2.5

108K 4.4K 1.3K
                                    

Playlist

Çelik~ Dilberim 💜 (dinleyin)


***


Ali'den


"Yapamayız," dedim mutfağı arşınlarken. "O burada kalamaz." En sonunda bir sandalye çekip karşına oturup çaresizce güzel ellerine uzandım. "Gözünü seveyim, yapma. Üzülen biz olacağız." Omuz silkti.

Gözlerini ellerimizden çekmeden konuştu. "Ne yapabiliriz ki ? Kapımıza kadar gelip yardım istedi, nasıl geri çevireceğiz ?"

Sıkıntıyla sakallarını sıvazladım, Deryanın içerde olduğunu bilmek içimi daraltıyordu. "Duydun Ali. Yıllardır annesiyle babasıyla görüşmüyormuş, gideceği tek bir arkadaş bırakmamış hayatında, gerçekten kimsesiz. Korkusundan şikayet de edemiyor. Etse olacağı belli; belki birkaç gün içerde bekletecekler, sonra da para cezasına çevirecekler. Daha çok kinlenip bebeğine zarar vermesinden korkuyor. Söyle şimdi, ne yapalım ? Bir de biz mi tekmeyi vuralım ?" Ah benim gönlü güzelim, keşke sadece bizi düşünecek kadar bencil olabilseydin.

"Hepsini ben de duydum. Duydum duymasına ama korkuyorum ! Ben sana daha yeni kavuştum, kötü şeyler olmasından korkuyorum. Bak ben hala beni seviyorsun bile diyemiyorum rahat rahat, korkumdan... O kadar hayaldin ki imkansızdın ki.. ama oldu, olduk."

"Yeter Ali." Sesi epey yükseldi, iyice sinirlenmemesi için sustum. Birimiz ateşken diğerimiz su olmayı öğrenmeliydi. Derya yüzünden karımla kavga etmek isteyeceğim son şey bile değildi şu günlerde.

Birkaç saniye durdu, derin bir nefes alıp devam etti. Onun aldığı nefes benim ciğerlerimde can buldu sanki. "Ben çok mu meraklıyım senin eski sevgilini evimde tutmaya. Hı? Çok mu meraklıyım ?! Ama kahretsin ki içim el vermiyor. Kimsem yok diyor. Kurtuluş olarak kapımıza geliyor. Ben arkamı dönemem."

"Bende kapımıza gelen hamile bir kadına sırtımı dönmek istemiyorum ama olmaz. Uygun değil, insanlar konuşur, susturamayız. Çok üzerler seni." Usulca parmaklarımı gezdirdim dokunduğumda beni yakan tenine, ellerim şakaklarından yumuşacık perçemlerine çıkınca olduğumuz anı birkaç saniye de olsa unuttum sanki. Öyle büyülü öyle efsunkar bir şeydi ona dokunmak, onu sevmek. Tamir ediyordu beni hevesi kırık herbir yerimden.

"Hep konuştular zaten, hep de konuşacaklar, beni zaten üzdüler..." burnunu çekti, bende içimi.

"Artık izin vermem işte. Tek bir kelimeleriyle dahi seni üzmelerine izin vermem. Şimdi de olur olmadık şeyler derler, çok üzülürsün. Duymaya dayanamayacağın şeyler... Çocuğun benden olduğunu bile düşünürler. İki kadın tek bir adama..."

"Sus," dedi öfkeyle, rengi hepten kaçmıştı. "Sakın devamını getirme bile. Midem bulanıyor !"

"Bunlar iyi, bununla yetinmezler. Susturamayız. Sonra ailelerimiz... Baban demez mi bana eski sevgilinin evinizde ne işi var ? Ne haysiyetsiz adamsın sen demez mi ? Abin yüzüme tükürmez mi ? Annem bana tavır almaz mı ? Kimse ne iyi insanlar demez, ne geniş ne midesiz insanlar bunlar derler. Her şeyi geç, herkesi... Ben kendi evimde gözüm yerde mi gezeceğim ? Bir yabancı gibi. O evdeyken diken üstünde olacağım sırf sen bir bakıştan bir hareketten  yanlış bir şey  anlayıpta üzülme diye."

"Ne yapalım peki ?" Dedi kırık gözleriyle. Omuz silktim. "Düşüneceğim. Elimizden ne gelir şu durumda ben de bilmiyorum Ahum. Yeter ki senin canına bi şey olmasın."

Dudaklarını büzdü, büzdüğü
dudaklarını öpmek istedim uzun uzun. "Sarıl bana,"

Ellerim daha o 'sarıl' demeden beline gitti. Hafifçe kendime çekmemle huzur artık bağrımda, içiminde içindeydi.

İMKANSIZIN KOLLARINDAWhere stories live. Discover now