33~ Gidecek misin?

13.7K 1.7K 902
                                    

Lütfen beğenip yorum yapmayı unutmayın. İyi okumalar!

Bölüm şarkısı: Odd Eye- Dreamcatcher

33. Bölüm

Duvarın olduğu yere döndüğümüzde gözlerim direk Soobin'i aradı. Soobin gözlerime çarptığında yüzüme bir gülümseme yerleştiği sırada tam karşısında duran Man Deok ile yüzümdeki gülümseme silindi. Adımlarım duraksarken Jungkook da benim gibi durdu. Soobin'in yanında Jimin olsa bile Man Deok ile onu aynı karede görmek o kadar korkunçtu ki hızla biraz ilerimde duran Soobin'in yanına koştum. Jungkook'un arkamdan adımı seslendiğini duyduğumda aklıma vurulduğum gün geldi fakat bu sefer Jungkook'a dönmedim. Ölecek olmak dahi umurumda değildi. Man Deok Soobin'e yaklaşamazdı.

Yanlarına ulaştığım gibi Soobin'i kucağıma aldığımda Soobin korkup hızla kollarımdan kurtulmaya çalışsa da daha beni görmediği halde hareketleri duraksadı. Kokumdan tanıdığından eminken Soobin'i kalçasının altından tutup kafasına bastırdım ve yüzünü Man Deok'un bakış açısından çıkardım. Soobin ile konuşmak için eğilen Man Deok ağır ağır doğrulduğunda benim sinirli bakışlarımla karşı karşıya geldi. Gevşek bir gülüş belirdi yüzünde.

" Bir daha," dedim sinirli bir nefes alarak. O sırada yanıma gelen Jungkook sessizce yanımda durdu. " Sakın ama sakın çocuğuma yakınlaşmaya cüret etme." Man Deok gevşek sırıtışını genişletti.

" O benim torunum." Gözlerim sinirle açılırken Soobin'i saran kollarımı sıkılaştırdım. Sinirden tekrar Man Deok'u öldürmek hakkında düşünmeye başlamıştım bile.

" O benim çocuğum ve o sadece benim babamın torunu." Yan tarafımdaki Jungkook'un sertçe yutkunduğunu duysam da duraksamadım. " Sen onun hiçbir şeyi değilsin ve olmayacaksın da. Bu da Soobin'i son görüşün zaten. Bir daha asla Soobin'i göremezsin." Sinirden farkında olmadan kollarımı biraz daha sıkılaştırdığım sırada Soobin'den bir inleme duydum. Etrafımdaki herkes gözümde silinirken hızla Soobin'i saran kollarımı bollaştırıp göz göze gelmemizi sağladım. Canını yakmış olmalıyım ki gözleri dolmuştu. Yüzüm üzüntüyle buruşurken Jungkook'la olduğum zaman hariç asla ağlamamış olmasam bile hızla gözlerim doldu.

" Özür dilerim bebeğim," dedim titreyen sesimle. Bize bakan Man Deok'u gördüğümde onunla konuşmamın bitmediğini anlayıp Jungkook'a döndüm. " Soobin'i babamın yanına götürebilir misin?" Tam yanımızda Jimin bulunuyordu. Buna rağmen bunu Jungkook'a söylemiş olmam Jungkook'ta büyük bir şaşkınlık oluşturmuştu. Düşünmeden kurduğum bir cümleydi. Gerçi Soobin'i güvenmeseydim kesinlikle Jungkook'a bırakmazdım. Tek umudum da Jungkook'un bu güvenimi kırmaması üzerineydi.

" Tamam," dedi Jungkook üzerindeki şaşkınlığı atlatmaya çalışarak. Kollarını bana doğru uzattığında Soobin'in yanağına ufak bir öpücük kondurup Jungkook'a doğru uzattım. Soobin sessizce Jungkook'un onu kucaklamasına izin verdiğinde Jungkook kucağındaki Soobin'e dudaklarını sertçe birbirine bastırarak baktı. Bu görüntünün sonradan keyfini çıkaracağımı aklıma not ettim çünkü kesinlikle uğruna ağlayabileceğim bir tabloydu.

Jungkook yanımızdan uzaklaşmaya başladığında Jimin de Yoongi'nin yanına gitti. Derin bir nefes verip ciddiyetle Man Deok'a döndüm. Onun yüzünde de büyük bir ciddiyet vardı.

" Bunu bir kez diyeceğim Man Deok," dedim sakin bir ses tonuyla. " Bir daha Soobin'e yaklaştığını görmeyeceğim."

" Ona bir zarar vermem," dedi Man Deok gözlerini kısarak. Sinirle nefes verdim.

" Sana neden inanmam gerekiyor? Sen omegaları öldürmüş ve eziyet etmiş birisin. Beni öldürmesi için Jungkook'la plan yaptın. Benden nefret ediyorsun. Buna rağmen neden senin Soobin'e zarar vermeyeceğine inanayım?" Man Deok alayla güldü.

Poison / VkookWhere stories live. Discover now