12

1.7K 128 16
                                    

Jungkook

Jimin saçını geriye attı. "Sara sana ne kadar güvenebilirim?"

Sara ciddiyetle konuştu. "Hey cidden önemli gibi?"

"Evet önemli."

Güvenmemiz için gülümsedi. "Bana güvenebilirsin, iyi sır tutarım. Ayrıca biz arkadaşız."

Jimin göz ucuyla bana baktı. "Jungkook'a aşıkmışsın gibi davranabilir misin? Jungkook'un sevdiği kişi seni seviyor ve sana kaldık diyebilirim."

Ben...böyle bir şey demesini beklemiyordum.

"Ah bende cidden önemli bir şey sandım. Tamam sorun değil." Bana baktı. "Ancak senin gay olduğuna şaşırdım."

Jimin kaşını çattı. "Sana güvendiğim için dedim. Bu gereksiz bilgiyi etrafa yaymazsan iyi olur."

Gözünü devirdi. "Hey dostum, şuana kadar senin Taehyung ile çıktığına birine söyledim mi?" İkimize de baktı. "Bana güvenebilirsiniz. Ancak kim olduğunu bilmezsem yardım edemem."

Jimin bana baktığı zaman sessizliğimi bozdum. "Sen söylersen bende söylerim."

Jimin merakla ona baktık. İkimizde Taehyung'u sevdiğini düşünüyorduk.

"Söyleyemem."

Jimin, Sara'yı taklit etti."Hadi ama biz arkadaş değil miyiz?"

Sara iç çekti. "Kendi sınıfımdaki Eunwo'yu seviyorum."

Bu iyi bir şeydi.

Tek kaşını kaldırdı. "Pekâlâ sıra sende."

İstemsizce kızarmıştım. Tereddütle söyledim. "Yoongi hyungu seviyorum."

"Ve Yoongi beni seviyor?"

Başımı olumlu salladım.

"Yardım etmeye çalışacağım, elimden geleni yapacağım."

~♥~

Jimin ile AVM'den çıkmıştık. O Taehyung'un yanına gidedeği için yollarımız ayrılmıştı.

Bende Yoongi hyungun evine gidiyordum. Ona beresini verecektim.

Evine geldiğimde zile bastım. Kapıyı Yoongi hyung açmıştı. "Teşekkür ederim, içeri gelsene."

Kalamazdım. Bugün olmazdı. "Misafirler?"

"Annemler ile bir yere gittiler. Yani sadece ben varım."

"Olsun ben yinede rahatsız etmeyeyim."

"Neden böylesin?"

Gözlerimi ayaklarıma indirmirmiştim. "Nasılmışım?"

Güldü. "Küsmedik ama küsmüş gibiyiz." Çenemden tutup ona bakmamı sağlamıştı. "Özür dilerim bugün beraber takılacaktık ancak Sara..." elini çekti. "İçeri gel hadi. Günümüze devam edelim."

Anlık gelen cesaretle kollarımı ona sarmıştım.

Gülüp beni içeri almış ve kapıyı arkamızdan kapatmıştı. "Şımarık çocuk."

Başımı kaldırıp ona baktım. O ise saçımı geriye atmıştı. "Saçların uzamış."

"Beğenmedin mi?"

"Hayır bu çok..." Yutkunmuştu. "Güzel. Evet güzel."

Başka bir şey diyecek gibiydi.

Ancak yinede dediği şey ile yüzüm yine vücudumdan daha da sıcak olmuştu.

Bir süre öyle bakışmıştık. İnsanlar bir süre bakışınca istemsizce etkilenirdi değil mi?

Şuan dişisini etkilemeye çalışan kuş gibiydim.

Please be Mine/Yoonkook ✔Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang