13.Bölüm

1.4K 135 41
                                    

Sonunda gelmiştim o büyüleyici şehire. Otobüsten inip etrafa bir göz gezdirdim ve nedense içimi büyük bir heyecan sarmıştı. Bagajdan bavullarımı alıp kenarlarda duran banklardan birine oturdum. Babamın burda tanıştığı bir taksicinin kartı vardı çantamda onu arayıp beni yurda bırakmasını söyleyecektim,babamla böyle konuşmuştuk çünkü. Elimi kol çantama atıp kartı aramaya başladım, çantamın içinde bir kutu elime çarptı, böyle bir kutum olduğunu hatırlayamadım ve kutuyu çıkarıp baktım.

Kutunun üzerinde küçük bir zarf yapıştırılmış ve belli ki içinde bir not vardı. Önce kutuyu açıp bakmayı tercih ettim, kutunun içerisinde altın bir kolye vardı. Çok şaşırmıştım ve kolyeyi gördükten sonra notu açıp okumaya cesaret edememiştim. Çok pahalı bir kolyeye benziyordu en az 5 bin TL değerindedir ve ben böyle pahalı bir şeyi bana kimin hediye edebileceği hakkında hiç bir fikrim yoktu. Sadece aklıma bir kişi geliyordu ama onunda bu kadarına cesaret edeceğini düşünmüyordum. Ellerim titreyerek zarfı açtım ve içindeki notu okumaya başladım

"Sümeyye, sana olan sevgimi pek ifade edememiş olabilirim, hatta bu yüzden belki de beni hiç sevmiyorsun ama inan ben senin tırnağına taş değsin istemem, hep başarılı ve mutlu ol. Geçenlerde duymuştum tüm üniversite öğrencileri için bir bilgisayar gerekiyormuş. Ben gidip alamadım ama umarım bu kolyenin değeri yeterli olur. Benden sana ufak bir hediye olsun umarım mutlu olmuşsundur, Allaha emanet ol. "

Sevgiler...
Yusuf'un annesi Fatma.

Bu okuduklarım karşısın da şok olmuştum adeta. Benim gitmem için elinden geleni yapan Fatma şimdi bana böyle değerli bir hediye mi vermişti. İnanmak o kadar güç geliyordu ki anlatamam. Belli ki onun da içi çok zarif ve nazik imiş ama nedense hep dışarıya farklı yansıtmış. Babam ve Yusuftan başkasını sevdiğini ve sevebileceğini hiç düşünmemiştim. Hele bir de beni seviyor olması beni çok şaşırtmıştı. Kolyeye tekrar baktığımda bu kolyenin, babamın Fatma'ya mehir olarak verdiği kolye olduğunu hatırladım ve bir kez daha etkilendim. Bu kolyeyi takmaya bile kıyamazdı Fatma, nasıl olurda bana verirdi bunu, gerçekten aklım almıyordu. Ben babamdan gizli bir iş yapsam hemen babama söylerdi ve kötü niyetle yaptığını düşünürdüm hep. Oysa ki beni korumakmış asıl amacı anladığım kadarıyla. Fatma umarım sana karşı çok kötü olmamışımdır diyerek ağlamaya başladım. Zaten yeni susmuş sayılırdım pekte zorlanmadım.

Elbette bu kolyeyi bozdurmayacağım. Kendim para biriktirir, hatta çalışır alırım bilgisayarımı bir şekilde ama asla bu kolyeyi bozduramazdım ve ben bu kolyeyi Fatmaya geri verecektim. Bu duygusal anı yaşadıktan sonra aklıma asıl yapmam gereken geldi ve elimi tekrar çantaya atıp taksinin kartını buldum, arayıp adresi verdikten sonra düşünceli bir beklemeye geçmiştim. Çok garip hissediyordum kendimi, tüm işimi kendim görmek hatta şu taksiyi çağırmak bile çok ilginç geliyordu, hiç alışık değildim böyle şeylere.

Taksi gelir gelmez hemen tanımıştı beni. Gerçi her halimden belliydi buranın yabancısı ve bir öğrenci olduğum. Taksici bavullarımı bagaja yerleştirip benim tarifimin üzerine hareket etmeye başlamıştı. Bende ezbere verdiğim tariften dolayı doğru yolda olup olmadığımızı anlayamıyordum ama babamın tembihi üzerine korktuğumu belli etmiyordum. Yurdun Kapısına geldiğimiz de içim rahatlamıştı. Şimdiden korkmaya başlamıştım bu şehirden. Nasıl alışacaktım bakalım. Bavulları yere bırakan taksiciye borcumu ödeyip yurdun girişine doğru yürümeye başladım. Üst üste koyduğum bavulları taşımak pek kolay olmasada sonunda güvenlikten kendimi tanıtıp geçmiştim ve asansöre gelmeyi başarmıştım. Asansörle 1.kata çıkıp görevliye geldiğimi bildirdim, bana imza attırıp bir kart verdi ve artık bu kartla giriş yapabileceğimi söyledi. Sonra beni 3.kattaki odama çıkardı ve odayı tanıttı. 3 kişilik odadan henüz benim dışımda kimse gelmemişti. Diğer arkadaşlar gelmeden bir an önce yerleşmeye başlasam çok iyi olacaktı.

AŞK-I ÇAĞRI Donde viven las historias. Descúbrelo ahora