6| Kan, Katran, Yonca

3.5K 233 118
                                    

Selamun aleyküm

🍀

Nefret insanın kalbini karartırdı. O karanlıktaki kalbin aynası olan gözlerdi. Karşımdaki kadınların bakışları saniye saniye karardı. Duha olduğunu düşündüğüm genç kadın ileri atıldı.

"Sen ne yüzle geldin buraya?" Yüksek sesi avluya doldu ama duruşumu bozmadım. Anneme çok benziyordu. Duruşu bile onu andırıyordu sanki.

"Kahpenin dölü. Utanmamış kalkıp buraya kadar gelmiş." Suratımı buruşturup konuşan yaşlı kadına baktım. Elektrik mavisi gözlerin sahibi karşıma dikildi.

"Defol git evimden! Çabuk!" Ses etmedim. Kimi, kimin evinden kovuyordu? Ellerim iki yanımda ifadesiz bir suratla yüzüne bakıyordum. Çehresi dalgalandı. Ellerini kaldırıp omuzlarımdan ittirdi.

"Duymuyor musun beni? Defol git diyorum sana. Berzan Şiyar'ın kızıyım, diyorsun birde. Utanmaz!" Nefretini kussun istiyordum. Benden tepki alamayınca elini kaldırdı. Onu durdurabilirdim, yapmadım. Yüzümün ortasına sert denebilecek bir tokat indi.

"Allah'ın belası. Neden geldin ha?" Omuzlarımdan ittirdi. "Annen olacak o hain yüzünden annem öldü benim. Neden geldin?" Bir tokat daha. Dişlerimi sıktım öfkeyle. Kimse ne bir şey söylüyor ne de engel oluyordu.

"Ben kundaktaydım daha. Kundakta!" Yutkundum. Bir tokat daha. "Allah belanızı versin." Mümin, Mümine buğz eder miydi? O etti. Defalarca hem de. Ağza alınmayacak küfürler döküldü dilinden, gözleri karardı. Az önce annesinin mezarından dönmüştü. Üzerinde onun toprağı vardı.

"Beni büyütmeden öldü annem!" Bağırdıkça bağırdı. Şiddeti arttı. Engel olmadım. Aptalcaydı belki. Ben de aptaldım zaten. Onun kalbinin bu kadar kararacağını tahmin edemeyen bir aptal.

Ona yıllar yılı doz arttırılarak kin ve nefret enjekte edilmişti ve ben kurbanıydım.

Beni ittirdiğinde feraceme takılıp düştüm. Düşene bir daha vurulur muydu? O vurdu. O vurdu ben engel olmadım. Kin kustu. Kan kusturacaktı. Ağzından sözler çıkarken bana vurmaya başladı. Kimse neden ses çıkarmıyordu? Vicdanları susmuş muydu?

Karnıma bir tekme daha yedim. Ardı arkası kesilmeyen tekmeler arttıkça boğazıma kan doluyor, ağzımdan taşıp çeneme, yere damlıyordu. Kan kusuyordum, kan! Kollarımla karnımı ve kalbimi korumaya çabalıyor yüzüme gelecek herhangi bir darbeye karşın tetikte bekliyordum.

"Öldürmek istiyorum seni!" Bunu kaçıncı kez söylemişti bilmiyorum. Defalarca söylemiş, söyledikçe bilenmiş ve şiddetini arttırmıştı.

"Nefret ediyorum, senden de annende nefret ediyorum! Duydun mu beni?" Kaburgama bir tekme daha. Kıvrandım ama yalvarmadım. Boğazımdan boğuk bir inleme çıktı. Kirpiklerimi ıslatan sıvı gözyaşı değildi.

"Ne oluyor lan burada?" Avluya sert ve gür bir erkek sesi doldu. Kulağımın dayandığı betonda koşan adım sesleri yankı yaptı. Öksürdüm. Öksürdükçe boğazım sızladı. Öksürdükçe kan küstüm. Bir tek benim gürültülü öksürüklerim duyuluyordu ya da bana öyle geliyordu. Yüzüm gözüm kan içindeydi. Tekmeler kesildi. Bir süre öylece öksürdüm. Kimse elini uzatmadı. Kimse bir damla su vermedi.

"Bırak abi! Öldüreceğim onu! Utanmamış bir de annemin öldüğü gün çıkıp gelmiş." Ellerimi yere bastırdım. Soğuk mermer avuç içlerime battı. Doğrulmaya çabaladım. Dizlerimin üzerinde doğrulduğumda kalktığım yer kan içindeydi. Yüzümden damlayan kan yerde iz bıraktı kağıda dökülmüş mürekkep gibi..

Ayaklarımın üzerinde doğruldum. Bir sarhoş gibi olduğum yerde salındım. Gözlerimi karşımda bana kinle bakan gözlere çevirdim. Elektrik mavisi gözler canımı almaya gelmiş Azrail gibiydi. Azrail bile bazı insanlara merhametle gelirdi değil mi? Burnumdan sızan kanı elimin tersiyle sildim. Burun direğim sızladı. Öfkeden gözbebekleri kızarmıştı.

MecruhHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin