12. Bölüm

1.4K 51 8
                                    

Merhaba arkadaşlar :) Geçen bölümün telafisi olarak bu bölümü daha uzun yazdım umarım beğenirsiniz :) oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum. iyi okumalar :)))))

---------------- ------------------ -------------------

Yavaş yavaş öpüyordu. O kadar sakin, acelesi yok gibiydi ki. Öpüşüne karşılık vermem için ısrarcıydı ama şaşkınlıktan hiç hareket edemiyordum. Tam kendimi hazır hissedip dudaklarımı araladığımda ne yaptığını yeni fark etmiş gibi gözlerini irileştirdi ve durdu. Yavaşça geri çekildi. Ben şaşkın şaşkın ona bakmaya devam ederken o da bana bakıyordu. Başını çevirdi ve ellerini çekip direksiyonu sıkıca kavradı. Şuan ona kızmam gerekirdi, hatta belki de tokat atmalıydım. Ama o kadar şaşkındım ki beklenmedik hamlesi karşısında. Donup kalmıştım.

- Git artık.

Şaşırtıcı derecede sakindi sesi. Ne yapmalıydım? Ne demeliydim? Hareket etmeden öylece bakıyordum ama neden ağzımı açıp tek kelime etmiyordum ve kalbim neden bu kadar hızlı çarpıyordu?

- Zorla mı çıkarayım yoksa kendiliğinden çıkacak mısın arabadan?

Bana bakmadan konuştu. Yüzü ifadesizdi. Ne düşündüğünü deli gibi merak ediyordum ama şu anda beni böyle kovamazdı. Boğazımı temizledim ve olayın şokunu atlatmış olmayı umarak konuştum.

- Ne yaptığını sanıyorsun?

Bu da çok mu sakin oldu sanki? Ama hala bakmıyordu.

- Sana diyorum. Ne yaptığını sanıyorsun?

Sonunda bakışlarını bana çevirdiğinde direksiyonu daha sıkı kavradığını gördüm. Ama üzerinde çok düşünmemeye karar verip bütün dikkatimi ela gözlerine vermeye çalıştım.

- Arabadan in.

Sıkılı dişlerinin arasından konuşmuştu. Azıcık tırsmadım desem yalan olur ama şu anda haklı olan bendim. O kim oluyordu da beni durup dururken öpebiliyordu?

- Bana cevap verene kadar inmiyorum." Deyip arkama yaslandım ve kollarımı göğsümde bağladım. Ani bir hareketle kapısını açtı ve saniyeler içinde benim kapıma gelmiş, kapıyı açmıştı. Bir dakika... hatta kolumu sertçe çekip dışarı bile çıkarmıştı. Hey, bu kadar kaba olmak zorunda mıydı gerçekten? Hırsla kolumu elinden kurtarmaya çalıştım ama o kadar güçlüydü ki biraz bile gevşememişti.

- Bu geceyi unutacaksın. Böyle bir şey olmadı. Tamam mı?" sessizce bağırmıştı ama bu hali içimdeki cesur kızın bir kenara sinip, başını yorganın altına saklamasına yetmişti.

- Sana diyorum. Eğer bunu birilerinden duyarsam ya da birilerine anlatmayı aklından bile geçirirsen..." yaklaştı, kolumu bıraktı ve ellerini başımın yanından uzatarak arabayla arasına sıkışmama sebep oldu. "O zaman, sana yapacaklarımdan ben sorumlu değilim." Tamam kabul, bu kadar korkutucu görünmesi cesur kızımı alıp derinliklere götürmüştü.

Korktuğumu anlamasın diye sadece başımı salladım.

- Duyamadım." Deyince mecburen "Tamam." Dedim. Ama manyağa bu da yetmedi. Biraz daha yaklaştı, aramızda santimler vardı. " Tamam?"

- Tamam. Kimseye anlatmayacağım.

- Ve...?

- Ve bu geceyi unutacağım.

Memnun olmuş bir şekilde gülümsedi ve ellerini çekip önümden çekildi. Sesim titrek çıkmamıştı ama bakışlarım beni ele vermiş olabilirdi. Arkama bile bakmadan koşma isteğimi bastırıp bahçeye girdim ve kapıyı açtım ama ben kapıyı açamadan o çoktan gazı köklemiş, ortadan kaybolmuştu.

AY IŞIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin