6.bölüm

1.8K 167 32
                                    

Kerem aramızdan ayrılalı tam 3 ay olmuştu. Melek ve ailesi bu eksikliği ne kadar kapatamasalarda kabullenmek zorundaydılar. Hayat buydu zaten bazı şeyler unutulmaz alışılırdı sadece ve bu alışma süreci o kadar zor ve acıdır ki mutlaka derin bir iz bırakır.

Melek ve benim sınavıma 1 hafta kalmıştı ve sınav yerlerimiz belli olmuştu. Melek'in sınav yeri bizim mahalledeki ilkokula çıktı benimki de keremin okuduğu meslek lisesine çıkmıştı.

Hayallerime bir kaç adım kalmıştı artık. Kendimi tıp fakültesinde hayal ediyordum sürekli. Gerçekten olurdu değilmi? Benden iyi bir cerrah olurdu değil mi? Bunu o kadar çok istiyorum ki inşallah olur.

Odamda son tekrarlarımı yapıyordum  artık ve çokta heyecanlıydım. Mutfağa gidip bir bardak çay aldım ve tekrar odama geçtim biraz müzik dinlemek istedim ve masamdaki babamın karne hediyesi aldığı radyomu açtım ve ilk çıkan türkü eşliğinde çayımı içtim ve pencereden görünen Urfa evlerini seyrettim yanan ışıklara baktım, kim bilir neler oluyor o ışıklar altında ne yüzler gülüyor ne gözler ağlıyor kim bilir. Aklıma gelen bir fikirle kalkıp elime bir kağıt kalem aldım ve bir mektup yazdım geleceğe..

" Selamünaleyküm gelecekteki ben. Sana üniversite sınavına girmeden 1 hafta öncesinden yazıyorum bu mektubu. Şuan neredesin, nasılsın bilmiyorum hayallerinin hangi basamağındasın, başarının hangi aşamasındasın bilmiyorum ama eminim ki en yüksek ve en hayırlı kısmındasın bundan eminim. Çünkü sen kaderine razı olan, kendinin olanın en mükemmeli olduğunu düşünen bir insansın. Nerdeysen ve kiminleysen çok mutlu ol. Unutma mutluluk parayla satın alınmaz, zamanla eskimez, kimseye ait değildir. Çünkü mutlu olmayı öğrenen insani hiç bir şey yıldıramaz. Bunları yazarken 18 yaşındayım ve bu mektubu Allah izin verirse 28 yaşında, yani 10 yıl sonra okumanı istiyorum. Şuan bunları okurken belki çok çocukça bulup kendine güleceksin ama olsun bu senin 18 yaşındı. Hayatın, ahiretinin kurtarıcısı olsun inşallah. Allaha emanet ol..."

Kağıdı katlayıp üzerine yazıldığı tarihi ve okunması gereken tarihi yazdım. Özel eşyalarımın olduğu çekmeceye saklayıp yarım kalan çayımı da içtim. Radyoyu kapatmak için elimi uzattım ama çıkan annem şarkısı beni durdurdu elimi istemsizce indirip yere oturdum ve dinlemeye başladım.

#Benimm annemmm güzelll annemmm beni all kollarınaaa...
Kucağındaaa uyuttt beniii ninniler söylee banaaa..

Sırtımı duvara verip ellerimi dizimde birleştirdim. Gözümden düşen yaşları elimle siliyor bir yandan da şarkıya eşlik ediyordum. Annem olsaydı da bu heyecanımı onunla paylaşsaydım, gidip kucağına yatıp ondan güzel sözler duysaydım ve hayallerimi ona anlatsaydım.

Çocukluğumdan beri bunu her dinlediğim de ağlardım ve kendimi çok şanssız hissederdim annemi hatırlayamamak hatta tanıyamamak çok acı verirdi bana. Tüm çocukları güzel elbiseleri, güzel oyuncakları var diye kıskanmadım hiç. Anneleri olması zaten yeterince ulaşılmaz gelirdi bana. Bir gün sadece bir günümü annemle geçirmek için neler vermezdim ki. Hatta sadece sesini duymak bir kere olsun telefonla bile konuşmak için nelerden vazgeçerdim. Hep dua ediyorum inşallah cennette komşu oluruz ANNECİĞİM.

İçeriden gelen çığlık sesiyle ayağa kalktım hemen radyoyu kapatıp içeri koştum. Odada oturan Fatma'nın sancısı tutmuş avazı çıktığı kadar bağırıyordu. Sağa sola koşturup ne yapacağımı şaşırdım. Hemen babamı aramak için Fatma'nın telefonunu aldım elime

-Fatma sakin ol. Babamı arıyorum şimdi

-Baban bir arkadaşıyla Kilis'e gittiler bir iş için geç gelir.

AŞK-I ÇAĞRI Onde histórias criam vida. Descubra agora