Bölüm 34 - Adsız

27.4K 2K 3.8K
                                    

Not: Bölümü neden bu kadar geç attım? Aşağıdaki şiiri geometrik bir şekilde dizelere ayırabilmek için elbette!
İyi okumalar efenim. :)

Kimin yetimisin sen,kimi bekliyorsun durduğun yerde?Saçlarında şimşek parçaları, dilinde kırağı,Sağır bir günün sonunda yıldızsız mavi bir gece,Sarıyor seni, artık tutunacak kimsen kalmadı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kimin yetimisin sen,
kimi bekliyorsun durduğun yerde?
Saçlarında şimşek parçaları, dilinde kırağı,
Sağır bir günün sonunda yıldızsız mavi bir gece,
Sarıyor seni, artık tutunacak kimsen kalmadı.

Bana kazdıkları çukuru, ördükleri duvarı,
Ve bunlardan payına düşeni söyle.
Ne kadarı kaldı babandan,
Sen ne ekledin üstüne?
Bütün ölümleri gör,
Birini sakla,
kendine.

-Metin Altıok, Rüzgarın Yırtık Yeri

-*-

ARAS
sene 2001

Pazar yeri her zamankinden daha kalabalık görünüyordu. Erzurum'da nadiren yüzünü gösteren güneşle birlikte köylüler sokaklara dökülmüş, kadınlar şehirden gelen elbiselere bakmak üzere pazara akın etmişti. Tepe bayır gezmekten bıkmış çocuklar bile köydeydi o gün. Anneleri pazardan alışveriş yaparken gruplar halinde çevredeki ağaçların arasında oyun oynuyorlardı.

Pazar yerinin girişindeki taşlarda oturan yedi-sekiz yaşlarında bir grup çocuk ise oyun oynamak yerine pazardan aldıkları pamuk helvaları yemekle meşguldü. İçlerinden kısa boylu, tıknaz bir ufaklık kağıt helvasını bitirdikten sonra diğerlerine döndü heyecanla. Yeni öğrendiği bir haberi arkadaşlarına duyuracaktı.

"Aşağı köydeki kaybolan oğlana ne olmuş, biliyor musunuz?"

"Aras Nehri'ne düşmüş diyorlar." diyerek cevap verdi esmer bir çocuk. "Annem söyledi bana. Nehre gitmeyin sakın, siz de boğulursunuz dedi."

"Annen seni korkutmamak için öyle demiş akıllım." dedi tıknaz çocuk. "O oğlanı Sanatçı götürmüş, babamlar konuşurken duydum ben."

Duydukları isim çocukların birbirlerine korkuyla bakmalarına sebep olmuştu. Yöredeki sayısız efsaneden birinin kahramanıydı bu. Bir çoğu sanatın ne olduğunu bile bilmeden Sanatçı ismiyle tanışmıştı ve tıpkı diğer efsaneler gibi buna da gerçekliğini sorgulama gereği duymaksızın inanıyorlardı. Yükselti arttıkça köylülerin yalnızca şehirle olan fiziksel bağları kopmamıştı, zihinleri de şehirden yalıtılmış bir efsaneler kültürüyle bezenmiş durumdaydı.

"Götürmüşse ne olacak?" dedi çocuklardan biri cesur görünmeye çalışarak. "Sanatçı devletin adamı diyorlar..."

"Eskidenmiş o." diyerek atıldı biri. Diğerleri de başlarıyla onayladılar. "Eskiden teşkilatçıymış Sanatçı. Ama teşkilattan kovulunca kötü adamların hizmetine girmiş."

Düşmüş Melekler SenfonisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin