3.Migren Felaketi

1.3K 104 39
                                    

Hastanede çalışacağım ikinci gündü ve ben somurtarak gidiyordum. Uykusuz kalmıştım. Çok uykusuz kalmıştım. Ve uykusuz kaldığım zaman çok huysuz olurdum. Ayrıca migrenim de tutabilirdi. Bu ihtimal beni aşırı derece geriyordu.

Suçlu Oh Sehun'du.

Bilinçaltıma iyi gelmiyordu işte. Onun yüzünden saçma sapan şeyler görüyordum. Maviye dönen gözler yok sarı gözler... Cidden kafayı sıyırmıştım.

Ambulans arka tarafımdan çığlık çığlığa gelirken hızla o tarafa koşmaya başlamıştım. Sehun yanıma geldiğinde hastayı dikkatli ve bir o kadar da hızlı bir şekilde sedyeye taşıdığımızda Sehun onu ameliyathaneye yetiştirmemiz gerektiğini söylemişti. Hastanın durumu aşırı kötüydü.

Eh, adamın göğsünde üç tane bıçak saplıydı ve acımasızca saplanmıştı o bıçaklar. Sehun yanımda koştururken çoktan ameliyata girecek doktorlar hazırlanmıştı. Adamı ameliyata acilen aldıklarında kanım donmuş gibiydim.

Göğsüne saplanan bıçaklar içinde hareket ettirilmişti ve kalbi ve karaciğerinin zarar gördüğünü söylemişlerdi.

Bir insan neden böyle canice bir şey yapardı ki? Neden yani? Öldürecekse bile neden bu kadar acı çektirmek istemişti ki?

"Bunlara alışmış olman lazımdı stajyerlik döneminde. Emin ol bunlardan daha kötüleri de vardı." Bir şey diyememiştim. Hem olayın şokunda hem de onun benimle konuşmasının şokundaydım.

İç çekmiş ve hızlı adımlarla hastalara bakmak için gitmeden önce "Bunlara alış Jongin. Hem de artık toparlan acilde böyle mi çalışacaksın!" demiş ve toparlanamamı sağlamıştı.

Haklıydı. Acilde çalışıyordum ve gün içinde böyle vakalarla karşılaşmam normaldi. Benim soğuk kanlı olmam lazımdı.

"Şikayetiniz nedir?" Sehun hastaya klasik sorusunu sorduğunda kadın biraz çekimser bir ifadeyle "Hamilelik belirtilerim var..."

"Gebelik testi yaptıracağız."kocası kasıla kasıla söylediğinde Sehun sadece benim duyabileceğim şekilde "Anladık, yapabiliyorsun." demişti ve ben kahkahalarla gülmemek için kendimi zor tutmuştum.

****

Son saatlerim cehennemdeymişim gibi geçmişti. Migrenim tutmuştu ve ağrı kesici içmek için vaktim yoktu. Şimdi başımdaki o iğrenç zonklamayla hastaneden çıkmıştım.

Bugün benim için hem fiziksel hem de zihinsel olarak çok yorucu geçmişti. Gebelik testi için gelen çifte bebek haberi vermiştik. Sonra da bir anneye oğlunun öldüğünü. Kadın öyle ağlamıştı ki ona sakinleştirici vururken ben ağlamamak için zor tutmuştum kendimi.

Duvara dengesiz yürüdüğüm için çarpmıştım ve omzumun acısı başımın ağrısıyla beraber beni ağlatmaya yetmişti. Duvarın dibine çöküp ağlamaya başladığımda yanıma gelen insana bakacak enerjim bile yoktu.

Bir yerim ağrıdığında aşırı sinirli olurdum. Çünkü sürekli bir yerlere çarpıp üstüne biraz daha acı eklerdim. Ya da keskin bir şeyle keserdim bir yerimi. Anlayacağınız bir yerim ağrımazdı sadece.

"Duvara çarptın diye ağlayamazsın." mükemmel ötesi sesini duyduğumda kafamı kaldırmamıştım. Ağlarken çirkin olurdum ve beni öyle görmesini istemiyordum. Bir de ona ağlayacak halim yoktu.

Ağlamam istemsizce daha da şiddetlenmişti çünkü cidden kafam aşırı denince bile az kalacak şekilde ağrıyordu. Her hareketimde daha da artıyordu.

"Hey, derdin ne? Ayrıca ağlarsan çözüm olmaz." demişti. Neden şu an sadece gitmiyordu ki. Sümüklü sümüklü halimle ona görünmek istemiyordum.

O harika ve insanüstü bir şeydi. Ben morun yanında iğrenç duran turuncu gibiydim.

Iyk. Turuncuyu hiç sevmiyordum.

Kafamı bir anlığına kaldırmıştım. Sonra göz göze gelmiştik ve bana yine sarı irislerle bakıp "Jongin, bu halin ne? " demişti.

Sarı irislere pek odaklanamamıştım çünkü Sehun beni kucağına alıp yürümeye başlamıştı ve bedenim o an çok ihtiyacı olan uyku için harekete geçmişti. Gözümü zor açıp kapatıyordum.

Hayal meyal evimin anahtarının cebimden çıkarıldığını ve ardından üzerimin çıkarıldığını hatırlıyorum. Sonra yatağıma yatırılmıştım ve başıma evdeki ağrı kesici masaj kreminden sürmüştü.

Sanki başımda annem varmış da her zaman olduğu gibi migren ağrısı çektiğimde benimle özenerek ilgilenmiş gibiydi. Krem birazcık etki etmişti ve uyuya kalmıştım. Uyumadan önce son gördüğüm şeyler sarı irisler olmuştu. Bulanık bulanık bakmıştım ve gözleri o bulanıklığın içinde bana sarı sarı parlamıştı.

Tıpkı çizgi filmlerde parlayan yıldızlar gibiydi. Bir de ateş böceklerinin oluşturduğu o sarı ışığa benziyordu. Daha bir çok güzel şeye benziyordu gözleri ama mecalim yoktu anlatmaya.

Duyduğum şeyler yüzünden çok düşünecektim. Oh Sehun gitmeden önce duymadığımı düşündüğü şeyleri söylemişti ama ben gayet net duymuştum.

"Gözlerimi senin yüzünden saklayamıyorum. Ne yapacağım?"

Haddii bakayımmm. Bunlar giriş bölümleri daha :D

Diğer bölümler büyük ihtimalle daha uzun ve daha fazla karakterr sahip olurlar.

İyi okumalar!

Hatalarım için kusura bakmayın 💞















Sentimitar - Sekai✔️Where stories live. Discover now