Can dostum! Ah sevgili dostum!

23 17 2
                                    


Öldürmeleri için fırsat veriyoruz, ilk bizi kanatıyorlar, ilk bizi vuruyorlar ve ilk toprağı onlar atıyor. Oturduk karşılıklı döktük içimizi, bir baktım ki karşımda düşman yüzü nasılda değişmiş. Dikkat! Farkında olmadan yanlış insanlarla yan yana yürüyoruz. Farkında olduğumuzda başka bir sokağa geçiş hakkımız olmuyor, bazen fırsatı bulduğumuz halde hala orada kalıyoruz. İnsanız hatalarımız olmalı, düşmeliyiz, üzülmeliyiz, gülmeliyiz. Madem bu dünyadayız yaşıyoruz insanoğluna özgü her şey zaten hepimizde kodlanmış, yaşayacağız. O zaman sorun ne diye sormak gerekiyor, e dedim ya insanız.

Gülmek istiyorum, etrafıma pozitif enerji yaymak istiyorum ama sabah güneş herkese doğmuş bana batmış gibi açıyorum gözlerimi. Birden değişim mümkün değil elbette biliyorum. Bir yerden başlamak gerekiyor, haydi bismillah diyorum. Kapıdan içeri süzülüyor negatif yüklü şeytan-i bomba. Kaç bakalım nasıl kaçacaksın, var mı içeri girebileceğin bir delik, benim yok. Bu negatif enerji bombaları yabancı değil, yoldan sıradan bir insan değil, dost acı söyler diyen kendine gerçekten dost sıfatını yakıştıran üzerinde bunun gerçekten oturduğunu düşünen benim gibi bir insan. Doğru söylemekten yanayım, soru sorulduğunda. Başka insanların hayatları hakkında söz sahibi değilim buna hakkım yok, olamaz. Derdin var geldin anlattın, ne yapmalıyım? Yanımdan giderken derdinin dörde katlanması için mi uğraşmalıyım yoksa yüreğini ferahlatmaya mı, seni üzmeden senle gerçekleri mi konuşmalıyım. Kusura bakın lütfen "dost acı söyler" diyen hiç kimse dostunuz değil. Dost candır, canın yanarsa, canı yanar. Sizin canınızın acıyacağını bile bile yaranıza dokunuyorsa ...................... küfrü bıraktım boşluğu siz doldurun.

Demek istediğim şeyleri tam anlatamıyorum. Çok doluyum, isteye isteye canımı yakan insanlara karşı çok doluyum. Ateş topu gibiyim tek kendimi yakıyorum. Dostum! Ah sevgili dostum, gel bana akıl ver, diyorum bir sevgili dostum geliyor ve bana akıl veriyor fikirlerini sunuyor, gerçekleri güzel bir şekilde anlaya bildiğim idrak edebildiğim şekliyle. Gerçekleri söylüyor, anlatıyor süslemiyor ve ben ondan ayrılırken gayet aklı başında ve huzurlu hissediyorum. Bir dostum geliyor can dostum, canım dostum! Ona hiçbir soru sormadığım halde, fikir istemediğim halde beni aşağılamaya başlıyor. Yaranın yerini biliyor ilk parmağını oraya bastırıyor. Kanatıyor, ağlatıyor kendine dost diyor. Anlatabiliyor muyum bilmiyorum. Diğeri de biliyor oda biliyor, ama yakan yıkan biri var. Suçluyum ben, bundan eminim, fırsatı veren benim. Eline silahı veren benim, silahın içine mermiyi ben yerleştirdim. Tetiği çekmesi cesareti ben verdim. Şimdi biliyorum, hissediyorum. Ayrım yapmayı öğreniyorum. Zorlanıyorum belki ama öğreniyorum.

Her yüzüme güleni, her benimle ağlayanın kalbi sıcak sanıyorum. Elbette sürekli parmak ucunda yürüyerek hayat yaşanmaz, her zaman temkinli olursak hayat zaten çekilmez. Yine de dikkatli olmalıyız, kapılarımızı sonuna kadar açmadan kapı deliğinden dışarıya bir göz atmalıyız. İki kişinin bildiği sır, sır değildir. Sırrını kendine sakla! Dikkat et! Şeytan yer yüzünde iki ayakları üzerinde yürüyor, bazen yanından geçiyor, bazı zamanlar aynı masada oturup birlikte kahve içiyorsun. Bazen aynı şeylere gülüp, aynı şeylere ağlıyorsun dikkat et şeytanlaşmış insanlar her yerde. Yüzleri sadece gelecek zaman için saklı bir şekilde ama mutlaka bir açık veriyor yakalamaya çalış. 

Benim Küçük Aptal Dünyam Where stories live. Discover now