6.1

3.3K 298 36
                                    

İnsanları severdim; fazlasıyla cana yakındım ve aynı şekilde insanlar da beni severlerdi. Etrafa neşe saçmak ve birilerine yardımcı olmak benim için oldukça önemliydi fakat tüm bu durumları geride bırakan biri daha önce hiç karşıma çıkmamıştı. Şu anda ise banyoda duş alan o varlık benim tüm bu hayat felsefelerimi geride bırakmama neden oluyordu. Bana karşı ters bir tavır takınmamıştı, hayır. Hatta adamakıllı tek bir kelime dahi etmemiştik birbirimize fakat bir şeyler beni ondan itiyordu. İnsanlara duyduğum sevgiyi ona yansıtamıyordum, tam tersine yaptığı her hareket gözüme batıyordu ve ona sebepsiz bir nefret beslememe neden oluyordu. Böyle anlarda o duyguyu bastırıp kendime bunun ben olmadığımı anlatmaya çalışıyordum lakin olmuyordu işte. İçimde, kraliyet ailesine dair beslediğim tüm nefreti ona kusmak istememin nedeni belki de hayatımı mahveden ve bana ölmek isteyeceğim durumlar yaşatan o adamdan kaynaklanıyordu; bilemiyorum. Her ne kadar Yoongi ona güveniyor olsa da, benim gözüm bu adamı tutmuyordu işte. Hep bir şeyler eksik kalıyordu onun hakkında, bir türlü kendimi onun kötü biri olmadığına ikna edemiyordum. Çocukluk travmamı görmezden gelmem mümkün değildi ve bu adam da içimdeki çocuğun mantığımla oynamasına neden oluyordu. Bir de üzerine Yoongi hyung ile yapışık ikizler gibi geziyorlardı, bu durum ise iyice zıvanadan çıkmama neden oluyordu. Onun yüzünden Yoongi hyung ile birkaç kelimeden fazla konuşamamıştım çünkü ne zaman Yoongi hyung' un yanına ilişsem bir delikten fırlayıveriyordu.

Bu durum beni deli ediyordu.

Saçlarını kurulayarak banyodan çıktığında bana bakma gereği duymadan kendini yatağına attı ve havlusunu tek hareketle yatak başlığına serdi. Ayakkabıları dışarıda kalacak şekilde yatakta uzanırken onun bu kadar normal görünmesine de ayrı bir şekilde sinirlenmiştim. Sanki en üst soylulardan biri değilmiş gibi başına buyruk ve normaldi. Oysaki onun bu handa kalamayacağını, kendisinin kraliyet ailesinden geldiğini söyleyerek mızmızlanmasını bekliyordum fakat o hiçbirini yapmıyordu. Başının altında birleştirdiği elleriyle birlikte gözlerini kapatmış bir şekilde bu yıkık dökük hanın ekşi kokulu çarşaflarında uzanmaya devam ediyordu. Normal değildi, bu hiçbir şekilde normal değildi işte.

"Daha ne kadar gözlerini üzerimde tutmaya devam edeceksin?"

Boğuk sesiyle mırıldandığında hafifçe yerimde sıçrayıp yatak başlığına tutunmuştum istemsizce. Onu izlediğimin farkındaydı, bir kez bile bana dönüp bakmamıştı fakat farkındaydı işte. Bu beni daha da korkutmuştu.

"Böyle bakmaya devam edersen uyuyamam."

Uykulu ve mızmız bir tonda tekrar konuştuğunda istediğim şeyin onun uyumaması olduğuna kanaat getirip gözlerimi ondan ayırmadan bakmaya devam ettim. Bir süre sonra pes edip nefesini dışarı verdi ve göz kapaklarını aralayarak kısık gözleriyle gözlerime baktı, umursamaz kahvelikleri kahvelerime değdiğinde titrediğimi hissettim fakat oda soğuk değildi. Bakışları da garipti, bu karşımdaki adam her özelliğiyle öylesine garipti ki onu gerçekmiş gibi algılayamıyordum işte.

En sonunda pes edip yatakta doğrulduğunda ve ayaklarındaki ayakkabıları fırlatırcasına çıkardığında onu izlemeye devam ettim. Benim gibi yatakta bağdaş kurdu ve sırtını duvara verip benim bakışlarımı tekrar bana iade edercesine beni süzdü. Sessizlikle geçen birkaç dakikanın ardından boğazımı temizledim ve gözlerimi gözlerinden ayırmadan konuştum.

"Bak, sana güvenmiyorum. Bir anda hayatımıza dahil oldun ve bizden biri de değilsin. Yine de Yoongi'den dolayı seni görmezden geleceğim."

"Tamam," dediğinde nefesimi dışarı verip gözlerimi ondan kaçırdım ve odanın küflü duvarlarında gezdirdim. Bu umursamaz tavrı beni sinirlendiriyordu. Bir süre sonra gözlerimi tekrar ona çevirdiğimde anlayamadığım bir şekilde bana bakmakta olduğunu gördüm. Kaşlarımı kaldırıp "Ee," dediğimde o da aynı şekilde kaşlarını kaldırdı ve konuştu.

Bandit // YoonkookWhere stories live. Discover now