yaşanmamış anlar,

1.6K 316 124
                                    

1996, Amsterdam.

"Tepki vermeye başladı!" Kulağımın dibinden gelen uğultular kesilmek bilmiyordu.

"Amelie, bizi duyuyor musun, tatlım?" Gözümden içeri girmeye çalışan ışık huzmesini yüzümü buruşturarak engellemeye çalıştım.

"Amelie!" Elimin üstüne nazikçe dokunan bir el ve ince bir kadın sesinden fırlayan garip bir isim duyduğum an gözlerimi araladım ve inledim. Bu yaşadığım şey de ne böyle?

"Tatlım, iyi misin?" Ben şok içinde etrafıma bakarken ne olduğunu kavramaya çalışıyordum.

"Madam, kabalık etmek istemem fakat Amelie kim? Daha da mühimi, siz kimsiniz ve ah, elimi bırakır mısınız, lütfen?" Elimin üstünden yavaşça elini çekip üzgünce bana baktı.

"Biri bana ne olduğunu anlatabilir mi? Bu hastane odasında ne işim var? Bayan Bella nerede?" Tekrar bana yaklaşmaya yeltenen kadın ve onun yanında sadece beni izleyen adama baktım. "Sizler... Kimsiniz?"

40'larına merdiven dayamış olan kadın, derin bir nefes alıp yatağın yanındaki sandalyeye oturdu. "Bak, Amelie. Lütfen anlatacaklarımı iyi dinle, tatlım. Olur mu?" Yine adımla alakasız bir isim söylemesine rağmen umursamadım ve kafamı sallayıp anlattıklarınu dinlemeye başladım.

Flashback/ 1984, Amsterdam.

Jasmin, bahçede arkadaşlarıyla oynuyordu. Bebeklerinden biri çamura düşünce bahçedeki süs havuzunun içine soktu bebeğini.

Bayan Bella görse çok kızardı, biliyordu fakat en sevdiği bebeğinin kirlenmesini istememişti sadece.

Uzaktan izlendiğinden habersiz kız, Bayan Bella'nın her gece tüm yurttaki kızlara tek tek söylediği ninniyi mırıldanıyordu.

Uzaktan onu izleyen kadın sarı saçlara hayranlıkla baktı ve yaklaşmaya başladı yavaş yavaş.

Yaklaştıkça kulağına dolan naif ses, tüylerini diken diken etmişti.

"Merhaba, küçük hanım." Kız irkilip arkasını döndü ve karşısındaki kadını inceledi.

"Merhaba, madam. Fakat Bayan Bella yabancılarla konuşmamıza izin vermiyor." Kadın gülümsedi ve döpiyesinin eteğini kıvırıp çömeldi. Karşısındaki küçük kıza elini uzattı tanışmak için.

"Ben, Helen. Ama anne demeni isterim." Kızın gözleri irice açıldı. "Ama siz benim annem değilsiniz." Minik ellerini avcunun içine alıp öpen kadın, karşısındaki bu kıza gittikçe daha fazla ısınıyordu.

"Senin adın da Jasmin, öyle değil mi?" İsteksizce başını salladı kız. "Adın bundan sonra Amelie, birtanem." Gözleri doldu küçük kızın. Oysa adını çok seviyordu.

Kadın, kızın elini bırakmayıp kalktı ayağa. İleride bekleyen spor giyimli adama doğru ilerlemeye başladı.

"Ah, Pollyanna'm," diye fısıldadı kadın. "Bu bir rüya olmalı. Resmen ruhun başka bedende can bulmuş." Dolan gözlerini kırpıştırdı ve kızın elini sıktı istemsizce.

O günden sonra Jasmin, Amelie oldu.
Hayatlar değişti.
Bir daha eskisi gibi olmamak üzere.

Şüpheyle kaşlarımı kaldırdım. "Peki, benim burada ne işim var? Neden sizi hatırlamıyorum?" Kadın, ince dudaklarını ısırıp eşi olduğunu tahmin ettiğim adama baktı.

"Bir kaza geçirdin. Trafik kazası. Zihnin, bu kaza sonrasında yaşadığın 12 seneyi hatırlamayı reddediyor. Oysa şu an 18 yaşındasın, ancak zihnindeki Jasm- oh pardon, Amelie 6 yaşında."

Kolumdaki serum iğnesini sertçe çekip canımın acısını umursamadan ayağa kalktım. "Bayan, ben Jasmin'im. Ve yerim yurdum, Bayan Bella'nın kurduğu yetimhanedir. Hatırlamadığım şey ise, benim için hiç yaşanmamıştır. Şimdi ben yetimhaneme geri dönüyorum. Müsaadenizle," Üstümde hastane elbisesi ve dağılmış saçlarıma rağmen bana şaşkınca bakmakta olan iki çift gözün önünde reverans yapıp koşar adımlarla odayı terkettim.

Dilimde Bayan Bella'nın ninnisi,
aklımda geçmişim.

Bir kördüğüm olup yüreğime bağlandılar.

polyanna ve kaygılar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin