10.Bölüm

217 14 8
                                    

İyi okumalar canlarım..

Çalan alarmın sesiyle aralıyorum gözlerini.

Hava henüz daha aydınlanmamış. Kim daha güneş doğmadan okula gitmeyi sever ki?
Güneş bile ne oluyor böyle diye kendini sorguya çeker, bizim bu saatte okula gittiğimiz görse.

Oflayarak kalkıyorum yataktan. Klasik el yüz rutinlerimi hallettikten sonra çantamı da alıp kahvaltı yapma gereği duymadan çıkıyorum evden.

Arabaya doğru yürürken telefonuma bakıyorum. Mesajıma bir cevap yok, görüldü de yok.

Son görülmesi dün öğlen.

Hiç girmemiş, mesajımı görmemiş bile. Okula gitmediği için bu saatte kalkmayacak tabii ki, uyuyordur uyanınca görür diye düşünüyorum. Umarım öyle olur.

Arabayı park edip sınıfıma doğru gidiyorum, o kadar çok boşladım ki okulu, dersleri, kendimi sadece Hadiseye adadım.

Aşk değil, ama öyle sıradan bir şey de değil. Ne olduğunu bilmiyorum, beni öpmesi hiç aklımdan çıkmıyor, dokunmak istiyorum ama dokunmaya da kıyamıyorum.

Benimle dalga geçerken o kadar tatlı oluyor ki, öpmek kokusunu içime çekmek, o güneş sarısı saçlarını okşamak istiyorum.

Hayalimi cama bakarak devam ettirirken telefonuma mesaj geliyor.

Bu saatte? Sabahın 6'sında kim olabilir ki diye düşünüyorum.

Ekran kilidini açıp "Hadise" ismini görmekle birlikte karnıma bir sancı giriyor.

Ulan Murat, bir mesajdan heyecanlanmak ne demek ya?

"Murat acil buluşmamız lazım, çabuk cevap ver."

Mal mal telefona bakarken acaba başına bir şey mi geldi diye düşünüyorum.

O sırada bir bildirim daha geliyor.

"Salak salak görüldü atıp heyecanlanmak yerine cevap verir misin?"

Oha diyorum kendi kendime. Nereden bildi heyecanlandığımı?

Kendime gelmeye çalışırken telefonum çalıyor.

Evet arayan o.

"E-efendim"

"Murat sen Mecnun musun? Acil diyorum ne diye iki saat cevap vermiyorsun"

Mecnun? Ben? Cevap vermek?

Salaksın Murat salaksın.

"Şey ben rüya mı diye kendimi yokluyordum"

Kendimi yokluyordum ne ya? Offf içine ettin Murat aferin.

Hafifçe Hadise'nin güldüğünü duyuyorum. Güldü mü o şimdi? Bana mı güldü?

"Murat yaralıyım, senin salak saçma ergence heyecanlanmalarına ayıracak vaktim yok,attığım konuma gel gelemeyeceksen başka birilerini arayacağım çabuk ol kan kaybediyorum."

Ne? Yaralı mıydı? Kan mı?

"T-amam sen at ben hemen uçuyorum, yani şey uçmuyorum, geliyorum."

Telefonun kapanma sesiyle birlikte kendime gelirken Hadise'nin bana ergen demesi moralimi bozuyor.

Benden küçük ama bana ergen diyor. Garip.

Hızlıca sınıftan çıkıp arabaya biniyorum, attığı konuma bakıyorum ama neredeyse 1 saat uzaklıkta.

Nasıl yetişeceğim, birde üstüne üstlük yaralıyım, kan kaybediyorum demişti. Kim ne yapmıştı ki? Şaka mıydı gerçek miydi?

YASAK AŞIKLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin