25: Kanatları Yanan Serçe

3K 235 296
                                    

Selamun aleyküm.

🍀

Bölüm şarkıları:
~Ender Balkır/ Bir kızıl goncaya benzer
~Emircan İğrek/ Nalan (Bu şarkıya bitiyorum, düşüyorum)

🍀

Ocak, 1988

Kış o sene çok çetin gelmişti. Ülkenin içler acısını durumunun yanında bir de soğuk hava herkesi perişan etmişti. Buna rağmen Şiyar konağı, her şeye rağmen, dik duran kadın ve erkekleriyle çetin bir mücadele veriyordu.

Zekeriyya Bey bir senede iki düğün etmenin mutluluğunu yaşıyordu. Fakat bu mutluluk kısa sürdü.

Aralığın ilk haftasıydı. Nalan huzurlu ve mutlu geçen günlerin ardından ahırda sıkışıp kalmış Alaz'ın derdiyle dertlenmeye başlamıştı. Bir o yana bir yana dönüp dolaşıyor perdeyi aralayıp dinmek bilmeyen ayaza bakıyordu.

"Yedin bitirdin kendi ala gözlüm. Otur hele." Nalan açık, örgülerle süslenmiş saçlarını havalandırarak kocasının yamacına çöktü.

"Zemheri erkenden çaldı kapıyı erim.." dedi tatlı bir tonla. Gözleri kocasının tatlı kahvelerinde geziniyordu. Üzeyr onun kendisiyle böyle konuşmasını ve cilvelenmesini çok seviyordu.

"Koynumda hiçbir soğuk ilişemez sana." dedi Üzeyr. Onu göğsüne çekip anlına bir öpücük kondurarak iç çekti. Amcasının yanında karısının adıyla bile seslenemezken tüm sevgisi, aşkı, özlemi evlerine, mahremlerine kalıyordu.

"Bilirim elbet..."dedi Nalan, Üzeyr'in gönlünü aydınlatan bir tebessümle kendisine bakarak.
" İzin verde bir bakayım Alaz'a..." Üzeyr öfkeli bir iç çektiğinde Nalan ellerini onun göğsüne yasladı.
"Kızma hemen."

"Sen laftan anlamaz oldun kadın. Ya kayıp bir yerini incitirsen. Ya zature olursan. Hiç düşünmez misin?" Nalan gözlerini açarak ona baktı.

"Alaz benim evladım gibi. Bir bakam durumu ne. İçim rahat etmez kocam. Gözümle görsem söz daha gidem demem." Üzeyr'i ikna etmek biraz uzun sürsede sonunda Nalan zaferine ulaştı. Üzeyr onu sıkı sıkı giydirip dışarı çıkarttı.

"Berxamın(Kuzum) bak hele bir şeyi var mı?" Nalan, Üzeyr'in hitabıyla kızardı. Kafasını çevirip etrafa baktı korkuyla. Birinin duyması demek, günlerce utançtan kızarmak demekti. Keçeden yapılmış şalı iyice omuzlarına sardı. Ahıra girerek atları sırayla gezdi. Sıra Alaz'a geldi. Tamda tahmin ettiği gibiydi. Hareket etmemek onu iyice yıpratmıştı.

...

Emine duyduğu kişneme sesiyle cama koştu. Bu soğukta hangi deli ata binmiş olabilirdi ki? Nalan. Ah Nalan. Alaz'ın üzerindeydi ve Alaz günler sonra özgür olmanın verdiği hayvani hisle çıldırmış olmalıydı. Emine'nin gözleri karardı. Alaz son hızla koşuyordu. Gebe olmayı aldırmadı. Kocası evde olmadığı için daha rahat hareket ederek üzerini giyindiği gibi dışarı attı kendini.

Atın üzerine binip ardına düştü Alaz'ın. Buz tutmuş tarlanın sonunda beyaz karların arasında simsiyah bir demir gibi dikiliyordu Alaz. Emine korkuyla etrafı kolaçan etti. Nalan yoktu. Altındaki at daha hızlı koşturmaya başladı. Alaz'ın yanında durduğunda Emine atladı alttan. Şal sardığı karnı sızladı, kasıklarına bir sancı vurdu fakat umursamadı. Kara bata çıka yürümeye başladı. Çok değil birkaç dakika sonra göçüğü gördü. Yarım metreden çok daha kısa göçükte sırt üstü uzanıyordu kardeş bildiği dostu.

"Nalan!" Emine göçüğe atlayıp arkadaşını sarstı. "Nalan. Kalk kardaşım." Birkaç sarılmadan sonra Nalan gözlerini araladı. "Emine'm." Emine derin bir nefes aldı. Nalan acıyla inlemeye başladı. Bileğini ve belini incitmişti. Emine onu taşıdı. Göçükten çıkardı önce. Sonra zorlanarak atının üzerine bindirdi. Takati kalmamıştı. Her an yere yığılacak gibi hissediyordu kendini.

MecruhHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin