ღ 16 ღ

503 37 10
                                    

  Hastalığı hala tam atlatamadım. O yüzden önceki bölümler gibi peş peşe yayınlaya şansım olmadı.

Soğuktu. Ama havanın soğuk olmasından memnundum. Vücuduma çarpıp geçen rüzgara gözlerimi kapatıp gülümsedim. Bu bana hayatta olduğumu hissettirmişti. "Dorcas?" Gözlerimi açıp arkama döndüğümde gülümsemeye devam ettim.  "Selam." Regulus yanıma yaklaşırken benim gibi gülümsemeye başlamıştı. Sonunda herzaman ki gibi karşıma oturduğunda bakışlarımı tekrar gökyüzüne çevirdim. Hiç yıldız yoktu. Bu gece gökyüzünün yıldızlarla dolu olmasını çok isterdim.

    "Hava fazla soğuk. Çok ince giyinmişsin." Cevap vermek yerine omuz silktim. Nasıl olsa hasta olmayacaktım. Dumbledore ile görüşeli iki hafta olmuştu. İki haftadır benle tekrar iletişime geçmemişti. Hatta koridorda beni görmezden geldiği bile olmuştu. Cevabımı almıştım. Yapacak bir şey yoktu.

    Bir tane daha mı? Erkekler arasında fazla ünlüsün.

    İki hafta... İki hafta boyunca benimle konuşmasına katlanmak zorunda kaldım. Kabuslarım yüzünden uyuyamaz oldum. Bu asla yaşamak istediğim bir hayat değildi. Asla!

    "Regulus. Senden ne istersem yapar mısın?" Bakışları değişirken oturuşunu dikleştirdi. Cevap vermeye gerek bile duymamıştı. "Diyeceklerim... Başka kimsenin yapmayı kabul etmeyeceği şeyler. Ama yapılmalı. Geriye sadece sen kaldın. Bana yardım et." Dediklerimden hiçbir şey anlamadığını biliyordum. Derin bir nefes alarak gözlerine baktım. "Ben öldükten sonra madalyonu alır mısın?" Göğsü inip kalkmayı bıraktı. Herzaman parlayan gözleri yerini siyah bir boşluğa bıraktı. Kalp atışlarım kulaklarımın uğuldamasına sebep oluyordu.

Saçmalayı kes! Buna izin vereceğimi mi sanıyorsun?

    Ellerimi sinirle kulaklarıma kapattım. "Dayanamıyorum! Dayanamıyorum artık! Onun sesini biraz daha duymaya devam edersem delireceğim! Bana karşı koyma, yalvarırım! Madalyon... Madalyonu ancak böyle çıkartabilirmişiz. Ben ölünce madalyonu Dumbledore'a götür. Regulus... Lütfen." Hızla ayağa kalkarak benden bir kaç adım uzaklaştığında sinirden elleri titremeye başlanmıştı. "Sen... Neyden bahsediyorsun? Ne ölümü?" Artık kendimi tutamayıp ağlamaya başlamıştım. Anlamayacaktı. Anlamıyorlardı. Bu madalyon beni delirtecekti ve onların sevdiği Dorcas'tan geriye hiçbir şey kalmayacaktı!

    Elleriyle kollarımı tutup beni de ayağa kaldırdığında ağlayarak gözlerine baktım. "Yanlış anladığımı söyle. O seni öldürmeye mi çalışacak? Onu mu kast ettin? Eğer öyleyse korkma. Ben... Ben seni korurum. Herkes korur. Ölmeyeceksin tamam mı? Sadece korktun ve kafan karıştı. Sorun yok." Konuşmadan ağlayarak gözlerine bakmaya devam ettiğimde onunda gözleri kızarmaya başlamıştı. Onu kast etmediğimi biliyordu. Kollarımı bırakıp yüzüme bakmaya devam ettiğinde rüzgar daha da şiddetlenmişti.

"Bana bunu yapmayacağını söyle. İntihar ettiğinde o lanet madalyonu almam için benden yardım istemediğini söyle!" Gözyaşlarımı silip ondan bir adım uzaklaştım. "Yapacak mısın? O madalyon başkasının eline geçmeden Dumbledore'a götürülmeli. Senin onun düşüncelerini savunduğunu biliyorum ama... Sana güveniyorum. Ben istediğim için bu madalyonu ona bırakmayacağını biliyorum." Gözyaşı yanağından çenesine doğru akarken tüm nefretiyle boynumdaki madalyona baktı. "Ölmüş olsan bile onun asla bu madalyona kavuşamamasını mı istiyorsun?" Başımı sallayarak onu onayladığımda derin bir nefes alıp gözlerimin içine baktı. "Sana söz veriyorum. O madalyon asla onun olmayacak. Ama söylediğin şeyler... Düzgün düşünemiyorsun Dorcas. Günlerdir sende bir gariplik olduğunu fark etmiştim. Buna çözüm bulacağım. Ama bu çözüm asla senin ölümün olmayacak! Asla!"

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jan 26, 2020 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

D O R C A SWhere stories live. Discover now