43. Bölüm: Rotasız Gemi

48 9 4
                                    

Fakat anlamıyorum, rotasız bir gemi nasıl okyanusa sahip olabilir?

Ecrin içli içli ağlamaya başladı. Ağlamasını durduramıyordu. Bir ikiz kaybetmek kolay değildi. Mert sarılıp başını okşadı kızın.

"Sakin ol, Ecrin. Hemen en kötüsünü düşünmeyelim. Esila akıllı kızdır. Kurtulmuştur."

"Sinyal peki Mert?"
Sesi zayıf çıkıyordu Ecrin'in. Mert'in sunduğu umut dalına tutunup hayal kırıklığına uğramak istemiyordu. Çünkü öyle olursa daha fazla yıkılır, toparlanamazdı.

"Her şeyin bir açıklaması vardır. Hem Şinigami kimi öldürdüyse göz önünde yaptı. Bu da demek oluyor ki Esilayı öldürmedi. Bu ihtimale tutunalım çünkü daha olası."
Ecrin başını biraz geriye çekip Mert'e baktı. Çocuğun gözlerinde telkin edici bir şeyler arayarak ve kafasında söylediklerini tartarak baktı bir süre. Ardından bozdu sessizliğini. Ne bulduğunu bilmiyordu ama Mert'in gözlerinde umut aşılayan, ona inanmanızı sağlayan bir şey vardı.

"Haklısın. Ölseydi haberimiz olurdu. En azından telefonda söylerdi Şinigami. Öldürseydi dalga geçerdi değil mi bizimle Şinigami?"
Başını salladı Mert. Şimdi de dalga geçiyor olabilir diye düşündü Mert. Esila ölmüş ve Şinigami bunu onların bulmalarını istiyor olabilirdi. Ama Mert bu ihtimali Ecrin'e söyleyecek gücü bulamıyordu kendine. Hoş Ecrin de bunu duymayı kaldıracak güçte değildi.

"Araştırmaya devam etmemiz gerek. Esila en son merkez bankasına gidiyordu. Bulduğu bir şey yüzünden kaçırılmış olmalı."
Ecrin, sonunda serinkanlılığını sağlayabilmişti. Eğer o Şinigami bozuntusu kardeşine bir şey yapacak olursa ona dünyayı dar edecekti.

"Bana konuşmamızda bir hesaptan bahsetmişti en son. Evin'in gizli yerinde..."
Evin'in gizli yeri. Önce oraya gitmeliydiler. Ecrin heyecanla Mert'e döndü.
"Mert! Evin'in gizli yerinin nerede olduğunu biliyorum. Onu hesaba götüren şey oradaydı. Önce oraya gitmeliyiz."

"Yerini biliyor musun?" diye sordu Mert kuşkuyla. O komiserle yemekte olduğundan her şeyi kaçırmıştı. Ecrin cevap vermek yerine Mert'i sürüklemeye başlamıştı.

Etrafı gözlediler. Kimsenin olmadığına emin olduklarında Ecrin, Mert'i gizli yere sürükledi. Her şey Esila'nın bıraktığı gibiydi. Tuvaldeki şifreyi ve mektubu bulup bir kez de onlar okudular. Sonra yan yana olan puflara oturdular. Yaşadıkları fazla geliyordu, yorulmuşlardı.

Ecrin, yan dönerek Mert'in gözlerinin içine baktı. Diz kapakları Mert'in bacaklarına değiyordu ve bu temastan ikisi de etkilenmiş Ecrin yaşadıkları yüzünden istemsizce titremişti. Mert Ecrin'in kızarmış gözlerine baktığında karşısındaki kızın kötü bir halde olduğunu anlamış ne yapabileceğini sorgulamaya başlamıştı. Kızın bileklerini tuttu ve sanki bir kesik atar gibi okşadı bileklerini. Ecrin gözlerini bileklerine temas eden kemikli ellere dikti. Gözlerini ordan ayırmadan konuştu. Sesi güçsüz çıkıyordu. 

"Ya hesapta bulacağımız şeyler bizi hiçliğin ortasında bırakırsa? Başladığımız yere dönersek ne yapacağız?"
Sesi çatlamıştı ve ağlamaklı çıkıyordu. Mert'in gözüne küçük bir çocuk gibi göründü o an. Dondurmasından büyük bir top düşürmüş küçük bir çocuk. Keşke öyle olsaydı, diye geçirdi. Ama o küçük kızın dondurması değil kendisi düşmüştü ve ağır yaralar almıştı. Dizleri kanıyordu, bilekleri kanıyordu, kalbi kanıyordu. Peki hangi yara bandı sarabilirdi kalp yarasını? Kırılmış bir kalp alçı tutmazken kanayan bir kalbi kim iyileştirebilirdi? Kimin gücü yetebilirdi buna? Mert kendini dünyanın en güçsüz adamı gibi gördü o an.

Diyecek bir şey bulamamıştı. Tek yapabildiği Ecrin'e dönüp sol eliyle saçlarını okşarken sağ eliyle yüzünü okşamaktı. Şefkat dikebilir miydi bir kalbi en güzel yarasından?

Şinigami : Ölüm TanrısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin