Bölüm 18 Kısım II

5.7K 315 14
                                    

Okuldan çıkış saati gelip zil çaldığında neredeyse havalara uçacaktı genç kız. Gün sonunda bitti sayılırdı. Bugün yaşadıklarına bir anlam veremiyordu. Öylesine şaşkındı ki bir an önce evine gidip kendini rahat yatağına atma isteğiyle dolup taşıyordu. Mert'in garip tavırlarıyla Metehan'ın tekerrür eden arkadaşlık isteği onu şaşırtmakta yarışıyorlardı fakat açık ara farkla Metehan ipi göğüslüyordu bu yarışta. Biraz uyursa tüm günü geri sarabilecekmiş gibi geliyordu. Başındaki dertler yetmezmiş gibi bir de Ece eklenmişti içlerine. Kıza yardım etme zorunluluğu olmamasına rağmen kendini buna mecbur hissetmeye başlamıştı ve illaki bu duruma sessiz kalmayıp Ece'yle konuşacağını biliyordu. Ece ne kadar dinlerdi orası muallaktı ama en azından üzerindeki vebali atmış olacaktı.

Masasının üzerinde hırpalanmaktan zavallı bir hale gelen Edebiyat kitabını çantasına attı. Metehan'ın arkadaşlık teklifinin hırsını kitaptan çıkarmıştı. Sağını solunu çekiştirip yırtmış üzerine sayamayacağı kadar 'APTAL METEHAN' yazmıştı. Ortada hiçbir şey yokken yine her şeyi mahvetmeyi başarmıştı. Aslında birazda onun sayesinde zahmet edip de son derse girmişti. Konuştuklarını sindirebilmesi çok uzun sürmüştü. Sınıfa girip köşesine sinmiş, çıtını bile çıkarmamıştı ders boyunca. Metehan'ı düşünmüş...Onu düşünerek yaptığı aptallıkları gözden geçirmişti...Yaşarken hiç de aptalca gelmiyordu fakat sonrasında düşününce tam bir aptal olduğunu düşünmeye başlamıştı. Kitabına kendi adınıda eklemeliydi! İstediği zaman Betül'ü tenha köşelerde sıkıştırıp ona fikrini sormadan öpüyordu. Sonra...Yine fikrini sormadan arkadaş olduklarını söylüyordu. Kafası en son karışması gereken dönemde allak bullak olmuştu. Son senesinde aşk meşk işleri yüzünden dersleri gibi devamsızlığını da boşlamıştı iyice. Eskidende düzenli ve çalışkan bir öğrenci değildi ama okuluda aksatmazdı. Aşkın kötü bir şey olduğuna yavaş yavaş inanmaya başlıyordu artık. İnsanın hayatına iyi bir şey kattığı yoktu ki! Hep bir mutsuzluk, melankolik bir hal...Çevresinde hem aşık hem mutlu olan insan sayısı bir elin parmaklarını geçmezdi. Onların formülünüde hala çözememişti zaten.

Çantasını omzuna atıp sınıftan çıkarken gözleri Selen'i aradı. Kız korkudan mıdır bilinmez toz olup uçmuştu. Halbuki o uyuşuklukla en geç o çıkardı sınıftan. Son bir kez Selin'in sırasına bakıp sırıtaratk sınıftan çıktı. Birilerini korkutabiliyor olmak çok haince hazdı.

Kalabalık merdivenleri oflamalar eşliğinde inerken kendini son derece yaşlı hissediyordu. Birisi boynuna ip bağlamışta onu zorla yürütüyormuş gibiydi sanki.

Bahçeye çıktığında rahat bir nefes aldı. Seke seke evin yolunu tutmak vardı şimdi! Bu halsizlikle yürümekten başkasını yapabileceğini sanmıyordu...Kot ceketinin cebinden telefonunu çıkardı. Gamze'ye mesaj atmaya zamanı olmamıştı veya tüm bedenini kaplayan uyuşukluk izin vermemişti. Okul gelmeyişinin sebebini deli gibi merak etmiyordu büyük ihtimalle canı istememişti her zaman olduğu gibi. Gamze hasta olduğunda bile gelirdi ama canı yatağından çıkmak istemediğinde annesine ikna edici bir bahane üretir gelmezdi. Ona anlatmak istediği çok fazla şey vardı...Gerçi bunun için yarını beklemesi gerekiyordu çünkü akşam ablası Yeliz'i istemeye, daha doğrusu istemek üzere tanışmaya geleceklerdi. Öyle kalabalık ortamlara hiç gelemiyordu aslında. Söz konusu ablası olmasa Gamze'lere kaçardı ama el mahkum bu akşamı böyle idare edecekti.

Yürümeye devam ederken "Nerelerdesin kaçak?" yazıp Gamze'ye gönderdikten sonra telefonunu cebine atıp ellerini cebine soktu. Havalar iyiden iyiye soğumaya başlamıştı.

Ben Ona Resmen AşığımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin