14.2

2.7K 286 197
                                    

J.J

Birçok zaman başıma bela almak benim için sıkıntı olmamıştı. Her seferinde, bir şekilde altından kalkmayı veyahut içinden sıyrılmayı becerebilmiştim fakat bu sefer büyük lokma yediğimin de farkındaydım. Yoongi'nin arkasından iş çevirmekle kalmamıştım, aynı zamanda grubun üyelerini de bilmediğim bir tehlikenin içine sürüklemiştim. Aptaldım, bu konuda birçok kişiyle hemfikir olduğumuzun farkındaydım fakat bu sefer cidden altından kalkamayacağım bir aptallık etmiştim.

Gerçekten salaktım.

Bilgi karşılığında bizi Abis adasına götürmesi için anlaştığım adamın gemisine, onun adamlarının mekanına tıpış tıpış girdiğimizi yeni fark ediyordum. Evet, bunu fark edebilmem için yaka paça bu adamlar tarafından kaptanın odasına götürülmem ve içeri fırlatılmam gerekmişti ama sonuçta fark etmiştim. Dizlerimin üzerine düşmüş olmam üzerine sıkıntıyla iç geçirip ayağa kalkmaya yeltendiğimde sırtımdan bastırılmamla olduğum yerde kalmaya devam ettim. Çenemin altından sertçe çekilmemle başım bana yukardan bakan kaptanın gözleriyle buluşmuştu. Sinirli ifadesi karşısında ondan daha fazla kaçınamayacağımı anladığında yutkundum. Gemiye bindiğimiz günden beri ondan bir şekilde kaçmayı ve her beni sıkıştırdığında dikkatini dağıtmayı başarmıştım fakat anlıyordum ki bunun sonuna gelmiştik. Ondan daha fazla kaçınamayacağımı biliyordum, şu an karşımda, beni gözleriyle yakmak ister gibi bakan bu adamdan daha fazla kaçamazdım.

"Bana onu anlatman için sana birçok kez geldim fakat her seferinde beni atlatmayı başardın. Sabrımın sonuna geldiğime göre..." beni tutan adama elini uzattığında adam eline bir kılıç tutuşturmuştu."...anlat bakalım."

Yutkunup boynuma tutulan kılıca ve ardından da karşımdaki adamın yüzüne baktım. Kaçışım yoktu, boka batmıştım.

"Ne bilmek istiyorsun?"

"Ne biliyorsan," dediğinde dudaklarımı büzüp bir süre düşündüm. Ne biliyordum? Üç sene önceki Yoongi hakkında bildiğim sayısız şey vardı fakat, üç sene sonraki Yoongi hakkında ne biliyordum? Bunca zaman geçmesine rağmen onun aynı kalmasını bekleyemezdim, mutlaka değişen şeyler olmuştu fakat bunu karşımdaki adamın bilmesine gerek yoktu.

"Ne mi biliyorum, hımm... Öncelikle onun domine edilmekten nefret ettiğini bilmelisin, ve adam özgürlüğüne öylesine düşkün ki, bu uğurda her şeyi yapabilir. Ayrıca zayıf görünebilir fakat ayı gibi yemek yer, sert görüntüsüne rağmen tatlıya asla hayır diyemez. Sessiz durmasına rağmen zihninde fırtınalar koptuğunu da biliyorum mesela, nasıl bildiğimi sorma. Konuşmaktansa dinlemeyi tercih eder, ayrıca müziğe karşı ilgisi var fakat bunu neredeyse kimse bilmez. En sevdiği yemek kuzu şiştir ve en sevdiği meyve de böğürtlen çünkü ne ısırma derdi vardır ne de soyma derdi... Geceleri uyumakta zorlanır, en ufak hareketlilik veya ses onu anında uyandırır. Çoğu zaman yalnızlığı tercih ediyor gibi görünse de aslında yalnız kalmaktan korkuyor da, bu da onun garip çelişkilerinden biri işte ve hiçbir zaman sarhoş olmaz. Bir de..."

"Ne zırvalıyorsun!" Kaptan bağırarak sözümü kestiğinde dudaklarımı dişleyip büyüttüğüm gözlerimle yüzüne baktım. Kılıcı boğazıma daha da bastırdığında nefesimi tutup gözlerimi kapamıştım, amacım sadece dikkatini dağıtmaktı fakat amacım ters tepmişti ve onu sinirlendirmiştim. Yine de bozuntuya vermeden konuşmaya devam ettim.

"Ne biliyorsam anlatıyorum işte," dediğimde kılıç boğazımdan çekildi ve kaptan onu tam önüme sapladığında korkuyla yerimde sıçramaktan kendimi alamamıştım. Bendeki deli cesareti miydi yoksa cidden kafayı mı yemiştim bilmiyordum. Yine de gittiği yere kadar salağa yatmaya devam edecektim.

Sinirli adımlarla odada dolaşan kaptan sonunda dayanamayarak yakama yapıştığında geriye doğru bükülen belimden ötürü yüzümü buruşturdum. Karşımdaki adam kızgın boğa misali nefeslerini yüzüme üflerken korkumu geriye çekip gözlerine bakmayı sürdürdüm.

Bandit // YoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin