bölüm 23

331 21 4
                                    

•••

Hastanede tek başıma bekliyordum, Michael yanımda olmadan.

Hala Ashton'ın geçen günkü benimle konuşma şeklinin etkisindeydim. Bir bebeği, gerçek bir canlıyı Michael'ı yanımda tutmak için kullanacağımı düşünmesi canımı yakmıştı. Sadece düşüncesi bile nefessiz kalana kadar ağlamak istememe sebep oluyordu. Michael'ın arkadaşlarının harika bir insan olduğumu düşünmelerini istiyordum, fakat nasıl olduysa yanlış bir izlenim bırakmayı başarmışım. Ve elimden geleni yapmama rağmen böyle olduğunu bilmek acı vericiydi.

Hepsinin bitmesini istiyordum, böylece normal hayatıma geri dönebilirdim. Orada oturdum ve son yirmi dakikadır elimde tuttuğum aptal dergiyi tekrar tekrar okudum. Parmaklarım gergin bir şekilde sayfaları çeviriyordu.

Dergiyi yerine geri koydum ve kollarımı büyük karnımın üzerinde bağladım, büyük kazağımın içinde daha fazla rahat etmeye çalışıyordum. Çoktan Eylül'ün ortasıydı ve hava fark edilecek derecede soğuyordu. Artık ceketsiz veya kazaksız dışarı çıkamıyordunuz, yaz kesinlikle sona ermişti. 7 koca ayın dolduğunu ve yakında bebeğin burada olacağını düşünüp iç çektim. O zaman geldiğinde Michael'la aramız nasıl olurdu bilmiyordum, istemesem de son zamanlarda ona karşı mesafeli olmuştum. Ashton'ın dedikleri canımı çok yakmıştı ve bilmeyen bir sebepten dolayı, kendimi Michael'dan da uzaklaştırma ihtiyacı hissettim.

Bu bebekle birlikte belki, sadece belki özgürlüğünü, çok sevdiği bağımsızlığını çalıyordum. Ve bu yüzden kendime kızıyordum.

Doktor Stone beni çağırdığında hemen yerimden kalktım ve odasına girdim. Sandalyeye oturdum ve derin bir iç çektim.

"Hareket etmek zorlaşıyor mu?" diye sordu gülümseyerek.

"Aslında, iyi gibiyim." dedim ona. "Sadece, pek alışkın değilim."

"Doğal olarak. Michael nasıl? İyi mi?"

Dudağımı ısırdım. "İyi, bugün işte o yüzden gelemedi."

"Meşgul hayatlar." diye yorum yaptı. "Peki, Lee... Sana böyle diyebilir miyim?" Başımla onayladım. "Tamam. Her zamanki gibi büyük, beyaz koltuğa oturacaksın ve bende kan basıncını ölçeceğim, tarama testi yapacağım ve başka birkaç şey daha."

"Gerçek oluyor." dedim otururken. "Yakında."

"Kasım ortası." diye bana hatırlattı. "Veya sonuna doğru. 13'üyle 30'u arası."

Başımı salladı. "Harika."

"rH negatif olup olmadığını biliyor musun?" diye sordu kan basıncımı ölçerken, gözlüğünü düzeltti.

"Değilim. Öyle düşünüyorum."

"Güzel, özel tedaviye gerek yok." diye mırıldandı. "Pekala, şimdi tarama için uzanmanı isteyeceğim. Hemen, her şey iyi mi diye görmek için. Bebeğin tekmelediğini hissedebiliyor musun?"

"Kelebekler hissediyorum, tam bir tekme değil."

"Tabii, bebeğin senin canını acıtacağını söylemiyorum, ama hareket hissediyor olman iyi. Sağlıklı olduğunu gösteriyor."

Hızlıca taramayı devam ettirdi. "İşte, daha rahat görebilirsin, değil mi?"

"Tuhaf, çok büyümüş."

"Bacakları, kolları, kafası... Tamamen gelişti, sadece çıkmak için 2 ayı bekliyor. Göreceksin, Lebi harika bir deneyim."

"Çocuğunuz var mı?"

"Hem de 4 tane." Sırıttı.

"Eşiniz ilk baba olacağınızı söylediğinde gergin miydiniz?"

Kafasını salladı. "Michael gergin mi hissediyor?"

"Biraz." diye yanıtladım onu alarma geçirmek istemeyerek. "Onu iyi hissettirmek için ne yapacağımı bilmiyorum, başarısız oluyormuşum gibi hissediyorum."

"Hepimiz az da olsa geriliriz, yakında gidecektir."

•••

Hastaneden çıktığımda mağazalara gittim, Michael'la bebek mobilyası aldığımız yere. İlk giysilerini almak istedim. Kolay görünüyordu, ama ne satın alacağıma dair hiçbir fikrim yoktu, dahası da buraya son geldiğimde Amy ile karşılaşmıştım. Başkasının daha günümü mahvetmesini istemiyordum, bugün olmazdı.

İçeri girince hemen küçük bebek kıyafetlerinin olduğu reyona gittim. Hangi renk alacağımı bilmiyordum. Pembe mi? Mavi mi? Hepsi kalıplaşmış şeylerdi zaten. Bunu kendime söylemeye devam ettim, ama orada durup gerçekten bir şey alacak olmak zordu. Birkaç adet beyaz uzun kollu zıbın, bir kot ceket, çorap ve bere aldım. Alışverişte kendimi o kadar çok kaybettim ki buraya asıl geliş sebebimi unuttum.

Sonra biberon ve emziklere yöneldim ve hoş bir hanımefendiye yeni doğmuş bir bebek için en iyisinin ne olduğunu sordum, bana çok güzel yol gösterdi. Ne kadar da ilginçti, hiç burada olacağımı ve ilk çocuğumun doğumu için birinden yardım isteyeceğim aklıma gelmezdi.

Bu beni her ne kadar mutlu etse de Michael'ı düşünmeden duramıyordum. Ve bunun hakkında ne düşündüğü. Ashton'ın canımı bu kadar sıkmasından ve benden şüphe duymasından nefret etmiştim, kendimi ağır hissediyordum. Eve kaya gibi dönmüştüm, Michael henüz stüdyodan dönmemişti ve bir süreliğine yalnız kalacağıma memnundum.

•••

çok geç • m.c {Türkçe Çeviri}Where stories live. Discover now