ღ 14 ღ

329 29 9
                                    

En az 5 kişi yorum yapabilir mi lütfen?

Sirius ile şöminenin karşısında birbirimize sarılmış sessizce oturuyorduk. Ona beni nasıl bulduğunu sorduğumda haritadan bahsetmişti. Şamarcı söğütten geçmeden önce etrafta birilerinin olup olmadığını kontrol ettiklerinde beni ve Mulciber'ı görmüşler. Diğerleri Sirius olmadan devam ederken o benim yanıma gelmiş. Kendimi bu yüzden de suçlu hissediyordum. Ya Sirius'a ihtiyaçları olduysa?

"Bana anlatacak mısın?" Gözlerimi kapattım. Ondan bir şey sakladığım için kızdığını biliyordum ama tek amacım onu korumaktı. Gerçi elime yüzüme bulaştırmıştım. "Hogsmeade gezisinde Regulus ve diğerlerini takip ettiğimde ona yakalandım." Vücudu kasılırken beni saran kolunu sıkılaştırdı. "Ölebilirdin! Nasıl yaparsın bunu? Nasıl bensiz gidersin?" Göğsüne yatmayı kesip ona baktım. "O an sizi çağıracak vaktim yoktu. Bir şey olmadı. O... Beni biliyor. Kanın devamı için yaşamamı istiyor. Bana... Merope diyor Sirius." Yüzü git gide sert bir ifade alırken elimi tuttu. "Bu sana ne hissettirdi peki?" Omuz silktim. "Damızlık inek gibi." Kırkırdadığında ona bakıp gülümsedim.

İkimizinde gülüşü yavaş yavaş silinirken elimi tutan parmaklarıyla oynamaya başlamıştım. "Madalyonu ona vermemi istedi. Vermezsem... Açık açık söylemese de sana zarar vermekle tehdit etti. Yapmak zorundaydım." Sirius elini saçlarıma atıp beni sakinleştirmeye çalıştı. "Bana söylemeliydin. Bir yol bulurduk." Gözlerim dolarken ona baktım. "Her şeyi mahvettim. Şimdi tehlikedesin ve madalyonu çıkartamıyorum bile. Ayrıca..." Kaşlarını çatarak bana baktığında yutkundum. "Ayrıca ne?" Dediklerim kulağına delilik gibi gelecekti. "O benimle konuşuyor. Fısıltılarını duyabiliyorum. Beni etkiliyor Sirius. Onu ilk taktığımda kendimde değildim. Ya aynı şey tekrar olursa?" Endişeyle bana ve boynumdaki madalyona bir bakış attı. "Sabah Profesör Dumbledore her şeyi öğrenecek. Eminim bu sorunu çözecektir." Başımı hızla iki yana salladım. "Olmaz. Sirius şu an bile kızgındır ben... Hissedebiliyorum. Madalyon yüzünden mi bilmiyorum ama hissediyorum. Seni daha fazla tehlikeye atamayız."

Sirius itiraz edecekken içeriye giren üçlüyle ikimizde ayaklandık. Remus'u kollarının altına girmiş taşıyorlardı. Korkuyla yanlarına gittim. "Yaralandı mı?" Peter gülerek bana baktı. "Hayır. Her zaman baygın düşer." Pekala bu onu ikinci kez bu halde görüşümdü. Sirius hızla cebinden bir parça çikolata çıkardığında merakla ona baktım. Gülümseyerek bana göz kırptı. "Bu ona iyi geliyor." Remus baygın gözlerle çikolataya bakıp eline aldı ve ısırdı. Gülerek onu izledim. "İyi olduğunuza sevindim."

James dağınık saçlarını daha da dağıtırken, ki aralarında bir kaç yaprak vardı, bana baktı. "Ee siz ne yaptınız? Mulciber olayı ne oldu?" Sirius, omzuna elini koyup ona baktığında konuyu hemen değiştirmişlerdi. Bu, olayı sonra konuşuruz demek oluyordu. Yani ben yokken. Sirius'u onlara anlatmaması için ikna edemeyeceğimi biliyordum. Onlardan bir şey saklaması mümkün değildi. Tek isteğim başka kimsenin bilmemesiydi.

Bir süre sonra, Remus ayaklanabilir duruma geldiğinde, hepimiz yatakhaneye gittik. Kızlar bölümüne geçmeden önce Sirius alnımı öpüp bana gülümsemişti. Benim için endişelendiğini ve korktuğunu biliyordum fakat bunu bana yansıtmamak için her şeyi yapıyordu. Sirius Black, bu kadar mükemmel bir sevgili olabileceğini kendi bile tahmin edebilmiş miydi? Sanmıyorum. Her şeyin çok hızlı ilerlediğinin ikimizde farkındaydık fakat şikayetçi olduğumuz söylenemezdi.

Yatağıma uzandığımda derin bir nefes aldım ve gözlerimi kapattım. Huzurlu bir uyku çekmek istiyordum fakat bundan sonra hayatımın hiçbir gecesini kabus görmeden geçiremeyeceğimden habersizdim. İlk acı dolu kabusumu da o gece gördüm. Madalyonu takmaya başladığım gece.

D O R C A SHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin