Ayın Yansıması

2.4K 259 10
                                    

Herkes el ele tutuştu.

-Gözlerinizi kapatın ve inanmasanız dahi inandığınızı içinizden tekrar edin lütfen. Ardından zihinlerinizi boşaltın.

Biraz da Nancy'nin güçlerini kullanmalıydım değil mi?

Roxie ve Nancy'nin güçleri sadece büyüyle değil büyüsüz de yapılabilirdi. İşte bundan dolayı enerjim alınsa dahi auraları görmeye devam edebiliyor birinin gözlerine baktığımda geçmiş veya gelecekten ufak bir kesit görebiliyordum.

-Ormandaki iyi ruhlar Nancy'nin güçlerine saygı duyun ve ritüelimize cevap verin. Gelin ve bu halkaya katılın. Yanan ateşin çekiciliğine boyun eğ ve birer soru sormamız izin ver.

-Çok emir kipli olmadı mı?

Gözlerimi hafifçe açtığımda ruhu halkanın içinde görmemle gülümsedim.

-Eğer buradaysan ateşe bir taş at. Gözlerinizi açabilirsiniz. Ama ellerinizi ayırmayın.

Ateşin içine bir taş düşmesiyle herkesi hafif bir korku sararken Vincent'la göz göze geldik. Bana şaşkınlıkla bakıyordu.

-Sorularımıza o kişinin zihnine fısıldayarak cevap verebilir misin? Evetse bir taş daha at. Hayırsa bir şey yapma.

Hiç bir şey olmayınca olayı değiştirdim.

-Herkes cevabı evet veya hayır olan bir soru sorucak. Bu sırlar bu halada kalıcak. Dışarı çıkaran veya bir yerde konuşulursa lanetlenicek.

Herkes kafasını sallarken Marinet sorusunu sordu.

-Jack beni seviyor mu?

Büyük bir cesaretle sorduğunda ona baktım. Ateşe hiç bir şey olmazken gözlerinin dolduğuna şahit olmuştum. Aşk zayıflıktı.

Herkes sırayla sorusunu sorarken sıra Vincent'a geldi.

-Madelaine'e bir cadı olduğu için mi cevap verdin?

Herkesin kasıldığını hissederken hiç bir şey olmadı. Bir cadı olduğum için değil Nancy'nin güçleri olduğu için mecburen cevap vermişti. Buna mecburdu. Nancy ruhları kontrol edebilen bir cadıydı. Bense bu gücümü hiç geliştirmemiştim.

-Peki ruh Stephen eşyaları gerçekten hareket ettirebiliyor mu?

Rose sormuştu bu soruyu.

Ateşe bir taş atıldığında herkes şaşkınlık ve korkuyla Vincent'a bakmaya başlamıştı.

Hemen atladım. Gözlerimi herkesten gezdirirken sorumu sordum.

-Ruh okuldaki yangını çıkaran kişi Maria mıydı?

Herkes bu sefer ateşe dönerken ateşe bir taş atıldı. Kendimi durduramadı.

-Peki ruh Marianın ölüm tarihi 01.05.2019 mu?

Ateşe bir taş daha atıldığında herkes şaşkınlıkla bakıyordu.

-Peki ruh kanlı ay bu hafta içinde mi parlıycak?

Ateşe taş atılmadığında lanet olsun diye fısıldadım.

-Herkes sorularını sorduktan sonra buradan git.

Ellerimi ayırıp Jack ve hala ağlayan Marinet'in ellerini birleştirip halkadan kalktım.

Koşarak ormanın içine daldım. Uzun bir süre sonra küçük gölü gördüğümde yanına ilerledim.

Üzerine ağaçların arasından dolunay yansırken kenarına bağdaş kurarak oturdum.

Tişörtümü sıyırdım ve asamı aldım. Gene şu şeye kaldığıma inanamıyordum.

Ellerimin üzerine koydum. Gözlerimi kapadım. Asanın enerjisini hissediyordum. Ama gücü içime çekemiyordum.

Bir sesle gözlerimi açtım.

-Tam tamına bir saattir uğraşıyorsun. Gözlerimi açıp Vincent'a baktım.

-Kafama seni taktığım için konsantre olamıyorum. Asıl mesele böyle bir soru soracaklarını tahmin ettim. Daha sonrasında konuşacaklarını da tahmin ediyordum. Lanetlenicekler. Kanlıay da parlamıycak. Çok... Çok fazla sorun var.

-Öncelikle teşekkür ederim. Ama sen demiyor muydun insanları umursama diye?

-Önemsediğim insanlar değil yeteneği olan sen. Her neyse. Sus bu sefer odaklanmak zorundayım.

Ağzına fermuar çekermiş gibi yaparken derin nefesler alarak zihnimi boşalttım.

Enerjinin hayali damarlarımdan içime doğru aktığını imajine ettim. Ellerim karıncalanmaya başlarken gücün içime aktığını hissediyordum.
Asanın enerjisine daha da odaklandım.

Tüm vücuduma yayıldığını hissettim. İçimde dolaşan büyü birden taştan kalbime çarptığında nefesim kesildi. Asa elimden düşerken elim kalbime gitti.

Vincent anında sorularını dizerken kalbime ulaşan gücü geri çekip etrafından dolandırdım.

Sonunda rahat bir nefes alırken artık gücüm vardı. Büyü yapabilirdim. Bedenimde hayali damarlar açılmıştı. İstediğim zaman enerji çekebilirdim.

Sanırım şuan bir cadıdan çok büyücüye dönmüştüm.

Asamı elime aldım. Tişörtümü sıyırıp geri şortumun beline koydum. Tişörtü düzeltip içimde dolaşan güçle mutluluğum artarken yüzümdeki gülümsemeye engel olamıyordum.

Bunca şeye rağmen yenilmemiş ve başarmıştım. Lanetime rağmen güçlerim vardı.

-Maria gerçekten bir ay sonra O ölücek mi?

-Evet.

-Nasıl neden?

-Bunu da gördüm. Ama sana geleceği söyleyemem. Geleceği sırf ben söyledim diye biri değiştirirse ona müdahale edilirse sorunlar çıkar.

-Benim geleceğime de bak.

-Bunu zaten denedim. Ama en son detaylı görmek istediğimde kendimi duvarda bulmuştum. Çok üzgünüm ama bundan sonra benden uzak dur. Sinirimi bozmaktan başka bir şey yapmıyorsun.

-Güçlerin geldi ve yine küstahlığa mı başladın?

-Ben her zaman böyleydim. Sadece yaşamak için bazen geri adım atmam gerekiyor. Dediğim gibi sinirimi bozuyorsun ve benden uzak dur.

Arkamı dönerek yürümeye başladığımda bedenim havalandı. Geriye doğru hızla giderken çarpmamla acıyla inledim.

-Oldukça geliştirdim. Zaten ortaya çıkmaya yer arıyorlarmış. Sanırım bundan sonra ben de küstahlık yapabilirim.

Ellerini karnımın üzerinden kilitledi. Ayaklarım yere değerken yavaşça arkamdan yanağıma doğru eğildi. Dudaklarını değdirdiği an bir kaç kesit görürken neden ondan kurtulamadığımı bilmiyordum.

Kollarını belimden çektim.

-Ne gördüğünü söyle.

-Benim çığlıklarımı izlediğini gördüm. Oldu mu? Oldukça hoş bir görüntü. Her şeye rağmen hala senden kurtulamıyorum.

Bu sefer bana engel olmadı. Geri kamp alanına döndüğümde ateş sönmeye başlamıştı.

Hiç kimse yoktu. Herkes odalarına çekilmiş olmalıydı.

Anahtarla kendi barakamın kapısını açıp içeri girdim.

Birden zıplamaya ve dans etmeye başladım. O kadar mutluydum ki. Ezik olsa bile güçlerim vardı. Güçlerim vardı.

Elimde parlak bir enerji topu yaparken zıplamaya devam ettim.

Asamı çıkarıp daha fazla güç çektim. Daha fazla. Sonunda daha fazla çekemiceğimi anladığımda bıraktım.

Kendimi yatağa mutlulukla attığımda yorulduğumu anlamıştım. Gözlerimi kapatarak huzurla uyudum.

Madelaine Blackpearl (Tamamlandı)Where stories live. Discover now