[tamamlandı]
"Hey aşık çocuk!" diye bağırınca bir kaç kişi dikkatini bize vermişti.
Arkamdan bağırmaya devam ettikçe bize bakan sayısı arttığı için utandım ve yanıma gelmesini bekledim.
Koşar adımlarla hemen geldi. Dalga geçen gülümsemesi hala yüz...
Taehyung masada hemen karşımda mesajımı okurken kıkırtısına engel olamamıştı. Yinede bunu sadece ben fark etmiştim sanırım.
Taehyung Tavşan gibi dişlerin var. Üstelik utanınca veya gerilince yanakların kızarıyor ve alt dudağını dişliyorsun.
Taehyung'a doğru baktım. Bunları gerçekten yapıyor muydum? Bundan hiç haberim dahi yoktu. Bunun dışında beni böyle incelemesine de şaşırmıştım.
Kaşlarını havaya kaldırıp bana baktı ve daha sonra telefonunu cebine attı. Öğle arasındaydık yine her zamanki masada bende artık onlardan biriymişim gibi oturuyor yemeğimizi yiyorduk. Hoseok ve Namjoon her ne kadar onların yanında olduğum için bana kızsa da artık pek laf etmiyorlardı.
Taehyung içeceğinin son yudumunu içip ayağa kalktı ve kimseye bir şey demeden masadan ayrıldı. Diğerlerine baktım, kimse arkasından bakıp herhangi bir şey dememiş, nereye gittiğini dahi sormamıştı.
Bu sefer ben de arkasından hemen kalkıp ona yetişmeye çalıştım. Hızlı hızlı yürüyordu. Beni fark edince hızını düşürdü ama durmadı. "Hey bir şey soracaktım." dedim. Yan profilinden tek kaşını 'sor' gibisinden kaldırdığını gördüm.
"Sun Yeon hangi tür filmlerden hoşlanır?"durup bana döndü. Okulun bahçesine çıkmıştık. Hava soğuk olduğu için çoğu kişi okul binasının içindeydi, bahçede olanlar ise genelde sigara içmeye çıkanlardı. Taehyung'da büyük bir ihtimalle bu sebepten dışarı çıkmıştı.
"Sinemaya mı götüreceksin?" diye sordu. Başımı hızlıca aşağı yukarı salladım. "Ne kadar klasik." dedi alaycı yüz ifadesiyle.
Bir ağacın yanına gittik. Taehyung cebinden sigara ve çakmak çıkardı. Hem etrafı kolaçan ediyor hem de esen rüzgara rağmen sigarayı yakmaya çalışıyordu.
"Senin fikrin nedir? Yani ilk randevu nasıl olmalı?"diye sordum. Omuz silkti, ağacın arkasına eğilerek sigarasından bir nefes aldı.
"Burada benim fikrimin bir önemi yok. Sun Yeon gibi kızlar klasiklerden hoşlanır. İlk randevunun sinemada olması onun için kötü olmaz ama filmi izlerken ki davranışların, film sonrası onunla ettiğin sohbet ve belki de ona ısmarladığın yemek bile randevunun iyi mi kötü mü geçtiğini gösterir. Seçtiğin film de tabii ki buna etki eder."
Havanın soğuk olmasına rağmen ellerim terliyordu. İlk defa bir kıza çıkma teklifi edecektim. Eğer kabul ederse de ilk defa biriyle çıkacaktım. Nasıl olması gerektiğini veya ne yapmam gerektiğini tam olarak bilmiyordum. Şimdiden gergin hissetmeye başlamıştım.
"Al işte! Yanakların ve burnun kızarmaya başladı." Taehyung sırıtarak işaret parmağını yüzüme doğru sallıyordu."Bekle, bekle." elini cebine atıp telefonunu çıkardı. "Bu halini görmen lazım." Sırıtarak telefonunu yüzümün hizasında kaldırdı ve fotoğrafımı çekti.
Ben şaşkınca ona bakarken telefonunun ekranını bana döndürüp çektiği fotoğrafı gösterdi.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Hayır." dedi telefonuna bakıp sırıtarak."Hatta şu an bizim gruba yolluyoru-" üstüne atlayarak telefonunu elinden almaya çalıştım. O ise elini havaya kaldırıp geri adım atarak kaçmaya çalışıyordu. Aynı boyda olmamıza rağmen havadaki eline yetişemiyordum. Sinirle kolunu ısırdım.
"Ah!" diye inleyince olduğu yerde durdu. Bu esnada elinden telefonunu kaptım. Taehyung ısırdığım kolunu ovalarken telefonunun yan tuşuna bastım. Kilitli ekranını görünce Taehyung'a baktım. O da bana bakıp sırıtıyordu. "Bunun şifresi ne?!"
—————-
Taehyung fotoğrafı silmemişti ama kimseye atmayacağına dair bana söz vermişti. Yine de telefonunda niye benim bir resmimi ısrarla barındırdığını anlamamıştım.
Teneffüsteydik ve diğer derslerin sınavına çalışıyordum. Biyolojiye çalışmama gerek yoktu çünkü iki gün önce soruları aldığımız için onlara güzelce çalışmıştım. Her ne kadar Taehyung'un bunu yaptığına kızsam da içten içe ya sınavım kötü geçtiği için ona yardım edemezsem korkusunu geride bıraktığım için sevinmiştim. Hem diğer sınavlara çalışmam için zamanım artmıştı.
Defterimde önemli notların üzerini çizerken hemen karşımda bir gölge belirdi. Bu Jimin'di.
"Ne yapıyorsun?" diye sordu. Jimin gerçekten çok güzel bir yüze sahipti. Yakından ona bakınca cildine dokunmak istedim. Beyaz teninde çıkan sivilce kızarıklıkları bile ayrı bir yakışıyordu.
"Ah, sınavlara çalışıyorum sadece." Kitaplarıma bir bakış attı.
"Sınavlara çalışması gereken en son kişi sensin bence." diyip sırıttı.Bende ona sırıttım, daha sonra konuşmaya devam etti. "Taehyung'un arkadaşı olduğunu bilmiyordum."dedi. Kaşlarımı havaya kaldırdım.
"Öyleyim." Yoongi'de dahil neden hepsinin bu kadar kurcaladıklarını anlamıyordum.
"Ah yanlış anlama, Taehyung'la ortaokuldan beri arkadaşız ama Jin ve Yoongi'den başka bir arkadaşı olmadı. Daha doğrusu iyi bir arkadaşı olmadı. Eskiden.."yutkundu. "Kötü kişilerle arkadaşlık yapıyordu."Bakışları bana döndü. "Sen olayları biliyorsundur tabii." başımı iki yana salladım. Bilmememe şaşırmış gibiydi.
"Ne olayları?"diye sordum.
"Zamanı gelince Taehyung sana anlatır."diyip gülümsedi. Benim bir şey dememi beklemeden sırasına geçti.
Sıkıntılı bir şekilde nefes verdim. Taehyung'un her geçen gün farklı bir yanını öğreniyordum ve bu durum beni endişelendiriyordu.
