21

1.5K 116 13
                                    

Jungkook

Omuz silkti. "Sadece şaka yapıyorum."

Bu cidden çok kötü bir şakaydı. Gerçekten öğrendiğini sanmıştım...

Öğretmen geldikten sonra ders başlamıştı.

~♥~

Okul çıkışı Yoongi hyungun evine gidiyorduk.

Anahtarı eline almıştı. "Annemler sanırım teyzemlere gitmiş."

"Yani?"

Kapıyı açıp içeri girdik. "Yanisi yine yalnız olacağız."

Duyduğum şey ile kızarmıştım.

Ayakkabılarını çıkarırken mırıldandı. "Senin geleceğini bildiğinden cookie yapmış."

Gülümsedim. Yoongi hyungun ailesini çok severdim, çok tatlı, kibar ve modern insanlardı. Yani ben bu kadarını görmüştüm.

Odasına gidiyorduk. "Sana rahat kıyafetler vereceğim."

Ona karşı çıktım. "Gerçekten gerek yok hyung. Böyle de rahatım."

Mırıldandı. "Gömlekle mi? Hiç sanmıyorum." Gardrobunun önüne geçmişti.

Hayır, kalbim Yoongi hyungun kıyafetlerini giymemi kaldırmazdı.

Mızmızlanmama rağmen o gardroptan siyah eşofman ve gri  bir sweatshirt çıkarmıştı.

Kıyafetleri elime tutturmuştu. "Bilirsin ben bol giyiniyorum, sana biraz büyük olabilir. Burada giyinebilirsin ben lavaboya gideceğim."

Bir şey dememe izin vermeden beni odada yalnız bırakmıştı.

Hadi ama bu kıyafetler onun gibi kokuyordu! Ne yapacağım!?

Gömleğimin düğmelerini birer birer açarken odayı tekrardan incelemeye başladım. Her geldiğimde böyle yapardım. Sanki ezberlemeye çalışır gibiydim. Göleğimden kurtulduktan sonra pantolonuda çıkardım ve bana verdiği kıyafetleri giydim. Cidden kokusu sinmişti.

Burnumu ferahlatırken bir yandan aklıma evde yalnız olduğumuz gelmişti. Ama buraya ders işlemeye gelmiştim. Başka bir şey yapmayacaktık.

Boy aynasından kendime baktım. Saçlarım karışmış ve hoş bir havası olmuştu. Ve Yoongi hyungun dediği gibi kıyafetleri biraz bol gelmişti. Onun boyu benden uzundu yani gayet normal. (Arkadaşlar burda "Yoongo Jongkook'ton koso, ozon doğol" demeyin çünkü Yoongi eskiden Jungkook'tan uzundu :') )

Kıyafetlerimi katlayıp çantamın içine sıkıştırdım, daha sonra odadan çıkıp hyungun yanına gittim Holly'e mama ve su koyuyordu.

Beni fark etmese onu izlemek isterdim.

Yüksek sandalyeye oturdum.

Beni görünce gülmüştü. "Çok tatlı olmuşsun."

Offladım."Benimle uğraşma. "

"Neyse, giyineceğim." Yanımdan geçerken saçımı karıştırmıştı.

Cidden...

Masadaki cookieler ve atıştırmalar vardı, geldiğimizde yoktu. Demek ki Yoongi hyung bizim için hazırlamıştı.

Hyungun telefonundan gelen bildirim dikkatimi çekmişti.

Minji;
"Müsait olunca ara beni."

Bu kim? Hayır, hayır telefonuna bakmam yanlıştı. Beni yanlış anlayabilirdi.

Hadi ama...bu bizim sınıftaki Minji olmasın. O sürtükten nefret ediyordum. Çıkmadığı erkek kalmamıştı, şimdi sıra Yoongi hyunga mı gelmişti?

Düşüncelerimden ayrılıp Yoongi hyungun geldiğini anlamıştım.

"Neden suratı asık?"

Omuz silktim. "Farkında bile değilim."

Telefonunu alıp yanıma oturdu. Mesajı görmüş olmalıydı, ifadesi değişmemişti. Cevap yazmayıp masaya geri bıraktı. Televizyonu açıp kanalları gezdi. Ben o sırada cookiemi süte bandırmaya başlamıştım. Böylece daha yumuşak oluyordu. Dağılmadan sütten dağılıp yedim.

Merakımdan aklıma geleni söyledim. "Mesaj gelmişti neden cevap vermedin?"

Kanalları gezmeye devam ediyordu. "Baktın mı?"

"Hayır, nasıl bakarım? Bu yanlış."

En sonunda basketbol maçında durmuştu. "Sadece saçmaladım."

Özür dilerim yalan söyledim. Ancak isteyerek bakmamıştım ki!

Cipsi ağzına atmıştı. "Bir kızdı."

"Hmm."

Daha fazla bilgi söyle. Mesela neden numaran onda kayıtlı?

Bu konu hakkında daha fazla konuşmamıştı, ben de ısrar etmemiştim. Ancak içten içe merak ediyordum.

Please be Mine/Yoonkook ✔Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon