Bisiklet - Kod: 3

183 110 210
                                    

BİSİKLET - KOD: 3

Dolabın köşesine koyduğum katlanmış tişörtlerin arasında bordo renk bir tişört çıkartıp kapağını kapadım. Üzerimde sadece pantolonla geçici bir süre Ayata ve bana ait olan odada hazırlanmaya çalışıyordum.

Dolabın karşısındaki aynadan kendime bakarken duşun sesi de kesilmişti. Bir erkeğe göre zayıf denilebilecek bir vücudum vardı. Buna uzun boyum da eklenince sırım tabiri üzerime cuk diye oturuyordu.

Tişörtü üzerime geçirip yatağın üzerindeki mavi sırt çantama yöneldim. İçinden eşyalarımı çıkarıp siyah olana yerleştirdim. Kod hâlâ bendeydi ama onu yanımda taşımayacaktım tabii ki. Kürşat'a vermeyi teklif etmiştim ama kabul etmedi. Özgen, onu çözebileceğimden umutluydu.

Açılan banyo kapısıyla bakışlarımı birkaç saniyeliğine bornozuyla çıkan Ayata'ya çevirdim. Dizlerinin üzerinde biten beyaz bornozundan görünen adeleli tüysüz bacakları kadınların yutkunmasına sebep olacak türdendi.

Çantamın fermuarını kapatıp doğruldum.

" Çabuk hazırlan. " dedim, " Kürşat birazdan biner tepemize. "

Havluyu başına sürterek dolaba doğru adımladı.

" Tamam. " dedi, " Onun çatık kaşlarının muhatabı olmak istemem. "

Kürşat'ı daha birkaç gündür tanıyorduk ama ne kadar sinirli ve kural manyağı bir adam olduğu hakkında hemfikirdik.

Boşalan banyoya girip aynanın karşısında sarı kahverengi karışımı saçlarıma şekil verdim. Kirli sakallarımı elimle sıvazlayarak düzledim. Sakallarım, zayıf yüzüme, çıkık elmacık kemiklerime yakışıyordu. İnce dudaklarım, biraz büyük burnum ve siyah gözlerimle ortalama bir Türk erkeğiydim.

Üzerime bolca parfüm boca edip tekrar odaya döndüm. Ayata'da hazırlanmış, ayakkabılarını giyiniyordu. Siyah dar tişörtü göğüslerini sıkmış, kaslı vücudunu çok rahat sergiliyordu.

Yatağımdan çantamı alıp omzuma taktım ve odadan çıktım. Arkamdan gelen ayak seslerinden oda arkadaşımın da geldiğini anladım.

Profesör'ün yönlendirmesiyle iki kişilik odalara yerleşmiştik. Tektip döşenmiş odalar, bir kişinin elinden çıktığını belli ediyordu. Bu eve, yurtların yan çarı demek yanlış bir tabir olmazdı.

L biçimindeki koridoru dönüp salona geçtim. Kürşat ve Berta çoktan hazırlanmış sessizce sohbet ederek kahve ve sigaralarını içiyorlardı.

" Günaydın. " dedim, İngilizce olarak. Arkamdan gelen Ayata'da aynı şekilde selam verdi.

Bakışları bize döndüğünde Kürşat, sessiz kalırken Berta gülümseyerek cevap verdi.

Kürşat ve Berta'nın kendi evi vardı. Gürbüz tek başına, Alçin ve Ilgın aynı oda da kalıyordu. Telefonumu çıkarıp gelen mesajlara bakarken Alçin, şakıyarak salona geldi.

" Günaydın. " derken bir taraftan da sekercesine yürüyordu.

Kızıl saçlarını tepeden bağlamış, mavi düz bir elbise giymişti. Gülümseyerek onu izlerken Ayata'nın yanına oturdu. Çok geçmeden Ilgın ve Gürbüz de konuşarak geldiler. Neyse ki Gürbüz, bu sefer gözlüğünü takmamıştı. Baskılı sarı bir tişört ve kot pantolan vardı üzerinde. Ilgın, bol bir tişört ve siyah dar bir pantolan giymişti.

Bisiklet - Kod: 7892Where stories live. Discover now