9.Düğün

217K 6.5K 506
                                    

Tahtaya çıkan Demir'e nefesimi tutmuş şekilde bakıyordum. Notumu söyleyecek olsa da hakkımda düşündüklerini daha çok merak ediyordum. Demir tam konuşmak için derin bir nefes alıp bana baktığında kapı çaldı. Şimdi mi diye mırıldandım içimden nöbetçi öğrenci geldi içeriye.

Dikkatle herkes ona bakmaya başladı.

Elindeki kâğıda bir süre baktıktan sonra sınıfı gözleriyle taradı.

"Hocam Çağrı Öztürk'ü müdür bey çağırıyor acilmiş"

Beni mi şimdi mi neden zaten okulun bitmesine yarım saat var yoktu ve beni müdür neden çağırmıştı.

Sanki bayram değil seyran değil eniştem beni neden öptü der gibi hissettim.

Puflayarak ayağa kalktım Demir bana gülerek bakıyordu neden alaycı şekilde bakıyordu?

Sınıftan çıkıp müdür odasına doğru ayaklarımı sürüyerek gittim. Sınıftaki kızların onu süzmesi yetmiyor gibi bir de ben sınıfta yoktum.

Müdürün odasına girdiğim de kimse yoktu arkamı dönüp peşimden gelen nöbetçiye baktım.

"Biraz bekleyecekmişsin müdür geleceğini söyledi" Cevap vermeme bile izin vermeden arkasını dönüp gitti.

Bende koltuklardan birine oturup beklemeye başladım. Neden beni acil çağırıp sonra da oda da olmuyordu ki.

Telefonumdan oyun oynarken kapı açıldı belki de yirmi dakikadır burada bekliyordum.

Müdür içeri girip hemen sandalyesine oturdu. Arkasındaki dolaptan dosya çıkartıp masanın üzerine koydu bana doğru uzattı.

"Bu staj dosyan Çağrı buna şirkette yaptıklarını yazacaksın ve arkada yazan gerekli belgeleri temin edeceksin zaten muhasebe öğretmeniniz sizi toplayıp anlatacak"

Dosyayı elime alıp inceledim. Klasik büyük mavi dosya içinde de küçük bir kitapçık vardı.

"Teşekkürler gidebilir miyim" dedim belki Demir'in konuşmasına hala yetişebilirdim.

"Tabi" diyip kapıyı gösterdi. Ayaklarımı sürükleyerek girdiğim odadan koşar adımlar ile çıkıp sınıfa doğru gittim.

Tam sınıfın olduğu koridora dönmüştüm ki elimde çantası ile beni bekleyen Demir bulmak beni hayal kırıklığına uğrattı. Yanına gidip yüzüne bakmaya başladım.

Çantayı elime verip "gidiyoruz" dedi nazikçe(!). Bende peşinden yürüdüm.

--

"Demir bey söyleyin ne olur"

Sınıftan arabaya kadar belki de yirmi kere sorduğum soruya yeniden aynı cevabı verdi.

"Hayır. Arkadaşlarından öğren" Telefonuma kayıtlı hiç bir arkadaşımın numarası yoktu ki bende.

"Bilmiyorum ki numaralarını lütfen söyleyin" Bıkkınca nefesini verip arabayı çalıştırdı. Hala neden gitmemiştik ki.

"Konuşmaktan yoruldum" dedi sadece bir iki cümle kurmuştu onda da yoruluyor muydu?

"Tamam, sadece iyi mi kötü mü olacağını söyleyin yeterli" dedim kısaca söylemesi de yeterdi en azından.

Gözlerini kısıp biraz daha gaza yüklendi. Hızı severdim annemin sevmediği çoğu şeyi ben severdim ama çok fazla ortak yönümüz vardı.

"Sanırım bir kez daha lise son olacaksın" ciddi mi diye yüzüne baktım ama hiçbir duydu anlaşılmıyordu.

"Şaka değil mi" dedim hayretle yüzüne bakarken ama onda hiç bir duygu değişimi yoktu.

Mafya Sekreteri (Raflarda)Where stories live. Discover now