"LAVANTA TAŞLARI"

1.6K 122 89
                                    

12. BÖLÜM

Kuzey: (sakince) Biz şimdi evleniyor muyuz harbiden?

Yıldız: (gülümser) Galiba (kahkaha atar) Ama acele etmeyelim olur mu?

Kuzey: (şaşırır) Nasıl?

Yıldız: (sakince) Yanlış anlama Sevgilim seninle tabiki de evlenmek istiyorum ama ne bileyim, biraz sevgililiğin tadını çıkaralım. Hemen evlenerek.. (keser)

Kuzey: (sakince) Tabiki de sevgilim. Tabiki de.. Ben seninle yaşadıktan sonra.. Sen ne zaman dersen o.

Yıldız: (gülümser) Gerçekten mi? Kırmadım değil mi?

Kuzey: (saçlarıyla oynar) Hayır tabiki Kırmızı kafalım. Biz çok güzel yaşayacağız, çok güzel yaşlanacağız.

Yıldız: (gözleri dolar) Evett beraber yaşlanıcaz. Sen bana insilün iğnemi yaparsın ben sana kalp ilacını getiririm falan. (Gözyaşları içinde kahkaha atarlar.)

Kuzey Yıldız'ı belinden çekip sarılır. Hafif birbirlerinden uzaklaştıklarında, Yıldız ellerini Kuzey'in yanaklarına koyar. Kuzey alnını Yıldız'ın alnıyla birleştirip gözlerini kapatır.

•••

Kuzey ve Yıldız yaylaya gelmişlerdir. Yaylada onları Şeref ve Yaşar karşılar. Kuzey'in evine geçerler.

Şeref: ( sakince) Oturun çocuklar konuşalım mı biraz?

Kuzey: (merakla) Konuşalım tabi baba buyurun.

Yaşar: (sakince) Siz birbirinizi gerçekten seviyor musunuz?

Yıldız şaşırır ve aniden öksürür, utanır, yanakları kızarır. Kuzey gözlerini kocaman açıp yutkunur.

Şeref: (Yaşar'ı dürter) Ula öyle pat diye söylenir mi? (Kıkırdarlar) (elini Yıldız'a uzatır) Gel kızım otur şöyle karşıma. (Kuzey'i ve Yıldız'ı yan yana karşılarına oturturlar. )

Yaşar: (sakince) Bakın çocuklar, biz sizin babalarınızız. Utanıcak, yüzünü önüne alıcak, gözlerini (tarif eder) böyle fal taşı gibi açacak bir şey yok. Bugün bu konuyu ilk ve son defa konuşacağız.

Yıldız: (sakince) peki baba.

Yaşar Kuzey'in elini Şeref'te Yıldız'ın elinden tutar.

Şeref: (sakince) Siz birbirinizi seviyor musunuz?

Yaşar: (gülümser) biliyoruz ama sizden duymamız lazım.

Kuzey: (sakince) Seviyoruz tabi baba sevmez olur muyuz.

Yaşar: (Yıldız'a) Kızım?

Yıldız: (Kuzey'e bakıp gülümser) Çook.

Şeref: (gülümser) Çok ne?

Yıldız: (sakince) Çok seviyorum.

Yaşar: (gülümser) Birbirinizde ne görüyorsunuz?

Yıldız: (gülümser) Kuzey'in yanındayken her şey yoluna girecekmiş, her şey hep çok güzel olacakmış gibi hissediyorum. Sanki dünya yansa beni içinden çıkarıp sarmalayacak ve biz orada yanmayacağız. (Kuzey'in gözleri dolar) Yani nasıl tarif edilir bilmiyorum ama her gördüğümde içime huzura boğan bu hislerin bir karşılığı var mıdır ki? (Kuzey yanağını okşar)

Şeref: (gözünden yaş süzülür) Kuzey?

Kuzey: (gülümser) Yıldız bir dünyadır, yaşamdır o. Onu gördüğüm de gökyüzü öyle bir ışıldıyor ki, sanki o güneş ışınları ruhuma doluyor. Gece olması bir şeyi değiştirmiyor mesela, Yıldızlar yere inse içinden parlayacak ve milyarlarca Yıldız'ın içinden beni kendine çekicek... Elimden tuttuğunda küçük bir çocuğa dönüyorum sanki.. Böyle süslü cümleler kuramam, ne söylesem hafif kalır belki ama, O kadar güzel ki, bütün kadınlar onun güldüğü yere kasar güzel be...

BERCESTEWhere stories live. Discover now