Bölüm 20

1.8K 197 13
                                    

"Küçük bir mucize istiyorum. Senin yanımda olduğun ve benim sadece sana ait olduğum bir mucize."
Ahmet Batman

3 gün sonra

Poyraz'la bir evde yaşayan iki küstük. Benim zaten hastalığım geçmediği için yataktan pek çıkmamış bir iki kez şoförümüz ile doktora gitmiştim. O da eminim her yaptığımı Poyraz'a anlatmıştır!
Poyraz ise Zeynep'ten duyduğuma göre Umut'u bulmuş ve yeni bir işe girişmişlerdi. Tefeci adamlardan, Umut'un beni arayışına kadar her şeyi anlatmıştı Zeynep. Poyraz, Umut'u buldursa da o tefeciler bir şekilde onların ellerinden kurtulmuşlardı.
Bu sebeptendir ki Poyraz arada bir telefon konuşmaları yapıp dışarı çıkıyordu. Poyraz'la birlikte mutlu bir şekilde vakit geçirmeyi çok özlemiştim. Son zamanlarda bazı anlarda birbirimize uzun uzun bakmalarımız oluyordu. Sonra gözlerimi yere indirince o da kalkıp bir yerlere gidiyor durmuyordu.
Şimdi yine yoktu. Bugün 2 yıllık önlisans ilahiyatın son sınavları vardı ve okulun bitmesi için hastayken her ne kadar zor da olsa çalışmıştım. Yine şoförü çağırtıp hazırlanmaya başlamıştım.

***

Sınavdan çıktıktan sonra Zeynep'le bir cafede buluşma kararı aldık.
"Eee kardeşim ne zamandır görüşemedik nasıl gidiyor hayat?" demişti karşımdaki sandalyeye otururken.
"Ne yapayım Zeynep son sınavlara girdim bende.."
"Eee okul bitince ne yapacaksın?"
"Bilmiyorum ilk başta özel ders verip Kuran-ı Kerim öğretmek istiyorum. Boş zamanlarımda da belki bir kursa giderim."
"Ne kadar güzel dilerim her şeyin hayırlısı olsun dualarım seninle.." diyip gülümsedi.
"Okul iş onlar  bir yolunu bulur Allah'ın izniyle ama Poyraz kafama çok takılıyor hala bozuk aramız.." dedim.
"Yalnız bir şey farkettim Arya biz ne zaman görüşsek bir problem oluyor ya. Hep dertleşmeye geliyoruz seninle bir yerlerde... Hem bende alıştım Umut'un sürekli tehlikeli işlerde olmasına. İçimden diyorum ki Umut yapmasa o yapmasa, bu yapmasa kim yapacak, kim savunacak davamızı Arya? Buradan bakıyorum artık.." dedikten sonra gelen garsona iki çay demişti. Garson gittikten sonra:
"Haklısın tabiki ama birde o kadar kirli şeylerle uğraşıyorlar ki bazen o kirler bizim üstümüze bulaşacak diye korkuyorum. Düşünsene nasıl bir psikolojideymişim ki Poyraz'ın uyuşturucu kullanabileceğine inandım Zeynep! Bunu nasıl yaptım anlamıyorum!.." derken sakinleşmek için şakaklarımı ovuşturdum.
"Arya olabilir böyle inişler çıkışlar. Ben eminim ki sizin sevginiz kazanacak."
" İnşAllah diğer yarım benim. Asıl sen neler yaptın Umut için çok endişelenmişsindir. O gün kolumu kaldırabilseydim mutlaka seni arar konuşurdum.."
"Biliyorum Arya çok şükür bulundu ama dava devam ediyor Umut o adamın yakasını bıraktırmaz. Faiz adı altında hamile karısı olan bir adama yapılır mı ya?" dedikten sonra üzülmüştük. Gerçekten çok acımasız insanlar vardı.
Allah'tan korkmayan kuldan korkar mı?

***

Biraz muhabbet edip çayımızı içtikten sonra sahile inip yürüyüş yapmıştık. Oradanda tekrar evlerimize geçtik. Eve geldiğimde Poyraz yoktu. İşin tuhaf kısmı korumalarıda görmemiştim. Eve ürkekçe girip Poyraz'ı aramayı düşündüm. Belki bir bildiği vardır.. Çekme sorunu olan telefonumu da yaptırmıştım. Bu entrikalı hayatta çekmeyen telefon başıma iş açardı. İçeri girip pardösemü çıkartmadan telefonla Poyraz'ı çaldırmıştım ama aradığınız kişiye şuan da ulaşılamıyor sesini duyunca kapattım. Evde kimsecikler yokken dinlenmek için tam pardösemü çıkartıyordum ki:
"Evine hoşgeldin küçük kız demek ki burada yaşıyorsun." diyen adamı görmemle başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü. Bu rüyama giren bana tecavüz etmeye çalışan iri adamdı.
"Sen... Na-nasıl girdin bu-buraya?"
Kekelemeye başlamış ne yapacağımı bilemiyordum.
"Poyraz'ın canını yakmadan gitmeyeceğim demiştim bunu sana küçük kız." diyip yine sırıtmıştı.
"Bana küçük kız diyip durma! Poyraz yine bulacak seni! Bu sefer sende kaçamayacaksın olan sana olacak pislik herif! Git evimizden senden korkmuyorum! Hiç bir şey yapamayacaksın!"
"Şşh tamam tamam sakin ol küçük kız.. Sana neler yapabileceğimi şimdi ikimizde görücez..!" diyip bana yaklaşmıştı kolumdan çekerken elinden kaçmak için çırpınıp bağırıyordum vargücümle. O sırada telefonumun titrediğini hissettim ama pis adam beni o kadar çekiştiriyordu  ki titreşimini anlamamıştı telefonumun. Hemen çaktırmadan hatta kim olduğuna bakamadan açıp imdaat diye bağırdım. Adam ise o an telefonu fark edip elimden hızla çekti ve tamamen kapatıp telefonu fırlattı. Yüzüme bir tokat atıp:
"Poyraz bu sefer yetişmeyecek! Onun canını yakacağım!" dedi.
"Sen delirmişsin!" dedim.
"Delirdim evet tek derdim Poyraz oldu benim!" derken kafasında gördüğüm silahla ikimizde geri çekildik. Ondan kurtulmuştum. Gelen kişi Poyraz'dı.
"Benim tek derdim sen olmak istemezsin ama değil mi?" dedi Poyraz. Ve arkasında dokuz on kişi elinde silahlarla adama silah tuttular.
Biliyordum, geleceğini biliyordum!
"Arya yanıma gel!" diye sert tonuyla beni yanına çağırdı. İkiletmeden yanına geçtim. Rüyamda görmüştüm bu adamın geleceğini demek ki hissetmiştim.
İri adamda silahını çıkartıp:
"Senin canın yansında ben ölmeye hazırım!"diyerek etrafa ateş etmeye başladı. Resmen çatışmanın ortasında kalmıştım. Poyraz eliyle beni kanepenin  altına doğru ittirdi. Oraya girip korunurken Poyraz ise ateşlerini savuruyordu. Poyraz'a doğru  gelen kurşunu görmemle bayıldığımı hatırlıyorum sonrası simsiyah..

***

Gözlerimi açtığımda da evimizde ve Esma Hanımın yanındaydım. Gözlerimi yavaş yavaş açarken Poyraz'ı gördüm.
O an aynı anda birbirimize telaşla sen iyi misin diye sormuştuk. Esma Hanım da gülümseyip:
"Merak etmeyin çifte kumrular ikinizde çok çok iyisiniz." dedikten sonra gülümsemişti. Benim ki korku heyecan karışımı bir bayılma iken Poyraz'a gelen kurşun ise kolunu sıyırmıştı sadece. Esma Hanım Poyraz'a bir krem vermişti kullanması için. O sıra Esma Hanım gitmek için izin istemiş ve evden çıkarlarken Esma Hanımın eşi Burak Bey ile Poyraz kapıda konuşuyorlardı. Ben ise yine ve yine hasta yatağına dönen kanepede uzanıyordum. Artık uzanmak istemiyordum ve kalkıp mutfağa geçtim. Kafamı dağıtacak bir şeyler yapmak istedim ve kek yapmaya karar verdim. Canım portakallı kek çekmişti. İlk önce portakalı dolaptan çıkarıp kabuğunu rendelemeye başladım. Küçük küçük doğruyordum ki Poyraz kapıdan bakıp:
"Ne yapıyorsun sen?" diyince:
"Canım portakallı kek çekti."
"Arya! Çabuk gidip uzan saçmalamayı da mutfakta bırak lütfen."
"Ya of Poyraz ya! Canım portakallı kek çekti diyorum! Sen gidip adamlarınla konuşsana!" diyip tekrar portakalları rendelemeye devam ettim.
Bu sefer kolumdan tutup beni kendine çevirdi. Yüzümüz o kadar yakındı ki nefes almaya çekinmiştim. Gözlerimin içine bakıyordu. Bende onun gözlerine bakarak:
" Poyraz ne yapıyorsun kolumu bırakır mısın?" desemde sımsıkı tutuyordu beni.
"Arya.. Neden inanmadın bana? Neden yaptın, neden gittin? Ben o günü hafızamdan atamıyorum.!"
Sakin bir şekilde konuşuyordu gözlerimi kaçırsamda çok yakınımdaydı.
"Poyraz ben... özür dilerim.. Her şey çok üst üste geldi beni de anla artık!" diyip sıyrıldım kollarından. Şimdi karşı karşıyaydık.
"Arya sen bana güvenmedin!!" bağırmaya başlamıştı. Sanırım bana olan kırgınlığını atmak için bağırmak istiyordu ona izin verdim.
"Ben sana karşı ufacık hata yapmaktan korkarken sen bana güvenmedin!" diye devam etti.
"Poyraz özür dilerim Allah kahretmesin ki özür dilerim! Nasıl inandım bilmiyorum çok pişmanım ama yeter artık gelme üstüme! Daha dün sana bir şey olacak korkusuyla bayıldım ben!" bağırma sırası bendeydi.
"Sadece kendini görüyorsun Arya! Hep ben diyorsun! Bir kere sen dedin mi bana?! Bir kere Poyraz her şeye yetişmeye çalışıyor her şeyin içinden bana zaman ayırıyor dedin mi?! Eğer benim penceremden bakamıyor ve kendi pencerenden bakmak istiyorsan bakmaya devam et o zaman! Hep ben, ben, ben diyeceksen ben inanmadım de, ben güvenmedim de! Ya atamıyorum  içimden kaç gece denedim unutamıyorum benim yüzüme bakıp benden uzak dur demeni unutamıyorum!"
"O zaman unutma Poyraz! Hep ben, ben, ben  mi diyorum Allah aşkına! Bana bunu nasıl söylersin?! Ben bütün acıma rağmen sana bir şey olursa diye korkuyorum!"
"Ya bende korkuyorum Arya! Ne olursa olsun seni sevmekten vazgeçemem ki anla artık!..Bana güven seni üzecek bir şey yapmam ben Arya! Bize bir daha sakın bunları yaşatma. "
"Güveniyorum! Artık güveniyorum! Ben dün öyle çok korktum ki sevdiklerimi kaybetmekten çok korktum Poyraz!" diye bağırmıştım. Bir an durup bana baktı.
"Sevdiklerimi mi? Ne demek o? Niye çoğul konuşuyorsun?"
Yaklaşıp tek kolumdan tutup beni kendine çekti. Dudağımı ısırıp gözlerimi kaçırdım.
"Hiiç yani sevdiğimi demek istedim ben.. Bırakır mısın kolumu artık?"
"Arya yüzüme bak! Sen bir şey saklıyorsun!"
"Ya Poyraz çekilir misin dinlenmek istiyorum!" diyip mutfak kapısına yöneldim.
"Arya söylemeden şuradan şuraya bile gidemezsin!" diyip kapının önüne geçmiş, geçişimi önlemişti.
Nefesimi dışarı üfleyip gözlerine baktım.
"Hamileyim!"

Okuduysanız hikâyemize bir yıldız da siz bırakır mısınız? 💫

RÜYA! (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin