3.Bölüm

40.5K 810 912
                                    

(Multimedia Kuzey)

Selamm ben geldim!
Keyifli okumalar...

Seda'dan

Depoya geldiğimizde adamlarımız, düşmanımız Kuzey'in adamları ile çatışıyorlardı. Bizde hemen gizlenip silahları çıkarıp çatışmaya başladık. Bir saat içinde adamları temizledik ve bizden yaralanları tedavi olması için gönderdik. Kızlara baktığımda çok şükür yaralanan yoktu. Depoyu temizledikten sonra  kan olan kıyafetlerimizi değiştirmek için ve duş almak için evlere dağıldık. Biz kızlarla çocukluk arkadaşıyız ve aynı zamanda babalarımız ortak. Ne olursa olsun asla ayrılmadık ve ayrılmayız da...
Eve gidip üstümdekilerden kurtulup kendimi duşa attım. Ilık su keyfimi yerine getirirken bir kaç saat oyalandım. Saate baktığımda akşama geliyordu. Hiç iştahım olmadığı için ve çok yorgun olduğum için geceliğimi giyip kendimi yatağa attım. Sabah alarmla uyandığımda erken yattığım için uykumu almıştım. Formayı her zaman ki gibi es geçip üstüme rahat bir şeyler giyindim. Banyodaki rutin işlerimi hallettim. Saçlarımı serbest bırakıp makyaj masamın önüne oturdum. Sade makyajla işimi halledip kahvaltıya geçtim. Kahvaltımı ettikten sonra okula geçtim. Kızları da kapıda görünce gülümsedim. Kapıdan havalı bir şekilde girişimizi yaptık. Tüm gözler her zamanki gibi üstümüzdeydi...

Aras'dan

Yeni okulda ikinci günümüzde sülükler yine etrafımızdaydı. Sülüklere numaramı verirken kapıdan bizi umursamayan dörtlü birbirinden güzel kızlar giriş yaptı. Sahi bütün kızlar yanımızdan ayrılmazken bu kızlar neden bizi umursamıyor?
Kim bu kızlar? O sırada aralarından birisi "Kuzeeyyy!" diye bağırdı. Kuzey kim acaba? O değil de o nasıl bir bağırma lan etrafıma baktığımda herkes korkmuştu ve çıt çıkmıyordu. Sonra Kuzey diye düşündüğüm çocuk "Hayırdır Güneş? Ne var, ne istiyorsun?" Dedi. İsminin Güneş olduğunu öğrendiğim kız "Gösterecem ben sana ne olduğunu" deyip Kuzey'in yüzüne yumruğu çaktı. Nasıl vurduysa artık Kuzey denen çocuk yeri boyladı. Güneş hırsını alamayıp çocuğa yumrukları ardı arkası kesilmeden çaktı ve kulağına bir şeyler söyleyip son kez tekme attı. Ben bir kızın nasıl bu kadar güçlü olabileceğini düşünürken Güneş etrafındaki gözlere "Ne bakıyorsunuz lan? dönün önünüze!" Diye bağırdı. Herkes gözlerini kızlardan çekip dağıldılar. O sırada müdür ve öğretmenler koşarak geldiler. Bir kızlara bir de yerde yüzü kandan görünmeyen Kuzey' e baktılar. Müdür "Ne oluyor burda çocuklar? Güneş yine mi kavgaya girdiniz? Bir kere de kavga etmeyin." Dedi. Güneş sinirle homurdanıp "Sana ne müdür? İşinizden men edilmek istemiyorsanız bakın işinize!" Diye bağırdı. Müdür ve öğretmenler korku ve endişeyle içeriye girdiler. Kızlar da sinirle içeriye girerken arkasında şok içinde kalmış dört erkek bıraktılar.

Emre'den

Kızlar içeriye girdikten sonra şok içinde kalmıştık. Adının Güneş olduğunu öğrendiğim kız neydi öyle be? Düşüncelerimi bölen şey Bora'nın sesi oldu. "Beyler bu neydi şimdi? Bir şey anladınız mı?" Dedi. Arkasından Deniz konuştu. "Vallaha ben bir şey anlamadım abi." dedi. Sonrasında da ben konuştum. " Anlamanın tek bir yolu var" Aras "ne?" Ben " Kuzey' i sıkıştırıp konuşacağız. Önce bir tedavisini olsun sonra anlarız ne olduğunu ama ben söyleyim, bu kızlar hiç normal değil. Var bir şey bunlarda. Zaten şüpheleniyordum artık eminim. Önce telefon gelmesi, sonra endişeyle çıkmaları ve geldiklerinde de Kuzey denen çocuğun yüzünü dağıtmaları... Bence normal değil." Dedim. Aras "Haklısın abi ama bir şey söyleyecem." Dedi. Ben "Söyle" dedim. Aras " Abi bunlar bizim gibi mafya olmasın? Bu kızın bu kadar iyi dövüşmesi kafamı karıştırdı." Dedi. Ben " bilmiyorum ama anlayacağız orasını, bu arada müdüre dedikleri neydi öyle, okul bu kızın mı acaba?" Dedim. Bora " Benim anladığıma göre öyle abi" dedi. Deniz " Neyse beyler hadi ders başlayacak sınıfa geçelim." Dedi. Biz de onaylayıp sınıfa geçip yerimize oturduk.

Güneş'den

Okuldan çıkıp eve geldiğimde kısa bir duş alıp, kendimi yatağa attım. Bugünkü olanları düşündüm. Kuzey'in itleri yüzünden en sevdiğim adamlarımdan birisi olan Salih şuan ameliyatta ve durumu ağır. Bu yüzden Kuzey'e iyi bir daldım. Kuzey'in kulağına "Şuan senin yüzünden en sevdiğim adamlarımdan birisi can çekişiyor, eğer ona bir şey olursa senin ecelin ben olurum! Duydun mu beni?!" Dedim. Önlemimi de alıp Salih'in kapısının önüne adamlarımı diktim. Böylece bugünki  olanları düşünüp uykuya daldım.
...
Yine alarmla uyandığımda sinirle alarmı kapattım. Sonra kalkıp üstüme beyaz elbisemi giyinip, beyaz ayakkabılarımı altıma geçirdim. Beyaz çantamıda elime aldım. Saçlarımı serbest bıraktım. Hafif bir makyajla da yüzümü tamamlayıp aşağı indim.       

(Güneş'in giydiği elbise)

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

(Güneş'in giydiği elbise)

Geç kaldığım için kahvaltıyı okulda etmeyi düşünüp, anneme ve babama iyi günler dileyip okula doğru ilerledim. Okula geldiğimde kızlarında kantinde olduğunu gördüm. Tam onlara yönelecekken sert bir şeye çarptım. Düşmemek için çarptığım şeye tutunup, neye çarptığıma baktığımda kahverengi gözlerle karşılaştım. Bu adam ne güzel bakıyor öyle... Ne diyorum ben ya? Tövbe tövbe! Yüzlerimizin arasındaki az mesafeyi açmak için hemen adamın kollarından çıktım. "Önüne baksana be!" Deyip tersledim. Tam ağzını açıp bir şey diyecekken, arkadan "Emree, biz sınıftayız!" Diye bağırdılar. Adının Emre olduğunu öğrendiğim çocuk, bana "Sonra görüşeceğiz asi kız" dedi. Bir şey dememe fırsat vermeden gitti. Bu ne demek istemişti şimdi bana? Aman neyse! Kızların yanına doğru ilerleyip selamlaştım ve yanlarına oturdum. Kendimize yiyecek bir şeyler söyleyip karnımızı doyurduk. Ders başlayacağı için sınıfa geçtik. Yerime geçerken mavilerim, kahverengilerle çakıştı. Gözlerimi ondan çekip yerime oturdum. Ders Edebiyattı. Sevdiğim bir ders olduğu için dinlemeye karar verdim.

Emre'den

Ders edebiyattı ama ben dersi dinlemek yerine Güneş'i izliyordum. Bu kız neden bu kadar güzel? Hele o gözleri, gülüşü... Ne diyorum ben ya? Kendine gel Emre! Sen bir kızda kalamazsın oğlum. Sen bir günden fazla aynı kızla takılamazsın. Kendine gel!
....
Zil çaldığında beylerle dışarı çıktık. Dışarda Kuzey'i okuldan kaçarken gördüğümüzde beylerle birbirimize baktık. Biz de Kuzey denen herifi takip ettik. Sonra onu kimsenin olmadığı bir yerde sıkıştırıp "Kimsin lan sen? Güneş ile bağlantın ne?" Diye sordum. Kuzey "Asıl siz kimsiniz? Ne istiyorsunuz benden?" Diye sordu. Ben de "Kim olduğumuz seni ilgilendirmez soruma cevap ver lan!" Deyip yüzüne yumruğu indirdim. Sonra Kuzey denen herif "Tamam tamam vurmayın her şeyi anlatacağım" dedi. Ben de "Anlat! eğer yalan söylersen seni gebertirim duydun mu beni?" Dedim. Kuzey "Söz veriyorum yalan söylemeyeceğim. Ama her şeyi anlattıktan sonra beni bırakacaksınız" dedi. Bora "Yalan söylemezsen her şeyi eksiksiz anlatırsan ve bu olaydan kimseye bahsetmezsen bırakacağız" dedi. Kuzey kafasını sallayıp anlatmaya başladı. " O kızlar çok tehlikeli bir mafya. Kendimi bildim bileli onlarla düşmanız. Ben onların mallarının olduğu depoya baskın yaptırdım. Sonra onlara telefon ettiler sanırım. Onlarda depoya gelmişler, ben orda değildim. Sonra adamlarımın hepsini temizlemişler ama Güneş'in en sevdiği adamlarından birisi ameliyatta ağır yaralıymış. Güneş de bu yüzden çok sinirlenip yüzümü dağıttı. Hatta beni tehdit etti. 'Eğer adamıma bir şey olursa senin ecelin ben olurum' dedi. İşte bütün olay böyle şimdi beni bırakın artık." Dedi. Kuzey'in anlattıklarıyla şok oldum. Kuzey'i bıraktık ve şaşkın şaşkın birbirimize baktık. Sessizliğimizi bozan Aras oldu. "Abi ben demiştim, bunlar bizim gibi mafya olabilir diye" dedi. Ben de olayın şokundan çıkamadım. Demek siz de mafyasınız ha? Hem de bu kadar güzelken? Vayy be!

-Bölümü nasıl buldunuz?

-Yorumlarınız benim için çok değerli lütfen okuyan kişiler yorum yapabilir mi?

-İstediğiniz bir şey olursa yorumlara yazabilirsiniz...

-Beğendiyseniz vote atmayı unutmayın.

DÜŞMAN MAFYALARWhere stories live. Discover now