11.Nefes

219K 6.9K 554
                                    




Çocukken ilkokulda erkekleri sevmezdim saçımı çekip kaçarlardı. Bende yüzlerini aklımda tutar çıkışta onu bekler gördüğüm yerde şeyine tekme atıp kaçardım.

Büyüdükçe daha kolay olmuştu erkeklerle anlaşmak belki bir babam olsaydı çok daha kolay olurdu. Daha önce sevgilim de olmuştu.

Erkeğin iki şansı vardır iyi kadın ve kötü kadın ama kadınların? Ayısı var, öküzü var, odunu var, kütüğü var varda var...

Bana da asla normal olanı gelmemişti tanıştığım erkeklerde bile normal insan bulamazdım.

Demir Bey ne kadar nazik görünse de maskesinin altındaki gerçek yüzü ilk defa bugün görmüştüm. Sinirlendiğin de kendini kontrol edemiyordu.

Şuan ben hala yerimden kımıldayamazken o adama yumruklarını sallıyordu garip olan ise Miraç kendini korumak için hiç bir şey yapmıyordu.

Çevredeki siyahlı adamlar Demir'i tutup zorla Miraç'ın üzerinden çekmişti. Bir kaç adamın gücü ancak Demir ile denk olmuştu işte o zamanın Demir'in ne kadar güçlü olduğunu anlamıştım.

Demir sinir ve nefret ile gözlerini etrafta gezdirdi. Herkes düğünü bırakmış bizi izliyordu. Gözyaşlarım artık önümü görmemi engelliyordu.

Ellerim ile gözlerimi silip Demir'e yeniden baktım oda bana bakıyordu ve gözleri mümkünmüş gibi ateş saçıyordu.

Benimle olan uzaklığını bir kaç adım ile kapatıp kolumdan tuttuğu gibi çekiştirmeye başladı. Hala neden bir tepki vermediğimi ya da veremediğimi anlamış değildim. Sanki bütün vücudum felç geçirmiş gibiydi.

Bazen tökezleyerek çoğu zaman da dengesizce arabaya kadar sürüklendim. Arabanın uzaktan kumanda sesi çok uzaktan gelmesine rağmen birden arabanın içine fırlatıldım.

Koltuk ile buluşan vücudumu sabit tutmak için oldukça zorlanmıştım biraz daha mal gibi dursaydım kafamı bir yere çarpabilirdim. Beni öldürmek istiyorsa arabaya fırlatmazdı yani o zaman neden öküz gibi fırlatıyordu.

Bir kaç saniyenin ardından Demir kendi yerine geçip kapıyı kırarcasına kapattı. Gözleri beni göremeyecek kadar sinir doluydu. Bu kadar sinirlenmesi gereken bir şey yoktu.

Demir'in sinirli yanı bile oldukça çekiciydi. Dudakları sabit ve dolgun çenesi kasılmış kulakları kızarmıştı. Gözleri olabildiğince buğuluydu kısık gözleri mavi rengini saklıyordu.

Gözleri mükemmeldi benim de renkli gözlerim vardı ama asla Demir'in ki gibi buğulu gözlere sahip olamazdım. Kendini hazine gibi saklayan gözlere.

Emniyet kemerini takmadı bende takmadım gerek yoktu böyle şeylere. Cebinden sanki gömleğini kopartırcasına çıkarttığı anahtarı kontağa taktı. Kafasını direksiyona dayayıp bir kaç nefes aldı aniden kaldırdı kafasını.

Varlığımı yeni fark etmiş gibi bir iki kez gözlerini kırpıştırarak bana baktı ardından ayağının hareketiyle gaza bastığını anladım. Araba acı bir çığlık ile hareket etmeye başladı belki de gazı sonuna kadar köklemişti.

"Neden konuştun o piç kurusuyla" Sesi arabayı inletecek derece de yüksekti. Bana bulaşma sinirliyim diye bağırıyordu resmen. Kendimi alacakaranlığın ilk serisinde kitapçıdan çıktıktan sonra önünü kesen adamlardan kurtulmaya çalışırken Edward'ın geldiği Bella gibi hissediyordum.

'Lütfen kafamı dağıt' diyen bir Edward yoktu belki ama 'Neden konuştun onunla' diyen bir Demir vardı sinirliyken korkunç görünüyordu.

Mafya Sekreteri (Raflarda)Where stories live. Discover now