9.Bölüm

1.5K 54 7
                                    

Lena...

Ay Işığı....

Sadece şu üç kelime öğleden beri aklımdan çıkmıyor sürekli rahatsız ediyordu. Güven gittikten beş dakika sonra annem kapıyı açınca kendime gelmiştim ama anneme neden orada öylece durduğumu açıklayamamıştım. O da üstüme gelmeyince yukarı çıkmıştım. Şimdiye kadar Güven'den korkuyordum ama artık ondan hem korkuyordum hem de nefret ediyordum. Sapık gibi benim hakkımda her şeyi öğrenmişti. Önce telefon numaram sonra evimin adresi. Şimdi de Lena. Annem benden önce bir kere hamile kalmış ve onun ismini Lena koymayı planlamışlar ama bebeğin boynuna kordon dolanınca mecburen almışlar. Evet, bizim ailede hastalık aksilik falan genetik olabilir. Yonca ismini babam, Lena ismini annem koymuş. Ama her zaman Yonca diye çağırdılar beni. Annemin hamileliği ikisinde de çok zor olmuş, tedavilere rağmen. İlk bebeklerinin onların dünyasını ışık gibi parlatmalarını istemişler ve anlamı "Ay Işığı" olan bu ismi seçmişler ama olmamış. Ben doğunca da babam "Diğer kızımız doğamadı ama Lena doğacak ve çevresine ışık saçacak. Göreceksin."deyip ikna etmiş annemi.

İkna etti de ne oldu? Çevreye ışık ve neşe saçan ben, artık karanlığa gömüldüm. Ne eski neşem ne eski ışığım kalmıştı. Kendimi karanlığın en dibine çekiyordum istemeden. Çalan telefonumun sesiyle düşüncelerimden sıyrılıp telefonu açtım. Arayana bakmamıştım bile.

- Yonca." Ses biraz tanıdıktı ama emin olamadım.

- Kimsiniz?

- Sesimi çıkaramadın galiba. Numaramı kaydetmemiş miydin?" Deja vu. Ah bu kuzenlerin sadece bazı davranışları değil konuşma tarzları da birbirine benziyordu.

- Kusura bakma Çınar. Kaydettim ama arayana bakmadan açtım.

- Önemli değil. Anlaşılan yine bir şeyler aklını karıştırmış.

- Sayılır.

Çınarla Güven birçok yönden sanki ikizlermiş gibi birbirlerine çok benziyorlardı ama kişilikleri ve her şeyden önce bana davranışları kesinlikle çok farklıydı. Güven beni korkuturken Çınar beni eğlendiriyordu.

- Yarın boş musun? Ders çalışmak için."diye sorunca o konunun aklımdan tamamen çıktığını fark ettim. Daha annemlerle bunu konuşmamıştım.

- Bilmiyorum. Ben sana mesaj atarım.

- Tamam. Umarım yarın görüşürüz."derken gülümsediğini hayal edebiliyordum.

- Görüşürüz."derken ben de gülümsedim.

Telefonu kapatıp komidinin üzerine koydum. Başımı ellerimin arasına alıp kendimi yatağa bıraktım.

- Yonca!" annemin sesiyle derin bir iç çektim ve uyuşuk adımlarla aşağı indim. yemek hazırdı ve annemle babam beni sofrada bekliyordu. Ben oturunca yemeğimizi yemeye başladık. Yemeğimden başımı kaldırdığımda ikisinin de bakıştığını gördüm. Anlaşılan yine bir şeyler söyleyeceklerdi ama cesaret edemiyorlardı. Onlar konuşmadan ben konuştum.

- Ne söyleyeceksiniz bilmiyorum ama size bir şey sormam gerekiyor."deyince ikisinin de dikkatini çekmeyi başarmıştım.

- Söyle tatlım." Gülümsemeye çalışan anneme baktım ama o gülümseme yüzünde o kadar yapmacık duruyordu ki. Üzerinde durmamaya çalışarak ben de onu taklit edip gülümsedim.

- Bir arkadaşım kendisine matematik çalıştırmamı istiyor. Eğer izin verirseniz yarın müsaitmiş.

Bakışlarım annemle babam arasında gidip geliyordu. Babam biraz daha net bakarken annemin gözlerindeki kararsızlığın farkındaydım. Annem babamdan daha çok endişeleniyordu.

AY IŞIĞIWhere stories live. Discover now