4

2K 148 4
                                    

Jin - Tonight (dinleyerek okuyun :') )

Jungkook

Kar yağıyordu ve herkes sevgilisi veya arkadaşlarıyla nutlu bir şekilde karla oynuyordu.

Ancak Yoongi hyung somurtmuş yüzüyle duruyor ve beni korkutuyordu.

Çok mu ileri gitmiştim?

"Hyung-"

Dönüp küçük badem gözleriyle baktı. "Bize gidelim."

Biz?

Soğuktan kızarmış burnumun ucuna bakarken sordum. "N-neden?"

Huysuzca omuz silkti. "Senin evin benim evimden uzak."

İlk defa aramız böyleydi. Soğuktu veya sinirli. Ya da ikisi birden.

Adımlarımız aynıydı. Sağ ayak, sol ayak, sağ ayak, sol ayak...

"O ibne sana ne dedi?"

"İbne?"

"Taehyung."

Anlayarak 'haa' sesi çıkardım. "Birine söylersem sonum iyi olmazmış."

"Hiçbir şey yapamaz."

Gay diye mi ibne dedi?

Sinirle mırıldandı. "Onların umursamaz takılmalarından bıktım. Sonra tutuşup benim yakamı bırakmıyorlar." Bana baktı. "Neyse."

Ani gelen bir cesaretle bende ona baktım. Burnu ve yanakları hafif kızarmış, beresi sayesinde kahkülleri gitmiş alnı açılmıştı-

Gülümsemişti ve damakları gözükmüştü.

Utanarak başımı çevirmiştim.

Lütfen benim ol Min Yoongi, sadece benim.

Sonunda evine geldiğimizde zile basmıştı.

Annesini çok seviyordum. Nazik ve kibardı. Yufka yürekliydi. Ancak babası zıttı. Bana bir zararı yoktu ancak şöyle bir baktığımda Yoongi hyungun babasını pek sevmediğini anlayabiliyordum.

Kapıyı açan annesi olmuştu. "Aigoo Jungkookie'miz gelmiş~" Bizi içeri aldı.

Yaşından çok genç gözüküyordu. Siyah saçları, Yoongi hyung gibi badem çekik gözleri ve yine hyungunki gibi minik bir burnu vardı.

Bende onun gibi güler bir yüz takındım.

"Cookie yapıyordum. Tam zamanında geldin."

"Ah hiç gerek yok."

Hyung merdivenlerden çıkmaya başlarken mızmızlandı. "Anne izin verirsen odama gideceğiz. "

Sonunda odasına gelmiştik. Holly'de peşimizden odaya gelmiş ve havlamaya başlamıştı.

"Annem her cookie yaptığında havlamaya başlıyor." Yatağa oturdu. "Ya da her sen geldiğinde."

Gülümseyip bacaklarımın arasında dolanan Holly'i sevdim.

"Otursana."

Kendime gelip yanına oturdum.

Bir süre iki yabancıymışız gibi etrafa bakmıştık.

Boğazını temizleyip garip sessizliği bozdu. "Özür dilerim. Sadece Sara'yı düşünüyordum. Seninle hatta Jimin ile Taehyungla ilgilenmiyordum. Ancak..." bana dönüp cümlesini devam ettirdi. "Hâlâ salak gibi Sara'yı düşünüyorum. "

Yutkunmuştum. "Öyle dememeliydim-"

"Hayır haklısın. Sadece seni çocuk gibi gördüm, saf ve temizdin. Seni saçma şeylere alıştırmamaya çalıştım." Kıkırdadı. "Ne yalan söyleyeyim seni hâlâ çocuk gibi görüyorum. Çok tatlı ve masumsun."

Bana değer veriyor ve sevimli buluyordu.

Omuz silktim. "Y-yine de özür dilerim." Ona dönüp gözlerimizi birleştirdim. "Sara'yı kıskandım. Ancak içten içe ona sinirliydim."

Beni sürekli ilgi isteyen, şımarık bir çocuk olarak görüyor olmalıydı.

Sorarcasına tek kaşını kaldırdı.

Gözlerimi ayaklarıma indirdim. "Bence iyi biri değil."

"Neden böyle düşünüyorsun?"

Odaya annesi girdi.

Please be Mine/Yoonkook ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin