Bölüm 2 : Beyaz Yılan

38.5K 2.7K 3.1K
                                    


İyi okumalar :)

-

Kesintisiz yarım saattir, parmaklarım klavyenin üzerinde, öylece diz üstü bilgisayarımın ekranına bakıyordum.

Lanet olası ilham perilerim uyku ilacı mı içmişti?

Sıkıntıyla oflayıp koltuğumda geriye yaslandım. Bakışlarım bir süre ilham almak istiyor gibi penceremin dışında dolaştı. Sokak sisle kaplanmıştı ve soğuk bir kış akşamıydı. Sokak lambasının ışığı, karanlığı dağıtmak için son gücüyle yanıyordu.

Tıpkı rüyamda olduğu gibi; ışık, sis ve soğuk bir aradaydı.

Falcon Sarpedon.

Blake Nightingale.

Bu iki isim hep zihnimin gerisinde bekliyordu ve yeni bir kurgu oluşturmak için kaşınan parmaklarım artık o isimleri kaleme almam gerektiğini belli ediyordu. Dün gece gördüğüm rüyanın da etkisiyle bilgisayarın başına oturdum ama yine bir çıkmazın içine düşmüştüm.

Tekrar onların özelliklerini tasarlayıp yazdığım kâğıda baktım ve emin olduğum özelliklerinin yanına tik koydum.

Karakterler:

1: Falcon Sarpedon

Yakışıklı. (Tik)

Çekici. (Tik)

Kahraman (Tik)

Korkusuz (Tik)

Yenilmez .

Son maddeyi karaladım. Herkesin bir zayıf noktası vardı.

2. Kız karakter. (Henüz isim bulunamadı.)

Henüz bir özelliği de yok.

Ah, Tanrım bu kızın özelliklerini bir türlü tasarlayamıyordum!

Kalemimi dudağıma vurarak elimdeki kâğıdı incelemeye aldım. Elimde bu kadar bilgiyle ne yazacaktım ben? Daha baş kız karakterin ismini bile bulamamıştım.

Blake Nightingale'in özellikleri ise korkunçtu. O yüzden onu tasarlamayı en sona bırakmıştım.

O sırada kapı çalınca girdiğim derin buhrandan çıkıp kapıya doğru terliklerimi sürüye sürüye yürüdüm. Üzerimde bana iki kat büyük pijamalarımdan biri vardı. Annemin pijamalarını giymeyi seviyordum.

Hayır, ailemle yaşamıyorum. Yirmi iki yaşındaydım ve ailemden ayrılalı çok uzun zaman olmuştu. Ailem dediğim, çekirdek aile olarak sadece annem ve ben vardık. Babam kanserden öldüğünde on yaşındaydım. O günden sonrası tıpkı bir kâbus gibiydi.

Yalnız kaldığımız için bizim gibi Boston'da oturan teyzemlerin yan dairesine taşınmıştık. Ailenin geri kalanı teyzem, kocası ve onların ahmak üç çocuğundan oluşuyordu. Onlarla komşu olduğumuz için sürekli iç içeydik, fakat ahmak erkek kuzenlerim büyüdükçe daha da ahmaklaşmışlardı. Sürekli bana büyüklük taslıyorlar, paramı çalıyorlar ve kitap yazmama engel oluyorlardı.

Daha fazla onlarla yaşayamayacağıma emin olunca, üniversite okumak için tek başıma New York'a gelmiştim. İlk üç sene yurtta kalsam da bu son sene işler değişmişti. Okulun kapanmasına üç ay kalmışken, birinci sınıf olan yurt arkadaşlarımın gürültüleri yüzünden patlama noktasına gelmiştim. Yazmama engel oluyorlardı ve bu da ailemin yanına dönmeden önce geçireceğim son sessiz aylarımın da heba olacağı anlamına geliyordu.

ZAMANSIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin