözlerimi usulca açıp ileriye baktım. Chanyeol giydiği okul üniformasıyla sırtını bir apartmana yaslamıştı. Kollarını göğsünde bağlamışken tüm ağırlığını tek bir ayağının üzerine vermişti. Diğer ayağının içini duvara yaslarken bacağını hafifçe kendisine doğru çekmişti. Yavaşça bakışlarımı yukarıya doğru kaldırdım. Mutlu görünmeye çalışıyordu, gülümsemeye... Yüzüne ukalaca bir sırıtış hakim olsa da gözlerinden hüzün okunuyordu. Gözlerimi tekrar kapadığımda bir müddet öylece durup yumruklarını sıktım. Tamam işte. Bitmişti. Benim için tüm öfke, tüm kızgınlık, kırgınlık, hüzün hayal kırıklığı bitmişti...

İnce parmakları ensemde yumuşakça dolaştığında vücudumun ne kadar kasıldığını hissettim. Bu oydu... Chanyeol... Şimdi yanımdaydı ve bana dokunuyordu... Gözlerim benim kaçış yerimdi sanki... Onları açmaya korkuyordu... Oradan çıkmaya...

Dudaklarındaki sıcaklığı benimle paylaştı. Vücudumun her hücresi ayaklanmıştı şimdi. Kibarca dudaklarımı araladığında karşı koymamıştım... Alt dudağımı emdiğinde ellerimi daha da sıktım. Tek eli hala enseme yumuşak dokunuşlar bırakırken diğer eli omzundan başlayarak parmak uçlarıma kadar indi. Elimi gevşetip açmamı sağlamıştı. Parmaklarımı parmaklarına kilitlediğinde artık tamamen onun kontrolü altındaydım... Islanan dudaklarını usulca ayırdı benimkilerden. Bense belli belirsiz açabilmiştim gözlerimi.

BREATH | HunHan |Where stories live. Discover now