Yedinci Bölüm

1.2K 54 23
                                    

Bahar mevsimi, kalplere ferahlık, huzur verdi. Bu mevsimin bizce anlatılmaya değer ilk olayı Rakım'ın düzenlediği bir Kağıthane gezisidir.

                Dersinin olduğu günlerden birinde Rakım, -hâlâ dost olduğu- Jozefino'ya ziyarete gitmiştir. O günkü sohbet Kağıthane mesiresi hakkında idi. Jozefino, geçen günlerde ... Beyin ailesiyle Kağıthane'ye gitmişlerse de günlerden Pazar olduğu için zampara takımından bazı kişilerin verdiği rahatsızlıkla dışarı çıkamamış, kırları görememiş, hiçbir şeyden zevk alamamış olduğunu söyledi.

                Rakım: Kağıthane aslında dünyanın en güzel yerlerinden birisidir. Lakin oranın zevki cuma ve pazar günleri çıkmaz. Oraya başka türlü gidilir.

                Jozefino: Nasıl gidilir?

                Rakım: Gider misiniz?

                Jozefino: Yalnız mı gideceğim?

                Rakım: Yok benimle beraber.

                Jozefino: (Sevinerek) Seninle mi? Elbet giderim. Hem zevk alacağımızdan eminim.

                Rakım: Vallahi pek güzel olur.

                Rakım: Bir salı yahut çarşamba günü gideriz. O güzel kırlar, çayırlar tenhadır. Bize bütün güzelliklerini sunarlar. Başka günler oraları at ve araba panayırına döner.

                Jozefino: Aman ne kadar eğleniriz.

                Rakım: Hem Kağıthane'ye böyle bizim gibi gidenler yiyeceklerini, içeceklerini de beraberinde götürüp öyle eğlenirler.

                Jozefino: (Büyük bir zevkle) Gördün mü bir kere eğlencenin asıl alaturkasını? İşte insanın kıra, sahraya çıktığına değer.

                Rakım: Karar verdinse söyle de, ben, neler gerekli bir bakayım.

                Jozefino: Ne gün gidilecekse yalnız akşamdan bana bir haber uçurt ki ertesi sabah için ben de başka bir işe başlamayayım.

                Rakım: Baş üstüne.

                Jozefino'nun yanında bu kararı verdikten sonra derslerini verip gece saat üç gibi evine dönmüştü.

                Kendisini artık kim karşılıyor? Elbette Canan. Hem artık Rakım kendisini Canan'ın karşılamasından dadı kalfaya darılmıyor da. Dadı kalfa buna fazlasıyla memnun oluyor. Şurasını iyi biliniz ki Canan'a müşteri gelmesi meselesi halledilmiş, Canan Rakım'a karşı biraz daha neşeli görünebilmişti. Aralarındaki muhabbet aynı saflıkla devam etse de onları görenler kendilerini kardeş zannederlerdi.

                Dadı kalfa da henüz yatmamış olduğundan üçü birlikte salon da oturdular. Canan efendisine, hem de canı gibi sevdiği efendisine kahve pişirip geldi. Rakım kahveyi içerken:

                Rakım: Dadı, niçin arada bir gezmeye gitmezsiniz?

                Fedayi: Gidiyoruz ya işte efendim.

                Rakım: Nereye gidiyorsunuz ki?

                Fedayi: Canan nereye isterse gidiyoruz.

                Canan: (Fedayi için duyduğu özel sevgiyi gösteren bir tavırla) Dadı kalfa beni her yere götürüyor efendim.

                Rakım: Nereye götürüyor bakayım?

Felatun Bey ile Rakım EfendiWhere stories live. Discover now