D&W - 25

2K 154 34
                                    

Sabahın ilk ışıkları perdesi aralık pencereden içeriye süzülürken kafasına kadar yorganı çekmiş olan ikili bundan etkilenmemişti.

Çıplak bedenleri sarmaş dolaş, defalarca çalan alarmı dahi duymadan uyumaya devam ediyorlardı. Dün gecenin yorgunluğunu ancak akşama kadar uyurlarsa atacaklarmış gibi bir izlenim vardı ama bir süre sonra Hoseok kıpırdanmaya başlamıştı.

Her hareketinde vücudunun çeşitli noktalarını ele geçiren bir sızı oluyordu ve bu cidden can yakan cinstendi.

Yeni uyanmaya başlayan bedeni, sıcak sıcak hissedemediği o acıları yeni yeni keşfederken yine de inatla doğrulmak adına çabaladı.

Yorganı kafasından usulca itelediğinde karanlığa alışmış olan bedeni, gözlerine ulaşan ışıkla memnuniyetsizce kaçınmaya çalışsa bile elbette ki başarısızdı.

Fazlaca yorgun hissediyordu. Yanında saçları yatağa ve alnına saçılmış mışıl mışıl uyuyan bedene baktı ve tebessüm etti. Elini alnına dökülen tutamlara götürüp usulca tenine yapışmış terli tutamları geriye itelediğinde Taehyung kıpırdanmış ve Hoseok'a dönük olan bedenini duvardan tarafa çevirmişti. Hoseok onun çıplak sırtındaki tırnak izlerinden oluşan ince yaralara ve kızarıklıklara bakıp bakışlarını daha sonra yerdeki pantolonuna indirdi.

Uzanıp pantolonunu yerden almak yaşadığı o acıdan ötürü öylesine zorlayıcı olmuştu ki. Ama en sonunda başarınca cebindeki telefonunu aldı ve pantolonu aldığı yere geri attı.

Tekrar yatağa uzanmadan önce saate bakmıştı. Okul saati çoktan geçmişti ve Hoseok hala uykusuzluktan gözlerinin yanıp sulandığını hissedebiliyordu.

Telefonu yastığın yanına koyup üzerlerini iyice örttü ve duvara dönmüş olan bedene dönüp göğsünü sırtına yasladı ve sımsıkı sarıldı. Taehyung'un sıcak elleri karnında birleşen ellerin üzerine yerleşince Hoseok tekrar uyumadan önce kocaman bir tebessüm sunmuştu.

***

Taehyung öğle vaktini biraz geçen bir saatte gözlerini aralamıştı. Yavaşça doğruldu ve sızlayan sırtına elini geriye atıp dokundu. Pürüzlerle dolu teninde dokunduğu her yer acıyordu. Cidden Hoseok dün canına okumuştu.

Yanında yastığa kollarını sarmış, saçları karışmış ve dudakları aralık uyuyan bedenin yanağına elini yasladı. Ne kadar da güzel ve rüya gibiydi ama... Dün yaşanan her bir an öylesine rüya gibi ve doyumu olmayacak güzellikteydi ki.

Hoseok ile olduğu her an, onun yüzündeki tebessümü, dudaklarından dökülen sözleri, gözlerindeki o masum bakışları gördüğü her an hatta şuan uyurken bile öylesine uzak ama öylesine yakındı ki. Ona sahip olmak... Taehyung'un hayallerini süslerken şimdi gerçekliği ile başını döndürüyordu.

"Hoseok!" fısıldadı uyanması ve artık duş almaları gerektiği düşüncesi ile. Bu esnada çalışma masasının üzerinde ışığı yanıp sönen telefonunu fark etti.

Yavaşça doğruldu ve yataktan çıktıktan sonra Hoseok'un yanağını usulca öptü. "Uyan hadi Hoseok." fısıldayıp çıplak bedenini masaya doğru sürükledi.

Telefonu eline alıp kilidi olmadığı için ekranı yukarıya kaldırdı ve mesajlar kısmına girdi. Mesaj onu asla şaşırtmayan birisindendi.

JungKook : Hyung! Okula neden gelmediniz hyung! (10.48)

JungKook : Hoseok hyung ortalıkta yok, sende yoksun. (10.48)

JungKook : Lütfen bana işi pişiriyor olduğunuzu söyle! (10.49)

Wild & Dope :: VHope - YoonKook ✔Where stories live. Discover now